Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, Bursa Barosu tarafından, Bursa Akademik Odalar Birliğinde (BAOB) düzenlenen "Aile Hukuku ve Hukuk Mahkemeleri Kanunu (HMK) Yargıtay Uygulaması" seminerinde yaptığı konuşmada, bir avukatın HMK konusunda devamlı çalışması gerektiğini söyledi.

Hukukun sürekli akan bir olgu olduğunu vurgulayan Gençcan, "Biz şimdi HMK'da taşları döşeye döşeye gidiyoruz. Avukatın yegane işi, usul. Usul bileceksiniz. Hukuk fakültesini birinci bitirmenizin hiçbir anlamı yok. Çünkü HMK, sizin okuduğunuz zamandaki HMK değil. HMK'yi bilmeyen bir avukatın işini yapabilmesi, mümkün değil. Bizim bozmalarımızın yüzde 80'i usul bozması." diye konuştu.

Gençcan, hukukun son durağının "içtihadı birleştirme" olduğunu belirterek, "Her konuda içtihadı birleştirmeye gidilir oldu. Haftada bir içtihadı birleştirme için toplanır olduk. Uzun yıllar içtihadı birleştirme çıkmazdı. Şimdi sürekli çıkıyor. Çünkü yorum farklılıkları oluşuyor. Bu da doğal, HMK yeni yürürlüğü girmiş ve konular yoruma muhtaç." ifadelerini kullandı.

Boşanma davalarındaki usulün diğer davalarla aynı olduğunu bildiren Gençcan, "Boşanma davaları, usul hukuku bağlamında verilebilecek en güzel örnektir. Daha da ilginci boşanma davaları, hukuk davaları içinde en çok açılan davalarda bir numaradır." dedi.

Gençcan, HMK'nin sürekli izlenmesi ve güncellenmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"HMK, bir kanun hükmünde kararname (KHK) ile de değişiyor. Patates kanunu ile yoğurt, pırasa kanunuyla patlıcan değişiyor. Adı da 'çeşitli kanunlarda deşiklik yapılması'. İzleyemiyorsunuz. Ceza mevzuatının yarısı değişmiş. Bu anlamda Yargıtayın en şanslı daire başkanıyım. Bizim Medeni Kanun hiç değişmedi. Medeni Kanun'a sadece 'edinilmiş mallara katılma rejimi' girdi. Onun da uygulandığı falan yok. Ben zannettim ki ortalık davadan yıkılacak. Herkes, maddi manevi tazminatla işi hallediyor. Bu, sadece boşananlara uygulanıyor zannediliyor."

"Korkunç bir iş yükü var"

Medeni Kanun'un 1'inci, 2'nci ve 3'üncü kitabının tamamının temellerinin 2. Hukuk Dairesinde atıldığını anlatan Gençcan, "Miras hukuku, vakıflar, dernekler, tüzel kişiler, vesayet, velayet. Şimdi bunların hiçbirine bakmıyoruz. Neden bakmıyoruz? Korkunç bir iş yükü var. Neredeyse sadece boşanmaya düştük gibi oldu. Yılda 28 bine yakın iş geliyor." dedi.

Gençcan, söylediklerinin kişisel görüşü olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Benim kişisel görüşlerimi yazacağım bir sürü alan var. Kitap, makale yazıyorum. İnanmadığım şeyleri yazıyorum. Benim de inanmadığım içtihadlar, kabul edemediğim kanun maddeleri var. Olması gereken hukuk bağlamında, 'de lege ferenda' anlamında benim de fantezilerim var ama onları içtihada yazamıyorum. Sürekli her yerde yoksul nafakasının sürekli hale getirilmesi gerektiğini söylüyorum. 'Diyorsun diyorsun ama hep onuyorsun, bozduğun da yok'. Ne yapayım? Kanun, yürürlükte."

Hukukun normatif olduğuna dikkati çeken Gençcan, "Hukukun ahlakı, namusu, dini, sosyolojisi tartışılmaz. Hukukun kurallarını inançlarınıza, düşüncelerinize göre örseleyemezsiniz. Hukukun kurallarını olduğu gibi kabul etmek zorundasınız." değerlendirmesinde bulundu.

On bin hakim savcının meslekten uzaklaştırıldığını aktaran Gençcan, "Ona rağmen yargıda bir zafiyet oluşmadı. Yarısını cezaevine, yarısını istinafa vermemize rağmen 22 bin işimiz vardı. Biz bu işleri bugün, 9 bine indirdik. Kararlarımızda da isabet var." görüşünü dile getirdi.

AA