Yargıtay, ölümle sonuçlanan bir trafik kazasında yerel mahkemenin verdiği ilginç mahkumiyet kararını bozdu Yargıtay, ölümle sonuçlanan bir trafik kazasında yerel mahkemenin verdiği ilginç mahkümiyet kararını bozdu. Bir yayaya çarpan motosiklet sürücüsünün ölmesi sonucu açılan davada yaya verilen hapis cezası Yargıtay'dan döndü. Yargıtay, yayaların karşıdan karşıya geçerken kendisine motorlu bir vasıtanın çarpacağı ve bu vasıtada bulunanların yaralanacağını öngörebilmesinin toplumda yaygın olan ortak düşünceye aykırı olduğuna dikkat çekti. Yargıtay'ın gündemine gelen ilginç kaza İstanbul'da meydana geldi. Olay günü saat 23.00 sıralarında aracı arıza yapan R.G., aracının park lambalarını yakarak, park etti. Aracından inerek orta bariyerle bölünmüş yolun karşısına yaya olarak geçmeye çalışan R.G.'ye motosiklet çarptı. Motosikletin dengesini kaybedip devrilmesi sonucu motosiklet sürücüsü S.A.T. öldü. Yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışan R.G. hakkında ise taksirle ölümüne sebebiyet vermekten dava açıldı. Bakırköy 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada yaya R.G.'ye hapis cezası verildi. Karara itiraz edilince dosya Yargıtay'ın gündemine geldi. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin mahkümiyet kararını bozdu. 

YAYGIN OLAN ORTAK DÜŞÜNCEYE AYKIRI

Daire'nin bozma gerekçesinde taksirin, istisnai bir kusurluluk olduğu belirtilerek, "Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alma ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir. Fail, tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır" denildi. Taksirin unsurlarının sıralandığı gerekçeli kararda, yayanın karşıdan karşıya geçerken kendisine motorlu bir vasıtanın çarpacağı ve bu vasıtada bulunanların yaralanacağını öngörebilmesinin kabulünün toplumda yaygın olan ortak düşünceye aykırı olduğuna dikkat çekildi. Yayaların motorlu taşıt sürücülerine zarar vereceklerinin, bu nedenle daha fazla basiretli davranmaları gerektiğini bildiklerinin ve cezalandırılmaları gerektiğinin kabul edilemeyeceğine işaret edilen gerekçeli kararda, "İntihar etmek için kendisini hızla gelen otomobilin altına atan ve kazaya neden olan şahsın amacı, kendi yaşamına son vermek olup sürücünün yaralanabileceğini de önceden görebileceği söylenemez. Bu nedenle taksirin neticenin öngörülebilmesi unsuru bu gibi olaylarda gerçekleşmemiştir" denildi. 

YAYALARIN KUSURLU OLMALARI TAZMİNİ SORUMLULUĞU GEREKTİRİR

Karayolları Trafik Kanunu'nda yayaların uyacakları kuralların düzenlendiğinin anımsatıldığı kararda, trafik kazasında yayanın hukuki sorumluluğunun bulunmasının cezai yönden de sorumlu olmasını gerektirmeyeceği belirtildi. Yayaların kusurlu olmalarının tazmini sorumluluğu gerektirdiğine işaret edilen kararda, "Meydana gelen kazadan dolayı cezai sorumluluğun var olduğu kabul edilemez. Her ne kadar Adli Tıp Kurumu Başkanlığı yaya R.G.'nin olayda asli kusurlu olduğunu belirtse bile tüm açıklanan bu nedenlerden dolayı sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkümiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı olup, bozulmasına karar verildi" denildi.