Olay, 3 Haziran 2012 tarihinde merkez Palandöken ilçesi Abdurrahman Gazi Mahallesi'nde meydana geldi. 2 çocuk annesi Netice B., oturdukları apartmanın 4'üncü katından atlayarak yaşamına son verdi. Kızının ölümünden damadı Kamil B. ve kuma olarak eve getirdiği Esengül N.'yi sorumlu tutan baba Necati Kayık, savcılığa başvurdu. Yaşanan olayın ardından kuma Esengül N., memleketi Adana'ya gitti. Şikâyet üzerine 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılanan Kamil B. hakkında 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, eziyet' suçlarından 5 yıldan 18 yıla kadar, kuma Esengül N. hakkında ise 'basit kasten yaralama' suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istendi.

'EŞİM EVDEN AYRILMAK İSTEDİ İZİN VERMEDİM'

Esengül N. ile olaydan bir yıl önce tanıştıklarını söyleyen Kamil B., "Eşim cep telefonumda Esengül'ün fotoğrafını gördü ve ilişkimi öğrendi. Eşim daha sonra Esengül'e telefon açarak Erzurum'a davet edip, birlikte yaşamayı istedi. Bunun üzerine Esengül N., Adana'dan gelerek bizimle yaşamaya başladı. Aralarında zaman zaman tartışma oldu, ama kavgaya dönüşmedi. Eşim evden ayrılmak istedi, fakat izin vermedim. Olay günü aramızda tartışma çıktı. Birkaç kez kolundan ve omuzlarından tuttum ve süpürge sapı fırlattım. Ancak isabet etmedi. Salona girerek kapıyı kilitledi. Kendisine zarar vereceğini düşünerek kapıyı ve camı kırıp içeriye girdim. Esengül kıyafetlerinden tutarak düşmesine engel olmaya çalıştı, ben de aşağıya koşarak tutmak istedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

KUMAYA BERAAT, KOCAYA 4 YIL 2 AY

4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 25 Aralık 2014 günü yapılan karar duruşmasında Kamil B., 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraat ederken, 'eziyet' suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Mahkeme, Esengül N.'nin 'basit kasten yaralama' suçundan beraatini kararlaştırdı.

YARGITAY KARARI BOZDU

Netice B.'ın ailesinin avukatı ile davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın avukatının cezayı az bulup kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi'nde incelendi. 8'inci Ceza Dairesi, Esengül N.'ye verilen 'beraat' hükmünü yerinde bulup onarken, Kamil B.'a verilen cezayı az bularak kararı bozdu. Yargıtay, Kamil B.'ın olay günü kendisinden boşanmak isteyen ve mevcut ev ortamında yaşamayacağını belirten Netice B.'ın evden ayrılmasını engellemek amacıyla, dışarı çıkarken aynı evde birlikte yaşadıkları Esengül N.'den eşinin gitmesi halinde kendisine haber vermesini istediğini hatırlattı. Kamil B.'ın olay günü bir saat aralıklarla iki kez eve gelip eşini kontrol ettiğine değinilen bozma kararında, "Eve her geldiğinde Netice ile tartıştıkları, bir süre sonra Netice'nin evden çıktığının Esengül tarafından kendisine söylenmesi üzerine eve döndüğü sırada apartmanın merdiven boşluğunda Netice ve kızlarının birlikte aşağı indiklerini görüp Netice'yi içeriye götürdüğü ve ev içerisinde darp ettiği, bu şekilde eşini bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakmak suretiyle yüklenen suçu işlediği, bahsi geçen eziyet suçu kapsamında değerlendirilemeyip ayrı bir suçu oluşturacağı anlaşıldığından, sanığın ayrıca 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçunu işlediği gözetilmeden yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatına karar verilmesi" denildi.

'ONUR KIRICI OLAYA DAYANAMADI'

Sanığın ölen eşi ile evlilik birliği içerisinde yaşadığı ortak konutlarına, gayrimeşru ilişki yaşadığı Esengül N.'yi getirip birlikte yaşamaya zorladığı ve bu nedenle sık sık tartıştıklarına değinen Yargıtay, 'eziyet' suçunun alt sınırdan verilmesini eleştirdi. 8'inci Ceza Dairesi, "Netice'nin olay günü ve öncesinde sanık tarafından darp edilmesi, ailesi ile görüştürülmemesi, evden çıkmasına izin verilmemesi gibi nedenlerden dolayı gerek ailesi, gerekse yaşadığı çevre nezdinde küçük düşürülüp zor durumda bırakıldığı, yuvasının dağılmasını istemeyen ve yakınlarına bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getiren ölenin, bir süre düşürüldüğü bu onur kırıcı duruma tahammül ettiği, ancak maruz kaldığı fiziksel ve ruhsal şiddete daha fazla dayanamayarak hayatına son verdiği olayda, sanığın vahamet arz eden fiili, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı da dikkate alınarak üst sınırdan veya üst sınıra yakın bir ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması" diyerek bozdu. (Hürriyet)