Vural, MHP İzmir İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, partisinden yeniden İzmir birinci bölge aday adayı olduğunu söyledi.

MHP olarak 1999 yılında 3, 2007 seçimlerinde ise 4 milletvekiliyle İzmir'den temsil edildiklerini, partisinin İzmir'de yükselen yıldız olduğunu belirten Vural, ''Aday oldum çünkü Türkiye'nin MHP'ye ihtiyacı var. Türkiye'nin İzmirlinin duruşuna, bu duruşun TBMM'de temsiline ihtiyacı var''diye konuştu.

Vural, Türkiye'nin kritik bir süreçten geçtiğini, Cumhuriyetin kurulduğu temellerin sarsıldığını, milli kimliğin ayrıştırıldığını, insanların yoksullaştırıldığını, bu gidişata dur demenin vaktinin geldiğini savundu.

İzmir'in hem merkezi hem de yerel yönetimden nasibini alamadığını öne süren Vural, ''Hükümetin kente şaşı baktığını'', İzmir'in 2002 yılında toplam yatırımlardan yüzde 2.8 pay alırken, bu oranın şimdi 1.4'e düştüğünü söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 Martta İzmir'de yaptığı konuşmada, ''kentin hak ettiğini alamadığı yönündeki eleştirilerin doğru olmadığını'' söylediğini, hiçbir sanayicinin de bunu eleştirmediğini dile getiren Vural şöyle konuştu:

''İzmirli kimsenin kulu değildir. Şaşı bakan merkezi anlayış İzmir'e hizmet etmiyor. 2002'de 100 olan kamu yatırımı bugün 55'e düşmüştür. Yerel yönetim açısından da kent hak ettiğini alamamıştır. İzmirliler maalesef burayı kendi kalesi zannedenlere oyunu vermiş ama hak ettiğini alamamıştır. İzmir nasıl Sevr paçavrasını yırtıp burada atmışsa, bu açılım paçavralarını da yırtıp atacak ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşu temelinde 2023 yılında yükselen ülke Türkiye'yi hazırlayacak kadroyu göreve getirecektir.''




BDP MİLLETVEKİLİNİN POLİSİ TOKATLAMASI
Vural, bir partilinin BDP milletvekili Sebahat Tuncel'in bir polisi tokatlamasını içine sindiremediğini söylemesi üzerine, şunları söyledi:

''Ben de içime sindiremedim. Bu elleri cesaretlendirenler, bunları şımartanlar kimlerdir, bunları görmek lazım. Açılım safsatası altında bu milletin birlik bütünlüğünü bozmak isteyerek polis karakollarını kurşunlanmasına, polislerimizin linç edilmesine, alenen herkesin önünde polisimize el uzatılmasına yol açan doğrudan doğruya Hükümetin ve AKP'nin politikaları olmuştur.

Bu milletin birlik ve bütünlüğüne karşı uzanan ellerin kırılacağı günler yakındır. Hadleri bildirilecektir. Bunun hazmedilmesi mümkün değil.''

TÜSİAD'IN ANAYASA ÖNERİSİ
Bir gazetecinin TÜSİAD'ın anayasa önerisini nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya Vural, şu yanıtı verdi:

''Oturmuşlar orada ısmarlama anayasa yapıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Bu anayasanın, Erdoğan'ın hazırladığı anayasadan ne farkı var? Ergun Özbudun baş rollerde. Ne sıkıntıları varsa değişmez maddeler. Neymiş bu ülkenin birlik ve bütünlüğü, bölünmezliği, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğinin değişmezliği. Efendim bunlar değiştirilebilirmiş. İstiklal Marşı değiştirilebilirmiş, başkent Ankara değiştirilebilirmiş.''



Vural, TÜSİAD'a İzmir Marşı'nı iyi okumalarını tavsiye ettiğini anlatarak şöyle devam etti:

''Mücevher taşa yazıldı bunlar. Ondan sonra bir de kalkıyor diğer Boyner 'Türkiye'nin, ülkenin bölünmesinden önce insan daha önemlidir, bölünebiliyor' diyor. Sen kimsin ya? Gittin yüzde 40 alacağım diye çıktın yüzde 1 alıp tepe üstü düştün. Ne biçim senaryolarla karşı karşıyayız. Çağdışı, gerçek dışı bir zihniyet, adam kalkmış bunu söylüyor. 'Bireyin mutluluğu daha önemlidir' diyor.

Keyfiniz için bu milletten, devletten vazgeçeceğiz, dünya vatandaşı mı olacağız? Herkes haddini bilmelidir. Bu millet bedel verdi. Bu ülkenin birliği ve bütünlüğü, devleti için. 'Büyük Türk milleti ailesini bölelim gitsin'... Kim oluyorsun ya? Bu milletin teneffüs ettiği havasına saygı duy. Emeğini kullanıyorsun emeğine saygı duy. Toprağına saygı duy. Bu nasıl bir zihniyettir?''

 Kılıçdaroğlu, TÜSİAD'ın anayasa teklifine karşı çıktı

LİBYA'YA YÖNELİK HAREKAT
Vural, bir soru üzerine Libya politikası konusunda CHP ile AK Parti'nin benzeştiğini, MHP olarak Libya'ya müdahaleyi doğru bulmadıklarını kaydederek, şöyle konuştu:

''Ey Erdoğan, Sarkozy ile hangi konularda mutabakata vardın? 1 Mart'ta 'Libya'da NATO'nun ne işi var' diyor. Fransa'nın elini güçlendiriyor. Acaba kim onay verdi? Olmert geldi Başbakan'la görüştü iki gün sonra Gazze işgal edildi. Sarkozy geldi Fransa jetleri bombaladı.

Libya konusunda Hükümetin özellikle Erdoğan'ın zikzak çizdiği görünüyor. Perşembe günü parlamentoda Dışişleri Bakanı kapalı oturumda Libya'daki gelişmeler hakkında bilgi verecek. Başbakan 'İkinci Irak olmasın' diyor. NATO'ya bir takım şartlar ileri sürüyor. Biz bu şartları çok gördük. Füze savunma sistemi konusunda 'Komuta bizde olmalı' dedi. Tıpış tıpış sonra 'NATO'da olmalı' dedi. Sarkozy 'rol paylaşımımız var' diyor. Senaryo aynı. Bir yerli bir yabancı artist var, rolleri paylaşmışlar. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı diyor ki 'Biz yardım götüren tarafta olacağız' Ölüm götüren tarafta başkaları olacak. Sen ortak olmuyor musun o zaman?''


AA