Şahin, Karabük'te esnaf ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
     Bir gazetecinin, İzmir Büyükşehir Belediyesinde başlatılan aramayla ilgili sorusu üzerine Şahin, şunları söyledi:
     ''Operasyonun adli bir operasyon olması lazım. Yargı herhangi bir suç ihbarı karşısında tabi ki hareketsiz kalamaz, görevi neyse yerine getirecektir. Ancak, seçim öncesi yapılmış olması kamuoyunda bir takım tepkilere de neden oldu. Yargı organlarının takdiridir, bir şey söyleyecek değilim. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanımız, İzmir milletvekili adayı Ertuğrul Günay da bu konuyla ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaşmış, benim endişelerimi o da taşıyor. Sonucu bekleyeceğiz. Bir ihbar üzerine bir takım usulsüzlükler tespit edilmiş olmalı ki bazı yargısal faaliyetlerde bulunulmuş, gözaltılar olmuş. Sonucunu görelim ondan sonra sağlıklı bir değerlendirme yapılır. Yargı organları kimseden talimat almazlar, hakim ve savcılarımız bağımsız ve tarafsız görev yapmak durumundadırlar. Ne yasama ne de yürütme organından talimat alarak iş yaparlar, işin gereği de böyledir zaten. O nedenle biz yasama organının üyeleri olarak, yasama organının başkanı olarak da ben ve hükümetimiz bu konuyla ilgili adım atacak değiliz. Çünkü yargı bağımsızdır.''
    
     -3 MAYIS DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ-
    
     Gazetecilerin, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne ilişkin soruları üzerine Şahin, ''Basın, demokratik ülkelerde en önemli güçlerden birisidir. Dördüncü kuvvet olarak değerlendirilir. Basının özgür olduğu ve yasalara uygun hareket edildiği sürece demokratik ülkelerde basınla ilgili herhangi bir olumsuzluk olmaması ve yaşanmaması gerekir. Bütün basın emekçilerinin basın özgürlüğü gününü yürekten tebrik ediyorum'' ifadelerini kullandı.
     Türkiye'de kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği yasama, yürütme ve yargının ayrı ayrı organlar olduğuna işaret eden Şahin, şunları söyledi:
     '''Gazetecilerin tutuklanması ne yasama organının bir kararıdır ne de yürütmenin, tamamen bağımsız yargının kararıdır. Türkiye'de yargı bağımsızdır ve tarafsızdır. Yargı organlarının faaliyetlerinin hesabını ne meclisten ne de hükümetten sormanın doğru olacağı kanaatindeyim. Bir vatandaşımız gazetecilik mesleğini icra ediyor olabilir. Tutuklanan iki gazeteci ile ilgili savcılık bir iddianame hazırlayarak dava açmış değil. Hangi nedenlerle tutuklandığını doğrusu bilmiyoruz. İddianame hazırlandığında hangi sebeplerle hazırlandığını öğrenmiş olacağız. Bu bakımdan şimdiden davanın içeriğini biliyormuş gibi değerlendirme yapmak yanlış olur. Bir gazeteci de mesleğinin dışında başka bir nedenle suç işlemiş olabilir. O bakımdan tüm basın mensupları 'hata yapmazlar, suç işlemezler' diye bir değerlendirmeye katılmıyorum. O bakımdan iki gazetecinin tutuklanmış olmasından dolayı 'Türkiye'de basın özgürlüğü yoktur' diye bir değerlendirmeyi haksızlık olarak görüyorum.''
     Şahin, ''Türkiye'de basın özgürlüğü olmadığına'' yönelik ABD'de yayımlanan raporu da isabetli görmediğini belirterek, ''Türkiye'de basın, görevini basın ahlak yasası çerçevesinde özgürce yapma imkanına sahiptir. Yeter ki bu sınırlar zorlanmasın ve basın mesleği başka amaçlar için istismar edilmesin, kullanılmasın'' dedi.
     TCK'nın 301. maddesinden dolayı hakkında soruşturma açılan, tutuklanan ve dava olan gazetecinin kalmadığını belirten Şahin, geçmiş yıllarla kıyaslandığında basın özgürlüğü alanında daha ileri olunduğunu, eksiklikler varsa da giderileceğini kaydetti.


AA