Ergenekon tutuklusu Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı tahliye etmedikleri için 9 hakime tazminat cezası veren Yargıtay'ın fotokopi dosya üzerinden Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'le birlikte terör örgütü üyesi olmaktan tutuklu 10 sanığı salıvermesi, Türk hukuk tarihindeki skandallara bir yenisini ekledi.

Yargıtay'ın 'millete ve siyasete komplo' davasının bütün sanıklarını tahliye etmesiyle internete düşen ses kaydındaki "Cihaner'i kurtarma operasyonu" da doğrulanmış oldu. Yüksek Mahkeme'nin imza attığı skandal bununla da kalmadı. 'Dava dosyasının aslının duruşmada bulunması gerekir' ilkesini yok sayarak sanık avukatlarının mahkemeye sunduğu fotokopi niteliğindeki CD'ler üzerinden karar veren Yargıtay, Cihaner dosyasını elinde bulunduran İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yetkisini gasp ettiği gibi hukukun çiğnenmesi adına yeni bir yol da açmış oldu. Artık baktığı davada istediği sonuca ulaşamayacağını anlayan sanık avukatları, dosyanın fotokopisiyle başka bir mahkemede eşzamanlı bir yargılama süreci başlatabilecek. Hukukçular, yargı düzenini alt üst edecek bu türden uygulamalara imkân tanıyan Yargıtay kararına sert tepki gösterdi.

Onbinlerce tutuklu için örnek teşkil edecek

Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Avukat Cihat Gökdemir, Ergenekon tutuklusu Haberal'ı tahliye etmeyen hâkimlere verilen tazminat cezasını "Yargıtay verdiği kararlarla hâkim ve savcıların hukuk güvenliğini ortadan kaldırdı" şeklinde değerlendirdi. Gökdemir, 9 hakimi tazminat ödemeye mahkum etmenin cezaevlerinde bulunan binlerce tutuklu için örnek teşkil edeceğini vurguladı.

Hakim ve savcıların artık kendi görüşlerine göre karar veremeyeceğini belirten Gökdemir, "Yargıtay'ın hukuki görüşüne, hatta ağırlıklı siyasi görüşüne göre karar vermek zorunda kalacaklar bundan sonra" dedi. Bu nedenle hem şahısların hem kurumların herhangi bir hukuki güvenliğinin kalmadığını ifade eden Gökdemir, Yargıtay'ın CD üzerinden karar vermesiyle ilgili şunları söyledi: "Yargıtay hukuku ezdi. Bundan sonraki tüm hukuki tartışmalarda sanık avukatları, ayrı bir hukuki süreç başlatarak dosyalarının Yargıtay'a taşınmasını talep edebilir hale geldiler."

Fotokopiyi alan yargılama yapar

Demokrat Yargı Derneği Başkanı Orhan Gazi Ertekin, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin CD üzerinden verdiği kararın hukuk sistemi açısından ortaya çıkardığı tehlikeye dikkat çekti. 11. Ceza Dairesi'nin dosyanın bulunduğu İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görüşünü almadan karar verdiğini belirten Ertekin, "Bugünden itibaren paralel yargılama süreci başlamıştır. Karşı tarafın dosyasını çalıp fotokopiyle yeni bir yargılama süreci dönemi başladı. O zaman herkes başkasının dosyasının fotokopisini alıp yargılamasını yapar. Bunu da Yargıtay 11. Ceza Dairesi başlatmıştır" dedi. Ertekin, Yargıtay'ın son hamlesiyle hukuksuzluğun yolunu ardına kadar açtığını kaydederek "Yargıtay'daki yargılama CD üzerinden, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama ise asıl dosya üzerinden. Tabii burada asıl kararı verecek olan İstanbul'dur" şeklinde konuştu.

Yargıtay mahkemenin yetkisini gasp etti

Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ise "Yargıtay, burada üst mahkeme olarak değil ilk derece mahkemesi olarak yargılama yapmaktadır" diyerek yetki gaspına dikkat çekti. Yargıtay'ın bu durumda Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'yle astlık üstlük ilişkisinin bulunmadığını belirten Petek, "Yargıtay CD kayıtlarıyla Erzurum'da devam eden bir dava ile ilgili karar vererek, fonksiyon gaspı yapmıştır. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, burada adil yargılamayı baltalayan keyfi bir karar vermiştir" dedi. Yargıya müdahalenin sadece siyaset kanadından gelmediğini belirten Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya "Yargıtay, Cihaner'in yalnızca göreviyle ilgili yargılama yapacaktı. Ancak, Yargıtay burada sanki mahkemelerin amiri gibi davrandı. Oysa öyle değildir. Mahkemeler bağımsızdır. Burada ise bu şekilde bir işlem yapıldı. 'Ben sizin amirinizim, dosyayı alır kararımı veririm' mesajı verdi" şeklinde konuştu.

Ses kayıtlarının hayata geçirilmesi

Emekli Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı da Yargıtay'ın kararını 'skandal' olarak nitelendirenlerden. Hassas davalarda fotokopi üzerinden işlem yapılamayacağını ifade eden Avcı, şöyle konuştu: "Bu durum ses kayıtlarının hayata geçirildiğinin göstergesidir. Hukuk, yüksek yargı için ayakbağı olmuş durumda. Bu olanları yüksek yargıdaki ideolojik kamp yapıyor. Son zamanlarda ordu vesayeti biraz hissedilmez oldu çünkü yüksek yargı üzerine düşen görevi yapıyor. Hukuka rağmen her şeyi delik deşik ederek, Ergenekon sanıklarını kurtarmaya çalışıyor. Ergenekon'un yüksek yargıda ve Yargıtay'da çok iyi organize olduğunu görüyoruz. Bu karar da Ergenekon'un yüksek yargıdaki son başarılarından bir tanesidir.

Çift başlılık ortaya çıktı

Boğaziçi Hukukçular Derneği Ceza Avukatı Kemal Bayrak, Yargıtay'ın CD üzerinden hukuka aykırı bir inceleme yaptığını söyledi. Bayrak, Yargıtay'ın mahkemeleri ve hukuku hiçe sayarak büyük usül aykırılığı yaptığını belirterek şöyle konuştu: "İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye kararları ve dosyayı değerlendirme yetkisi bende diyebilir. İstanbul yeniden Yargıtay'ın tahliye ettiği kişileri tutuklama kararı verebilir, bu hukuka uygundur. Yargıtay'ın yaptığı büyük hukuksuzluk, aynı dosyanın farklı iki mahkemede aynı anda görülmesine, çift başlılığa sebep olmuştur." (Yeni Şafak)