Türkiye Barolar Birliği (TBB), 27 Mayıs'ta Taksim Gezi Parkı'nda başlayarak Türkiye geneline yayılan olayları Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne taşıdı. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun imzasıyla yapılan başvuruda, Avrupa Konseyi'nden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bazı maddeleri uyarınca Türkiye Cumhuriyeti'nden Gezi Parkı olayları ile ilgili bir açıklama yapılmasının talep edilmesi istendi.

METNİN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ İÇİN TIKLAYINIZ

TBB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, TBB'nin Gezi Parkı olayları ile ilgili olarak Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne bir başvuruda bulunduğu kaydedildi. Feyzioğlu'nun imzasıyla yapılan başvuruda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland'a Türkiye'de yaşanan olaylar hakkında bilgi verildi.

Gezi Parkı'nda yaklaşık 50 kişi ile 27 Mayıs'ta barışçıl protesto gösterisi yapıldığı ve Topçu Kışlası inşaatına karşı çıkıldığı kaydedildi.

Burada toplanan kalabalığa kolluk kuvvetleri tarafından orantısız güç kullanılarak müdahale edildiği belirtilerek, bu orantısız gücün bireylere karşı şiddet uygulama boyutuna ulaştığı savunuldu.

Yaşanan olayların artış göstermesinin en önemli etkenlerinden birin "ifade ve toplanma özgürlüğünü kullanan halka karşı kolluk kuvvetleri tarafından sorumsuzca gaz bombası kullanılması" olduğu kaydedilen başvuruda şu ifadeler kullanıldı:
"Kolluk kuvvetleri, protesto gösterilerine katılan-katılmayan ayrımı yapmaksızın meydanlarda veya sokaklarda bir arada gördüğü herkese ve hatta otel lobisi, restaurant, konut gibi kapalı mekânlara bile, adeta "cezalandırma' düşüncesiyle gaz bombası atmıştır. Ağır yaralanmaların birçoğu gaz bombası tüfeklerinin yere paralel şekilde, bireyleri hedef alarak zarar vermek amacıyla kullanılması sonucunda gerçekleşmiştir 27 Mayıs 2013 tarihinden bu yana İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Antalya,
Eskişehir, Hatay başta olmak üzere büyük kentlerde yüz binlerce kişi tarafından protesto gösterileri yapılmış ve bu gösterilere kolluk kuvvetleri, yaygın ve sistematik şiddet kullanarak müdahale etmiştir."

-"HÜKÜMETİN MEDYA ÜZERİNDE UYGULADIĞI BASKI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KULLANILAMAMASININ NEDENİ OLARAK GÖSTERİLMEKTEDİR"-

Avrupa Parlamentosu'nun bu konuda verdiği kararın anımsatıldığı başvuruda, "Parkı'nın korunmasının çok ötesine geçmiş, halkın yaşam tarzına müdahale niteliği taşıyan ve günlük yaşamlarıyla ilgili sınırlamalar getiren, halkın bir kesiminin hassasiyetlerini görmezden gelen, çoğulcu demokrasiye aykırı yasa değişikliklerini ve hükümet uygulamalarını protestoya dönüşmüştür. Ayrıca protestocuların adil yargılanma, bağımsız ve tarafsız yargı konusunda yoğun endişeleri bulunmaktadır" denildi.
Ana akım medyanın 31 Mayıs'ta "normal yayın akışlarına devam ettikleri" vurgulanan başvuruda, "Medya işverenlerinin hükümet çevreleri ile olan yakın iş ilişkileri ve hükümetin medya üzerinde uyguladığı baskı, ifade özgürlüğünün kullanılamamasının nedeni olarak gösterilmektedir. Protestolar ile ilgili kapsamlı ve tarafsız yayın yapmaya çalışan TV kanallarına da Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından çeşitli nedenlerle idari para cezaları verilmiştir" ifadeleri kullanıldı.

Medyaya uygulanan baskılar sonucunda vatandaşların haber alma hakkından mahrum bırakıldığı savunulan başvuruda, olaylara ilişkin fotoğraf, video kaydı ve haberler sosyal medya üzerinden hızla yayıldığı kaydedildi.

Başvuruda Twitter üzerinden "#OccupyGezi" ve "#DirenGeziParki" adlı hashtag formatları oluşturulduğu belirtildi. Sadece 31 Mayıs'ta konuya ilişkin yüzde 88'i Türkçe, %90'ı Türkiye kökenli 2 milyondan fazla tweet atıldığı vurgulanan başvuruda, "Sayın Başbakan'ın "Twitter denilen bir bela var. Yalanın daniskası burada. Bu sosyal medya denilen şey aslında şu anda bana göre toplumların baş belasıdır' beyanını takiben İzmir'de ve Adana'da Twitter mesajı atan bazı gençler gözaltına alınmıştır. Bu durum da halkta büyük rahatsızlık yaratmıştır" ifadelerine yer verildi.

-"TARAFSIZ VE ETKİN CEZA SORUŞTURMASI AÇILMASI BEKLENTİLERİMİZİ AZALTMAKTADIR"-

Türk Tabipleri Birliği'nin 14 Haziran tarihli raporuna göre olaylar esnasında 55'i ağır 7495 kişi yaralandığı aktarılan açıklamada, ağır yaralı olan vatandaşlar arasında durumu ağır olanların olduğunun altı çizildi.

11 Haziran'da İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde kolluk kuvvetleri tarafından bazı avukatların gözaltına alındığı vurgulanan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Ethem Sarısülük adlı göstericinin büyük ihtimalle polis kurşunuyla öldürüldüğü yer olan Güvenpark'ta "Değerli Türk polisi Ankara sizinle gurur duyuyor' pankartını astırması, yetkililerin bu ve benzeri davranış ve açıklamaları, tarafsız ve etkin ceza soruşturması açılması beklentilerimizi azaltmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 52 nci maddesi uyarınca, "Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nin istemesi üzerine, bu Sözleşme'nin bütün hükümlerinin fiilen uygulanmasının kendi iç hukukunca nasıl sağlandığı konusunda açıklamalarda bulunur.' Taksim Gezi Parkı protestoları kapsamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü, 5 inci, 10 uncu ve 11 inci maddelerinin fiilen nasıl uygulandığı konusunda, Yüksek Sözleşmeci Taraf Türkiye Cumhuriyeti'nden açıklama talep etmenizi ve buna göre gereğinin yapılmasını saygılarımızla dileriz."



ANKA