Nihai rotaları, Kıbrıs adası açıklarında, uluslararası sularda bulunan buluşma noktası olan tekneler geri çevrildi.

Grubun sözcüsü yaptığı açıklamada, İrlanda, Bulgaristan ve İsveç'ten 17 parlamenterin de bulunduğu grubu taşıyan teknelerin KKTC yönünde hareket etmek istediğini belirtti.

Özgür Gazze hareketinin sözcüsü Greta Berlin, Kıbrıs Rum yönetiminin bu tutumunun kendilerinde hayal kırıklığı yarattığını belirtti.

Polis sözcüsü Mihalis Katsounotos, yaptığı açıklamada, "Gazze yolculuğu ile ilgili hiç bir etkinliğe izin vermeyeceğiz" dedi.

Rum yönetimi sözcüsü Titos Hristofides yaptığı açıklamada, kampanya organizatörlerinin, bu konuya Kıbrıs Rum yönetiminin karıştırılmaması yönündeki çağrıyı dikkate almadıklarını öne sürerek, harekete katılmak üzere kendi kıyılarından yola çıkacak gemilere izin vermeyeceklerini söylemişti.

Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olduklarını, 3 yıllık İsrail ablukasını kınadıklarını belirten sözcü, buna karşın gemilerle ilgili kararlarını, adanın "hayati çıkarları gereği aldıklarını" kaydetmişti.

Yaklaşık 750 aktivist ile 10.000 ton yardım malzemesini taşıyan 8 gemilik ana grubun buluşma noktasının Rum karasuları içinde olmadığı, uluslararası sularda olduğu bildirildi.

İsrail sert çıktı

İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Gazze'ye insani yardım malzemeleri götürmek üzere yola çıkan filonun eylemini "İsrail'in egemenliğine karşı bir şiddet propagandası teşebbüsü" olarak değerlendirdi.

İsrail radyosunun haberine göre Lieberman, "yardım konvoyu İsrail'e karşı bir şiddet propagandası ve İsrail topraklarında, hava veya deniz sahasında egemenliğinin herhangi bir şekilde tehdit edilmesine izin vermeyecek" dedi.

Radyo, Lieberman'ın değerlendirmelerini Dışişleri Bakanlığı'nda yardım gemileriyle ilgili bir brifingde dile getirdiğini kaydetti.

Lieberman, Gazze Şeridi'nde insani bir kriz olmadığını söyleyerek, "Hamas'ın İsrail vatandaşlarına karşı işlediği savaş suçlarına, İsrail kentlerine düzenlediği binlerce roket saldırısına rağmen İsrail'in buna mümkün olan en insani şekilde karşılık vermeyi sürdürdüğünü" öne sürdü.

İsrail ordusu, bazı teknik arızalarla iki geminin devre dışı kalması ve yolcularının Mavi Marmara gemisine aktarılmasının ardından, sayıları 7'ye düşen filoyu durdurmak amacında.

İsrail donanmasına bağlı gemilerin, İsrail kontrolü altındaki yaklaşık 20 millik Gazze sularına girer girmez gemilere müdahalede bulunacağı bekleniyor.

İSRAİL BASINI NE DİYOR?

İsrail'de Yedioth Ahranot gazetesiyle bağlantılı olan Ynet haber sitesi, hem İbranice hem İngilizce haberlerinde, gemiden canlı yayın yapıldığını duyurdu ve yayını yapan İnsani Yardım Vakfı'nın (İHH) linkini verdi.

Ynet'in canlı yayın linkini yayımlamasının ardından izleyici sayısının üçe katlandığı, bunun üzerine organizatörlerin canlı yayın yerine İsrail'in Gazze'de 2009 yılı başında düzenlediği "Dökme kurşun" operasyonundan görüntüleri ekrana getirdikleri, sonra yeniden canlı yayına dönüldüğü belirtildi.

Canlı yayındaki görüntülerle ilgili bilgi verilen sitede, sık sık Türkçe konuşulduğunun duyulduğu da ifade edildi.

İsrail Deniz Kuvvetleri beklemede

Filonun Gazze yolculuğu ve İsrail ordusunun hazırlıkları gazetlerin birinci sayfalarında da geniş yer buldu.

Gazetelerin ortak başlıklarında filonun yarın geleceği, İsrail ordusunun, karasularına giren gemileri engelleyeceği belirtildi.

Maariv gazetesi, ilk sayfasından verdiği "Deniz Kuvvetleri Beklemede" başlıklı haberinde, Gazze'ye gelen konvoyun durdurulması için tüm hazırlıkların tamamlandığını bildirdi.

Haberde, gemideki eylemcilerin güvenlik kontrolünden geçirilmelerinin ardından Ben Gurion Havalimanına götürülerek sınır dışı edilecekleri, tahliye belgelerini imzalamaya yanaşmayanların cezaevlerine nakledilecekleri
hatırlatıldı.

Haberde, operasyonun şiddete gerek kalmadan tamamlanmasını umdukları ifadesi yer aldı.

Yedioth Ahronoth gazetesindeki "Denizde alarm" başlıklı haberde de, hazırlıklarla ilgili ayrıntılar ile birlikte Kıbrıs Rum yönetiminin gemilerin karasularına girmesine, limanlarına yanaşmasına izin vermeyeceği kararı
hatırlatıldı.

Gazete, Rum yönetiminin bu kararının büyük olasılıkla filonun ardında Türkiye'nin olmasından kaynaklandığı görüşüne de yer verdi. Haberde, bir İsrailli yetkilinin, "Ne yazık ki Türkiye ve Yunanistan güney Kıbrıs gibi davranmadı" görüşü aktarıldı.

İsrailli istihbarat merkezi: "Amaç insani yardım değil"

Öte yandan İsrail ordu sözcülüğü, İstihbarat ve Terörizm Enformasyon Merkezi tarafından hazırlanan bir rapora atıfta bulunarak, "filo organizatörlerinin kendilerini insan hakları savunucuları olarak göstermelerine karşın", filoya İstanbul'dan katılan gemilerin hareketi sırasında düzenlenen törene üst düzey "İslamcı teröristlerin" de katıldığını öne sürdü.

Sözcülük, "halen İngiltere'de faaliyet gösteren Hamaslı terörist" olarak nitelediği Muhammed Svalha ve Zahir El Biravi ile Ürdün'deki "Müslüman Kardeşler" lideri Hamam Said'in de katılımcıların arasında bulunduğunu kaydetti.

Eski istihbaratçı olan ve halen merkezin başkanlığını yapan Reuven Ehrlich de "Filonun amacı insani olsaydı, yardımların İsrail aracılığıyla girmesine imkan tanır ve Gazze'ye yasadışı yollardan sızma teşebbüsünde bulunmazlardı" dedi.

Ehrlich, "Bunların tek amaçları İsrail'i ve ordusunu güç duruma düşürüp Hamas'a ve Hamas hükümetine yardım etmek için provokasyon yaratmak" diye konuştu.

İHH ve Bülent Yıldırım hakkında iddialar

Merkezin raporunda, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ile Başkanı Bülent Yıldırım'a da geniş yer ayrıldı.

Raporda, İHH'nin, "Hamas'a maddi destek sağlayan uluslararası bir yardım ağının içinde bulunmaktan dolayı 2008 yılından bu yana İsrail'de yasadışı örgüt olarak kabul edildiği, radikal İslamcı bir örgüt olduğu ve Müslüman Kardeşler ile yakın ilişki içinde bulunduğu" öne sürüldü.

İHH'nin Hamas'la bağlantısını saklamadığı, faaliyetleri için Gazze'de büro açtığı kaydedilen raporda, Batı Şeria'daki faaliyetlerini düzenlemek amacıyla da 2009 yılı kasım ayında üyelerinden İzzet Şahin'i gönderdiği ifade edildi. Şahin'in yeni şube açmak için çalışmalarına başladığı ve Hamas'a bağlı örgütlere İHH'nin binlerce dolar parasını aktardığı da iddia edilen raporda, Şahin'in geçen nisan ayında tutuklanarak bu faaliyetlerinin durdurulduğu ve Türk yetkililerinin talebi üzerine Türkiye'ye gönderildiği anlatıldı.


Cnn Türk