Birecik’te ruhsatsız silah suçundan sanığın evinde, Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararına dayanılarak arama yapıldı. Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 119/4. maddesinde “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur” hükmüne aykırı olarak aramada savcı, iki ihtiyar heyeti üyesi veya iki komşu hazır bulunmadı. Buna rağmen evde bulunan kaleşnikofa el konuldu. Birecik Asliye Ceza Mahkemesi sanığa, ruhsatsız silah bulundurmak suçundan 5 yıl hapis ve adli para cezası verdi. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, aramada hazır bulunması gerekenlere ilişkin kanun maddesine uyulmadığı için bu kararı bozdu. Kararda, usulsüz aramada bulunan kaleşnikof yüzünden ceza verilemeyeceği, sanığın suçu inkar etmesi nedeniyle de beraat verilmesi gerektiği belirtildi. Yargıtay Başsavcılığı bu karara itiraz etti.

“Hak ihlaline yol açmaz!”

İtirazı kabul eden Ceza Genel Kurulu, delilleri hukuka uygun saydı ve dosyayı yeniden Daire’ye gönderdi. Kararda, sanığın aramaya ilişkin şikayeti olmadığına vurgu yapılarak, şu görüşler savunuldu:“İlliyet bağı, etkileme gücü ve hak ihlali kriterlerine yer vermeden yapılan bir değerlendirme, herhangi bir hakkın ihlal edilmediği, her türlü basit şekli aykırılıkların mutlak bozma sebebi sayılmasını gerektireceği için, ceza yargılamasında hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açabilecek son derece ağır sonuçları da birlikte getirecektir. Sırf arama sırasında şekle ilişkin koşulun ihlal edilmesine dayanılarak arama ve aramada ele geçen deliller hukuka aykırı sayılamaz. Her şekle aykırılık aynı zamanda bir hak ihlaline de yol açmaz. Olayda savcı, iki ihtiyar heyeti üyesi veya iki komşu bulunmadan yapılan aramada, CMK’nın 119. maddesine şekli bir aykırılık söz konusu ise de herhangi bir hakkın ihlal edildiği söylenemeyecektir. Usulüne göre alınmış arama kararına istinaden, herhangi bir hak ihlaline neden olunmadan yapılan arama sonunda ele geçirilen delillerin, sadece arama sırasında bulunması gereken kişilerin orada bulundurulmaması suretiyle şekle aykırı hareket edildiğinden bahisle hukuka aykırı elde edilmiş delil sayılmaları ve mahkumiyet hükmüne dayanak teşkil edememeleri kabul edilemez.”

“Hukuk devleti”

Karara karşı çıkan tek Yargıtay üyesi olan Hamdi Yaver Aktan ise aramada savcının olmasının emredici bir kural olduğu, esnetilemeyeceği, yorumla değiştirilemeyeceğini belirtti. “Aramada hak ihlali yapılmamıştır” yorumuna katılmayan Aktan, “kanuna aykırı aramanın zaten sanığa tanınan hakkın ihlali olduğunu” belirtti. Hukukta, şekli ihlal ya da nispi ihlal/mutlak ihlal gibi bir ayrıma yer verilmemesi gerektiğini belirti:“Unutulmamalıdır ki bir gün nispi ihlaller çoğalabilir ve bu halde de usul kuralları ve güvencelerine yer kalmaz. Hukuk devletinde her suç aydınlatılmalıdır. Ancak her suç hukuka uygun olarak elde edilmiş delillerle aydınlatılmalıdır. ‘Delillere kıymayalım’ yorumuyla basit ihlal/mutlak ihlal, usule değil esasa bakılmalı biçimindeki yaklaşım hukuk devleti ilkesini de gereksiz kılan sonuca götürür.”