ÜMİT KARDAŞ

Anayasanın içeriği kadar oluşturulmasındaki yöntem ve süreç anayasanın meşruiyeti ve kalıcılığı bakımından önemlidir. 8. dalga anayasacılık, Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerinde iç savaş koşullarından çıkmayı ve toplumsal barışı amaçlayan anayasa yapma süreçlerinde yaşandı. Bu anayasalar, toplum içindeki farklı kesimlerin barış içinde özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmelerinin ilkelerini müzakere süreciyle toplumsal mutabakat sonucu belirledikleri metinler oldular. Anayasaların, herkesin özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmelerini kağıt üstünde olduğu kadar uygulamada da güvence altına alabilmesi için, içeriklerinin hangi ilkelerden oluşacağı ve bu ilkelerin kurumsal olarak nasıl korunup destekleneceği önemlidir. Ancak bundan daha da önemlisi anayasanın nasıl bir yöntem ve süreçle inşa edildiği. Bu nedenle anayasa inşa sürecinin çeşitli toplumsal katmanların katılımını mümkün kılacak şekilde ve önceden belirlenmiş sürede yürütülmesi, ortaya çıkacak anayasanın geniş toplum kesimlerine dayalı olmasından doğacak olan meşruiyetini, kalıcılığını ve kendini unutturan bir anayasa olmasını sağlayabilir. Bu aynı zamanda barışın güvence altına alınmasının sağlanması demektir. Kimlikler, aidiyetler, inançlar, amaçlar ve değerler temelinde derinden kutuplaşma yaşayan toplumlarda geniş katılımlı ve müzakere süreçli bir anayasa inşa sürecinin sağlanması, yeni bir toplumsal sözleşmede uzun vadeli ve kalıcı bir mutabakatı mümkün kılabilir. Süreç odaklı anayasacılıkta ortak yaklaşım, çoğunlukçu yöntem ve usullere itibar edilmeyişi aksine mümkün olan en geniş müzakere ve mutabakat düzlemini oluşturmak üzere gerekli olan katılımı sağlayan süreçleri kurumsallaştırmak oldu. Bu yöntemle anayasa inşa eden ülkeler arasında Güney Afrika önemli bir örnek. Güney Afrika’da toplum anayasa inşa sürecine doğrudan katıldı, toplumsal katmanlar süreç boyunca konuşmak ve tartışmak üzere harekete geçirildi, radyolar 11 farklı dilde yayın yaptı, okullar, kiliseler, il ve ilçe meclisleri, spor kulüpleri tartışma alanı haline getirildi, toplumla iletişim yüzde 73 oranında sağlandı, açık tartışmalar yürütülürken toplumdan 1,7 milyon dilekçe toplandı, bu dilekçelerden 11 bin kadar öneri çıkarıldı, 1990’da başlayan süreç 1997’de sona erdi. Mandela bu süreci şu sözlerle noktaladı: “Halk artık özgür olmakta özgür.” 


Anayasa Çalışma Grubu
Yeni anayasa demokratikleşmeyi, özgürleşmeyi ve farklılıklarımızla birlikte barış içinde bir arada yaşamayı, dinsel ve ırksal gerilimleri aşmayı sağlayacak bir yöntemle yapılmalı. Buna katkıda bulunmak için 2010’un Aralık ayında toplumsal katmanları sürece gerçek anlamda katmayı amaçlayan bir Anayasa Çalışma Grubu oluşturuldu. Bu grup, toplumsal yaşamın her alanından yeni anayasa fikrini geliştirecek, bu çalışmaya zaman ayıracak, yeni anayasanın toplumun istekleri ve ihtiyaçları esas alınarak hazırlanması gerektiğini benimsemiş fikir insanlarından, uzmanlardan, kendi alanındaki yetkin kişilerden oluşturuldu. Bu grup, yeni anayasa ihtiyacını cevaplamak üzere norm, kural veya kurum tartışması yapmayacak, toplumun ihtiyacı olan yeni anayasanın genel esaslarının ne olması gerektiği konusunda çalışmalar yürütecek ve genel esaslara ilişkin raporlar yazacak ayrıca yeni anayasanın toplumsal meşruiyetini sağlamanın yöntemleri ve mekanizmaları üzerine çalışmalar yapacak. 

Yeni Anayasa Platformu
Kuşkusuz bu faaliyet içine yeni anayasanın yasalaştırma sürecinin yöntemi ve teknik uygulamasının neler olabileceği de girecek. 100 kişiye yakın bir katılımla 24-25 Aralık’ta İstanbul’da toplanan AÇG, bu çalışmanın toplumun ihtiyaçlarını doğru tespit edebilmesi, toplumun isteklerini doğru okuyabilmesi, toplumla etkileşim içinde ve toplumsal gerçekliğe uygun olabilmesi için Yeni Anayasa Platformu (YAP) oluşturulmasına karar verdi. YAP, ayrı bir yapılanma olarak halk toplantıları yoluyla toplumsal katmanların nasıl bir siyasal yapı istediği, nasıl bir toplumsal yaşam arzuladığı, nasıl bir devlet özlediği, özgürlüklere ve haklara nasıl baktığı, farklılıkları olanlarla birlikte yaşama konusunda neler düşündüğü gibi konularda toplumun her katmanından gelen bireylerin görüşlerini toplayıp derleyecek, her toplantının raporlarını oluşturacak. Bu toplantılara yeni anayasa konusunda ister destekçi ister karşı çıkan konumdan olsun fikri, sözü olan herkes sunuş yapmak üzere çağrılabilecek. Toplantıya katılan insanlar doğrudan sözlerini söyleyebilecek. Yeni bir toplumsal sözleşme için bir akademisyenin de, dağdaki bir çobanın da söyleyecek bir sözü vardır gerçeğinden hareketle toplantılarda “yeni anayasada senin de sözün olsun” başlığı yahut benzer bir ifade içeren formlar dağıtılacak ve bir cümleyle bile olsa katılımcıların yeni anayasadan ne beklediklerini yazmaları istenecek. YAP’ın interaktif web siteleri olacak. Türkiye’de çok yoğun ve her ile, her ilçeye ulaşacak şekilde yaygın bir toplumsal mobilizasyon yaratılarak yeni anayasayı toplumsal katmanların tartışması sağlanacak, toplantıların sonuçları AÇG’ye aktarılacak. Bu toplantılara AÇG üyeleri de katılacak, böylece her iki çalışma arasında fiziksel ortaklıklar da yaratılacak. AÇG, verilere dayalı raporlar üzerinden olgusal analizler ve kavramsallaştırmalar yaparak yeni anayasanın genel esaslarına ve diğer konulara yönelik raporlar hazırlayacak. YAP, Bolu, Edirne, Diyarbakır gibi illerde ilk toplantılarını yaptı. Mayısa kadar 30 ilde ve İstanbul’un birçok ilçesinde yapılacak toplantılar planlanmış durumda.

AÇG, Meclis Başkanlığı’na süreç içinde oluşturduğu raporları sunacak. Meclis Başkanlığı’nın kanunlaştırma süreci bakımından destek istemesi halinde uzmanlık çalışmaları yapacak. Meclis’te temsil edilen tüm partilere hazırlanmış raporları sunacak. Partiler arası çalışma komisyonları oluşursa ve talep gelirse bu komisyonların faaliyeti uzmanlık çalışmalarıyla destekleyecek. AÇG ayrıca 2011 genel seçimleriyle oluşacak yeni hükümetle raporları paylaşacak. Hükümetin yeni anayasa sürecine ilişkin toplumsal mutabakat esaslı yapacağı çalışmalar olursa ve istenirse bu sürece çeşitli biçimlerde destek verecek. AÇG, bunların dışında ulus üstü seviyede Türkiye’nin yeni anayasasının aynı zamanda AB ortaklık hukukuna uyum sağlaması ve hatta ortaklık hukukundan daha ileri standartlar oluşturması bakımından bir dizi çalışma yapmayı da öngörüyor.

Kuşkusuz yeni anayasanın meşruiyeti ve kalıcılığı bakımından anayasayı ilkelerden oluşan bir çerçeve olarak norm haline getirecek olan Meclis’in geniş bir temsile kavuşturulması gerekiyor. Bunun için ya barajın kaldırılması, bu yapılamıyorsa Meclis’te kurulacak anayasa komisyonuna, parlamento dışında kalan partilerin temsilcilerinin de katılabilmesinin sağlanması gerekiyor.(Radikal)