Toplantı ve sonrasında yapılacağı ileri sürülen açıklamanın 'Adil Yargılamayı alenen etkileme' suçu kapsamında olmaması için azami özen gösterilmesi gerekiyor. Malum demokrasilerde mutlak günahsız hiçbir kişi ve zümre yok. Hâkim ve savcılar da bütün beşer gibi suç işleyebilir ve yargılanabilir. Hâkim ve savcıların hazırlık soruşturmalarıyla ilgili yetki Adalet Bakanlığı müfettişlerinde. Ağır ceza mahkemelerinin yetki alanına giren suçlarda suçüstü hallerinde özel yetkili savcılar soruşturmayı yürütebiliyor. Hâkim ve Savcılar kanunu, 94. Madde bu yetkiyi açık biçimde verdiği gibi 88. Madde de "Yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez" şeklindeki sınırlamalara 'ağır cezanın görevine giren suçüstü halleri dışında' şeklinde istisna getiriyor. Yani ilk soruşturmayla ilgili yetki tartışması yok. Bu açık hükümlere rağmen HSYK'nın birilerinin beklediği türden açıklama yapması zor. Ayrıca müfettişler soruşturunca karşı çıkanlar, yetkili savcılar soruşturunca da aynı tavrı takınıyor ve HSYK'yı konumlandırmaya çalışıyor. HSYK bu tuzağa düşmeyecektir. Yargının dokunamadığı yargı olabilir mi?

Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Osman Şanal hakkında İlhan Cihaner'in HSYK'ya yaptığı şikayetler de kurulun elini kolunu bağlıyor. Zira Şanal'la ilgili söyleyecekleri her şey ihsası reye girecek ve verecekleri son kararı sakatlayacaktır. Adli yargılamaların tek temyiz makamı olan Yargıtay, birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcıların aynı zamanda ikinci soruşturma (kovuşturma) mercii. Yani usul ve esasa ait eksikler varsa kovuşturma aşamasında Yargıtay'ın ilgili ceza dairesi tarafından tespit edilir.

Son olarak şunu kayıtlara geçirmek lazım: Kararı veren Erzurum ikinci Ağır ceza mahkemesi ve yetkili savcının elindeki delilleri hiç kimse bilmiyor. HSYK da dosyaya vakıf değil. Bugün yapılacak açıklamalar daha sonra mahcubiyete sebep olabilir.

Bu arada HSYK'nın savcı ve mahkeme heyetini görevden alacağı iddiaları da gerçeği yansıtmıyor. Zira bu işlemin prosedürü belli. Adalet Bakanlığı'nın görevlendirmesi üzerine müfettişlerin yapacağı soruşturma gerekiyor. Soruşturma sonunda idari cezayı gerektiren bulgular elde edilirse HSYK'ya sevkediliyor. Bakan ve müsteşarın katılmadığı toplantıda rutin işlemleri bile yapamayan bir kurulun resen görevden alma kararı vermesi imkânsız.



Bülent Korucu / ZAMAN