Erzurum Polis Meslek Yüksekokulu'nda (PMYO) düzenlenen panelde konuşan Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Tevfik Gülsoy, "Türkiye, 100 milyarlarca dolar faizi insan hakları ihlallerinden dolayı sadece risk primi olarak ödemiştir. İnsan hakları ihlalinde ödenen tazminatlarda Türkiye birinci, Rusya ise ikinci sıradadır" dedi.

Polis Meslek Yüksekokulu'nda düzenlenen 'Hukukun Üstünlüğü, polisin gücü vatandaşın özgürlüğüdür' başlıklı panelde  Vali Vekili Mehmet Gök, Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Apaçık, PMYO Müdürü Abdullah Şahin, akademisyenler, emniyet müdürlüğü yetkilileri ile öğrenciler izledi. Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz'ın yönettiği panelde 'İnsan hakları ve devletin yükümlülükleri' konulu sunum yapan Doç. Dr. Tevfik Gülsoy, Türkiye'nin insan hakları ihlallerinden dolayı büyük tazminatlar ödediğine dikkati çekti. Doç.Dr. Tevfik Gülsoy "Bir ülkenin iç veya dış borçlanmasında risk pirimleri vardır. Borçlanmada enflasyon beklenmedik şekilde olursa, reel faizin üzerine bir de risk primi ödenir. Türkiye 100 milyarlarca dolar faizi insan hakları ihlallerinden dolayı sadece risk primi olarak ödemiştir. İnsan hakları ihlallerinde ödenen tazminatlarda Türkiye birinci, Rusya ise ikinci sıradadır" diye konuştu.

İNSAN HAKKI BİR HAKTIR

İnsan haklarının vatandaşlar tarafından sanki hukukun dışında bir kategori gibi algılandığına işaret eden Doç. Dr. Tevfik Gülsoy, İnsan haklarının bir hak olduğunu unutmamak gerektiğini vurguladı. Doç. Dr. Tevfik Gülsoy, bu konuda şunları söyledi:

"Bizim, insan, bir birey olarak sözleşme, evlenme ve benzeri hakkımız nasıl varsa, insan hakları da hukuki anlamda bundan çok farklı değildir. Elbetteki her hak boyutunun kendine özgü prosedürü farklı, koruma hakları farklı olabilir. Ama netice itibariyle her birinin hukuki anlamda bir hak olduğunu unutmamamız gerekiyor. Temel hak ve özgürlürkler, kamu hürriyetleri, anasayal haklar gibi ifadeler kullanıyoruz. Kendi aramızda bile birşeyin hak ve haksızlık olduğunu iddia ettiğimizde, özünde ahlaki bir değerlendirme yapıyoruz. Bir hukuk devletinde güç kullanmak sadece ve sadece devlete ait bir yetkidir. Meşru olarak sadece devlete aittir. Devletin dışında her kim güç kullanırsa bu meşru olmayan bir güç kullanımıdır. Burada insan hakkı ihlalleri devreye girer. İnsan hakkı iddiaları, gayri meşru güç kullanımından dolayı sıklıkla dile getirildiği için bizim zihnimize sanki bu haklar olumsuz gibi giriyor. Gayri meşru yöntemlere başvuran insanların hakları gibi olduğu algılama oluşturmaktadır."


DHA