YARSAV'dan yapılan yazılı açıklamada, tutukluluk sürelerinin bir infaz niteliğine büründüğü ileri sürülerek, bu sürelerin sınırlandırılmasına ilişkin yasal düzenlemenin yetersiz ve yoruma açık olduğu bildirildi. Eşzamanlı olarak yargısal süreçlerin kısaltılması, yargıdaki iş yüküne ilişkin de acil önlemler alınması gerektiği ifade edilen açıklamada, bu iki sorunun birlikte ele alınarak çözüme kavuşturulmaması halinde, tıpkı bugün olduğu gibi, toplum vicdanını incitecek ölçüde büyük bir kaosla karşılaşılacağının ortaya konulduğu, konuyla ilgili Ekim 2010'da hazırlanan çalışma koşulları anket raporunun başta Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, HSYK, TBMM başta olmak üzere ilgili kurumlara gönderildiği ve sorunlara çözüm önerilerinin sıralandığı belirtildi.

Açıklamada, bu çözüm önerilerinin dikkate alınmadığı iddia edilerek, bugün yaşananlar ve Yargıtay yasası değişikliklerine ilişkin çalışmaların, ''Derdin üzüm yemek değil bağcıyı/yargıyı dövdürmek'' anlamına geldiği savunuldu.

Bu konuda çözüme yönelik gerçek bir irade sergilenmediği ileri sürülerek, yargılama sürelerini kısaltacak hiçbir önlem alınmaması eleştirildi.

Açıklamada, yakın bir geçmişte, Yargıtay'a üye seçim süreçlerinin kilitlenerek 34 üye eksiği ile çalışmak zorunda bırakıldığı, atama ve yetki kararnamelerinin çıkarılmasının engellenmesi suretiyle de yargılama sürelerinin uzamasına neden olunduğu savunuldu.
Yargının ''günah keçisi ilan edildiği'' öne sürülen açıklamada, ''Temel sorunların başında gelen yargıç ve savcı açığının kapatılmamasının sorumluluğunun da Adalet Bakanı tarafından, adli ve idari yargıda hakim ve savcı adaylığına kabul koşullarını düzenleyen yönetmeliklerdeki hukuka aykırı düzenlemelerin ve bu yönetmeliklere göre yapılan sınavların iptali için YARSAV tarafından açılan davalarda, açık hukuk ihlalleri nedeniyle verilen yürütmenin durdurulması ve sonrasında da iptali yolundaki yargı kararlarına yüklenilerek yargı kurumları ve YARSAV'ı hedef gösterme konusunda yeniden düğmeye basıldığı'' ifadesine yer verildi.

Açıklamada, yaşanılan kaos nedeniyle siyasal iradenin topluma hesap vermesi gerektiği iddia edilerek, yargıdaki hiçbir sorununun çözümüne yanaşılmayıp, bağımlı yargı yaratmanın amaçlandığı, yıllardır ön çalışmasız, abartılı ve aşırı yasama faaliyeti sergilemek suretiyle yargının özellikle ceza ve ceza yöntem, yürürlük ve uygulama yasaları ile baş döndürücü bir tempoya sokulduğu, bu yöntemle yargıdaki mevcut iş yükü ve çalışma koşullarının daha ağır ve içinden çıkılamaz bir hale geldiği öne sürüldü.
Açıklamada, bugün yaşanan sorunların nedeninin siyasal iradenin yargının sadece insan profilini tanzim yönüyle ilgilenmesinden kaynaklandığı iddia edildi.


AA