12 Eylül 1980 askeri darbesinin izlerinin halen silinemediğini, siyasal yaşam, insan hakları ve sendikal haklar konusunda özlenen düzeye ulaşamadığını belirten Yargıçlar ve Savcılar Sendikası(YARGI-SEN), yeni anayasa konusunda ortaya çıkan konsensüsün heba edilmemesini istedi.
YARGI-SEN yaptığı açıklamada, 12 Eylül darbesinin sendikal faaliyetlerin durdurulduğunu anımsatarak, "Aradan 31 geçmesine rağmen YARGI-SEN için kapatma kararı verilmiş olması son derece ironiktir" dedi.
Darbe veya darbe ortamlarının yaşanmaması, hukuk devleti ve demokrasinin hiçbir biçimde kesintiye uğramaması için, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne ilişkin evrensel kuralların eğitimine gereken desteğin verilmesi gerektiğine dikkat çeken YARGI-SEN, "Özlenen demokratik hukuk devletine ulaşabilmek için, ifade özgürlüğünün kutsal sayıldığı özgür bir ortamda siyaset yapılabilmeli ve sivil toplum örgütlenme faaliyetleri serbestçe sürdürülebilmeli, yargı erki ise, kamu gücünün tarafsızlığının sağlanması, hukuki özgürlük ve güvenliğin teminatı olabilmesi için, tam bağımsız kılınmalıdır" dedi. Sivilleşmenin sadece kıyafete hapsedilmeden, anlayış ve uygulama boyutuyla da sağlanması gerektiğini ifade eden YARGI-SEN, siyasi irade sahiplerinin demokrasi söylevlerinde içten olduklarını kanıtlaması gerektiğini belirtti.

-"YENİ ANAYASA KONSENSÜSÜ HEBA EDİLMEMELİ"-

Demokrasinin güçlendirilmesi, gerçek demokrasinin etkin ve egemen kılınması, her türlü darbe ortamının ortadan kaldırılması ve izlerinin de silinmesi için siyasi partilerin demokratikleşmesi gerektiğini kaydeden YARGI-SEN'den yapılan açıklamada, "Bunun için de seçim ve siyasi partiler yasalarının temel demokratik ilkeler ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde bir an önce yeni baştan düzenlenmesi olmazsa olmazdır" denildi.
Siyasilere çağrıda bulunan YARGI-SEN, yeni bir anayasa yapılmasının umut olarak görüldüğüne dikkat çekti. YARGI-SEN'in açıklamasında şu değerlendirmeye yer verildi:
"Yeni anayasanın siyasi partiler ve seçim yasaları yeniden hazırlanıp, yasama organı bu çerçevede oluşturulmadan hazırlanması yöntem olarak benimsenir ise yeni anayasa konusundaki umut da yakın zamandaki 2007 yılında hazırlanan taslak ve 2010 değişiklikleri de gözetildiğinde, boşa çıkacaktır. Yeni anayasa konusunda ortaya çıkan konsensüs heba edilmemeli. Bunun ön adımı olarak yeni seçim ve siyasi partiler yasaları çıkartılıp uygulamaya sokulduktan sonra bu sürece girilmeli, böylece mevcut yapının uygun gördüğü değil, toplumun tüm kesimlerinin hazırlığın parçası haline getirildiği bir anayasa ortaya çıkarılmalıdır. Toplumsal uzlaşı ürünü olan anayasa, ancak bu şekilde kalıcı olabilir ve hukuksal meşruiyet kazanabilir."
Hiç bir amaç ve gerekçenin darbeleri asla haklı ve meşru gösteremeyeceğinin kaydedildiği açıklamada, "Darbelerin her türlüsüne, etkin olarak her zaman ve her koşulda karşı konulmalıdır. Artık ülkemizde de kesintisiz olarak; tam demokrasi etkin ve egemen olmalı, hukukun üstünlüğü, etkinliği ve egemenliği gerçek anlamda sağlanmalıdır" denildi.(ANKA)
(YE/ÖMR)