Yargıtay'ın Danıştay ve Yargıtay'da yeni daire kurulmasına ilişkin tasarıya yönelik görüşünde, sert ifadelere yer verildi. Görüşte, hazırlanan tasarının gerekçesinde Yargıtay'da dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiği eleştirisi anımsatılarak, söz konusu eleştirinin "haksız" olduğu öne sürüldü ve Yargıtay'da görev yapan hakimler, üyeler ve savcılar gece gündüz insan üstü bir çalışma içindedirler. Bu çalışmalar, Yargıtay'da görev yapan kişilerin görevde iken ölmesi, genç yaşta ağır hastalıklara yakalanması, emekliye ayrıldığında sağlığının yitirmesi gibi ağır ve acı sonuçlar vermiştir" denildi.

Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştay'a yeni daire kurulmasını da öngören "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına" yönelik görüşünü TBMM'ye gönderdi.

ANKA'ın edindiği bilgiye göre, Yargıtay'ın görüşünde ilk eleştirilen konu Yargıtay ve Danıştay'da önemli değişiklikler yapılmasını da kapsayan değişikliklerin "torba kanun" adı altında yapılması oldu. Bunun kanun yapma tekniğine ve Anayasaya aykırı olduğu savunuldu. Görüşte, bir kanun hazırlanırken uyulması gereken yasal prosedür olduğu ve buna göre yapılmasının altı çizildi. Ayrıca görüşte, "adaletin mabedi ve Türk adaletine yön veren Yargıtay'ın bir kanun hazırlanırken görüşünün alınması geleneğinin bulunmakta" olduğu savunuldu. Görüşte, bu nedenle Yargıtay'ın yapısında bir değişiklik yapılacağı zaman ilk olarak Yargıtay'ın görüşünün alınması gerektiği kaydedildi.

-"ELEŞTİRİLER HAKSIZ"-

Hazırlanan tasarının gerekçesinde Yargıtay'da dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğine ilişkin gerekçe anımsatılarak, söz konusu eleştirinin "haksız" olduğu öne sürüldü. Görüşte şu ifadelere yer verildi:
"Yargıtay'da görev yapan hakimler, üyeler ve savcılar gece gündüz insan üstü bir çalışma içindedirler. BVu çalışmalar, Yargıtay'da görev yapan kişilerin görevde iken ölmesi, genç yaşta ağır hastalıklara yakalanması, emekliye ayrıldığında sağlığının yitirmesi gibi ağır ve acı sonuçlar vermiştir" denildi.
Yeni ,iş gelmese bile Yargıtay'da bulunan işlerin en erken 4-5 yıl içinde bitirileceğine ilişkin gerekçenin de yerinde olmadığı savunulan görüşte, "Bölge Adliye Mahkemelerinin fiilen hayata geçmesiyle ceza davalarıyla ilgili dosyaların yüzde 85'i Yargıtay'a gelmeyecektir. Mevcut dosyalarda kısa süre içinde eritilecektir. Hukuk dairelerinde de gelen iş sayısında yüzde 40 azalma meydana gelecektir" denildi.
Görüşte bu nedenle yeni daireler kurulup yeni üyeler seçildiği zaman Yargıtay'da üye ve daire fazlalığı oluşacağı savunuldu.

-"KANUNLARDA YAPILAN DEĞİŞİKKLİKLER İŞ YÜKÜNÜ ARTTIRIYOR"-

Yargıtay'ın görüşünde, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunun da bir çok değişiklik yapıldığı anımsatıldı ve bu nedenle bazı dosyaların yerel mahkemelere geri gönderilmesi gerektiği ifade edildi. Görüşte, söz konusu değişikler nedeniyle infaz işlemleri tamamlanmayan ve hatta bazı hallerde infazı tamamlanmayan dosyalar yeniden hukuki denetim sürecine tabi tutulduğu, böylece iş yükünün arttığı savunuldu.
Görüşte, tasarıda "Boşanma davalarının sonuçlanmasının yıllarca bekleyen ve yeni evlilik yapamadığı için gayri resmi birlikte yaşayıp çocuk sahibi olan insan sayısının artması da gerekçe olarak gösterildiği" anımsatılarak, "Genel gerekçede nasıl bir araştırmaya dayandığı beli olmayan böyle bir ifadeye yer verilmesi kanun yapma tekniğine uygun değildir" değerlendirilmesine yer verildi.
Görüşte ayrıca, kanunların genel olması gerektiği sadecde belli bir kişi ve olay esas alıanrak kanun yapılamatyacağının altı çizildi ve "Belli bir kişiyi ve belli bir olayaı esas alan düzenlemeler Anayasa'nın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olur. Yasama organı Anayasaya uygun olmak şartıyla her alanda kanuni düzenleme yapabilir. Ancak bu düzenleme yapılırken yargı işlemi niteliğinde kanun çıkarılamaz. Örneğin bir kanun çıkarılarak yargılamanın tarafı değiştirilemez. Tasarının geçici 2. Maddesinde yer alan hakimlerin sorumluluğuyla ilgili görülmekte olan davaların tarafının değiştirilmesi, Anayasanın 9. Maddesine aykırıdır. Belli bir kişiye sorumluluk yüklemek veya yasal sorumluluktan kurtarmak için kanun yapılamaz. Mevcut davalar devam ederken davaların taraflarından birini sorumluluktan kurtarma sonucu doğuracak bu düzenleme Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine ve eşitlik ilkesine aykırıdır."




Anka