Merkez Sur ilçesinde 27 Ağustos 2010 tarihinde yürüyüş sırasında çıkan olaylarda Cembeli Erdem'in, evine giderken vurulup, belden aşağısının felç kalması olayıyla ilgili savcılık soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında ifade veren Erdem, olay günü akşam evine gitmek üzere Balıkçılarbaşı mevki dört ayaklı minarenin önünden geçerken, tahminen önünden 10 metre insan kalabalığı gittiğini belirterek, "Arkamda ve yan tarafımda polisler vardı. Benim kulaklarım iyi duymadığından, herhangi bir şey duymuyordum. Bir ara sırtımda bir yanma hissettim. Dönüm arkama baktığımda üniformalı bir polis gördüm. Ben hiçbir şey söylemedim. Polis de bir şey söylemedi. Ben kendimden geçerek yere düştüm. Daha sonra yardım için bağırdım. Daha sonra polisler başıma toplandılar. Ambulans çağırdılar. Ve beni hastaneye gönderdiler. Fakültede ameliyat oldum. Vücudumdan kurşun çıkartılmış. Bunu da fakülte doktorları polise teslim etmişler. Beni vuran polis memurudur. Benim arkamdan polisler dışında gelen yoktu. Benim şu an ayaklarım felçlidir. Benim olaylardan haberim yoktu. Olaylara da katılmış değilim. Evime gidiyordum. Beni vuran polisin tespit edilerek cezalandırılmasını istiyorum" dedi.

POLİSE 1 YIL 8 AY HAPİS CEZASI
Soruşturma sonucu polis memuru hakkında Diyarbakır Valiliği'nin vermediği soruşturma izni ile ilgili kararı, Bölge İdare Mahkemesi'nde kaldırıldı. Diyarbakır 5'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde polis memuru R.Ç. hakkında, 'olası kasıtla nitelikli yaralama suçundan' kamu davası açıldı. Yargılama sonucunda mahkeme, 17 Ekim 2014 tarihinde sanık polis memurunun 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vererek, hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Mahkemenin kararı Danıştay'a taraflarca temyiz için götürülürken, Cembeli Erdem'in avukatı Keziban Yılmaz da davayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.

'SORUŞTURMANIN ETKİNLİĞİNİ ZEDEYELEYEN HUSUSLAR'
Dosyayı inceleyen Anayasa Mahkemesi, kararında anayasanın 17'nci maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, anayasa’nın 5'inci maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif yükümlülükler yanında pozitif yükümlülükleri de yüklediğini belirtti. Kararda, "Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır" denildi.

'3 YIL SONRA ALINMIŞ'
AYM kararında, başvurucunun yaralanmasına sebebiyet veren delillerin muhafaza altına alınmasına ve balistik incelemeler ile başvurucuyu yaralayan atışın polis memurunca yapıldığı tespit edilmesine rağmen soruşturmanın etkililiğini zedeleyen hususların göze çarptığı belirtilerek, şeyle denildi:

"Bir diğer dikkat çeken husus da olaya karışan polis memurunun havaya ateş ettiği, ancak silahından çıkan merminin bir yerden sekerek başvurucuya isabet ettiği kabul edildiği hâlde soruşturma sürecinde olay yerinde uygulamalı bir keşif yapılmamış olmasıdır. Soruşturmada, olayda kullanılan merminin deformasyona uğraması ile ilgili olarak bu konuda bir ekspertiz raporu alınması dâhil olmak üzere herhangi bir araştırma yapılmamış; deformasyonun vücut dışında gerçekleştiği kabul edilmiştir. Soruşturmada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise, şüpheli polis memurunun ilk ifadesinin herhangi bir engel bulunmadığı hâlde olaydan yaklaşık üç yıl, silahının olayda kullanıldığının ekspertiz raporu ile anlaşılmasından ise neredeyse iki yıl sonra alınmış olmasıdır. Sonuç olarak, yetkili makamların maddi gerçeği açığa çıkarabilmek, başka bir ifade ile olayı aydınlatabilmek için kendilerinden makul olarak beklenebilecek tedbirleri ya hiç almadıkları, ya da bu konuda gecikme gösterdikleri kanaatine varılmıştır. Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle anayasanın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir."

30 BİN MANEVİ TAZMİNAT, YENİDEN YARGILAMA KARARI
AYM kararında, açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğunu, anayasanın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutunun ihlal edildiğine, yaşam hakkının usul boyutunun ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini karar verdi. Kararda, başvurucuya 30 bin lira manevi tazminat ödenmesini de hükmetti.

DHA