Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türk demokrasisine ilk askeri müdahalenin sembolü olarak kabul edilen Yassıada için vapurlu, otelli bir konsept üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

Yazar Enis Batur'un 'Bir Ada Hikayesi' isimli kitabında Yassıada'ya giden vapurdaki askeri disiplinin anlatıldığını kaydeden Günay, 'Onun canlandırılması düşüncesindeyim. Çünkü ben oranın Kirazlıdere versiyonunu yaşadım. O ortamın ne olduğunu, insanların içselleştirmesi gerekir ki demokrasiden hiçbir zaman vazgeçilmesin' dedi.

Adaya butik tarzda bir konaklama tesisi de yapacaklarını ifade eden Günay, ' 'Bu adada benim babam, dedem yatmıştı. Bir iki gece yatıp buranın havasını tenefüs etmek istiyorum' diye nostaljik talepler olabilir' diye konuştu.


Akşam gazetesinden Volkan Yanardağ'a konuşan Günay şunları kaydetti:

ÖZGÜRLÜK ADASI
Yassıada için başbakanlığın nezaretinde 5 proje yapıldı. O projeler üzerinde sonra Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü çalıştı. 2 projeyi değerlendirmeye değer bulduk. Onları tekrar Başbakan Erdoğan'ın bilgisine sunacağız. Başbakanla mutabakat olsun istiyorum ben.

Yassıada'nın bakanlık olarak bize devrinde Sayın Başbakanın çok özel arzusunun isteğinin etkisi oldu. Yoksa biz askeriyeyle daha çok uğraşırdık. Ama onu bir özgürlük ve demokrasi adası, merkezi, müzesi yapalım diye; Sayın Başbakan konsepti de belirledi.

İçindeki mahkeme salonu korunacak. Karşılama merkezi korunacak. Kaldıkları, yemek yedikleri mekanlar korunacak. Bunun yanında gelen ziyaretçilerin bir çay, kahve içecekleri lokanta, kafeterya düzeni olacak. Hatta belki 'Bu adada benim babam, dedem yatmıştı. Bir-iki gece yatıp buranın havasını tenefüs etmek istiyorum' diye nostaljik talepler olabilir. Onlara hitap eden 100-200 yatak civarında bir konaklama merkezi olacak. Ama butik, devasa kitle otelleri değil... Biz projeyi yaptıktan sonra yap-işlet modeli özel sektöre önereceğiz.

"DEMOKRASİ KOLAY GELDİ SANILMASIN"
Enis Batur'un 'Bir ada hikayesi' vardır. Batur'un bu çarpıcı hikayesinde, Yassıada'ya giden yolcuların İstanbul'dan itibaren bir hiza ve istikamate sokulduğunu, adaya giden tutuklu yakınları ve avukatlara ve herkese bir oturma yeri ve numara verildiğini, askeri disiplin içerisinde gidildiğini, tuvalet dışında kimsenin yerinden kalkmaması gerektiğini, küpeştelerden sarkmamasını yani ada disiplininin ve esaretinin daha ziyaretçi vapurundan başladığını anlatan parçalar var.

Ben onun bile biraz canlandırılması gerektiği düşüncesindeyim. Belli günlerde mahkeme salonuna gidiyormuş gibi bir ada vapuru kalkabilir, aynı disiplin yapılabilir. Çünkü ben Yassıada'nın başka bir versiyonunu, 27 Mayıs'tan 20 yıl sonra Ankara Merkez Komutanlığı içinde Kirazlıdere versiyonunu yaşadım. O ortamın ne olduğunu, insanların hatırlaması, öğrenmesi, içselleştirmesi gerekir ki demokrasiden hiçbir zaman vazgeçilmesin. Demokrasi bu ülkeye kolay geldi sanılmasın... Adada Bizans ve Osmanlı eserleri de var. Onları da koruyacağız. 2015'ten önce bitsin istiyorum.

"ASKER DIŞARI SANAT İÇERİ"
Askeriyede şu anda sadece Milli Savunma Bakanımız ile değil, komuta kademesiyle de şehir içinde kalan bu tür mekanların şehre terk edilmesi, askeriyenin daha modern; belki biraz daha şehrin dışında tesislere taşınması konusunda bir fikir birliği var. Sayın Genelkurmay Başkanı Özel, Jandarma Genel Komutanı iken Ordu ilindeki bir mekanla ilgili kendisini ziyaret etmiştim. Orada kendisiyle bu konuda bir fikir birliğimiz olmuştu. Kendisi o dönemde şehir içinde kalan bu askeri mekanların şehrin kullanımına, sosyal imkanlara, kültür ve sanata devredilmesi ve kendilerine yeni tesisler yapılmasının daha modern bir bakış açısı olduğunu söylemişti. Şimdi onun bu bakış açısı derdimizi anlatmak açısından işimizi kolaylaştırıyor...