Yargıtay ve Danıştay'da yeni daire kurulmasını öngören düzenlemeye Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Günay Kaynak'tan destek geldi. Mevcut durumda yüksek yargının içtihat üretemeyeceğini vurgulayan Kaynak, Yargıtay ve Danıştay'ın tasarıya karşı çıkmasını "Bu direniş politiktir." ifadesiyle eleştiriyor. Yargıtay'da üye sayısının kadrolaşma amacıyla artırıldığı iddialarının gerçek dışı olduğunu belirten Kaynak, "Tamamen militanca, yargıyı siyasallaştırmak için konuşulan şeyler bunlar." diyor. Yeni daireler kurulmazsa yargıda kaos olacağı ve vatandaşın yargıya saygısının kalmayacağı uyarısında bulunuyor. İktidarın reformdan başka çaresinin kalmadığına işaret eden Kaynak, 1984 yılında iş yükü sebebiyle sıkışan Yargıtay'da 5 yeni daire kurulduğunu hatırlatıyor. "Üye sayısı 201 iken 251'e çıkarıldı. Davalar kısa sürede karara bağlandı. Yeni daire açılmasaydı Yargıtay boğulacak, laçka olacaktı." tespitini yapıyor. Kaynak, aynı dönemde bölge adliye mahkemelerinin kurulmasının da planlandığını ancak hâkim yetersizliği sebebiyle bundan vazgeçildiğini anlatıyor. Avrupa ülkelerinde Yargıtay'ın ayda üç beş dosyayı karara bağladığını, Türkiye'de bu rakamın günde 200 dosyaya çıktığını ifade eden Kaynak, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 'Dosyaları bir yılda bitiririz.' açıklamasını ise gerçekçi bulmuyor.

2004 yılına kadar Yargıtay 7. Hukuk Dairesi başkanlığı görevinde bulunan Günay Kaynak, yargıda reform çalışmalarıyla ilgili Zaman'a çarpıcı açıklamalar yaptı. Yargıtay ve Danıştay'a yeni daire kurulmasının önemine dikkat çeken Kaynak, adaletin gecikmesinin devletin temelini sarsan büyük yaralar açacağı uyarısında bulunuyor. Yargıtay'da üye sayısının kadrolaşma amacıyla artırıldığı iddialarının gerçek olmadığını belirten Kaynak, "Tamamen militanca, yargıyı siyasallaştırmak için konuşulan şeyler bunlar." ifadesini kullanıyor. AK Parti'nin yüksek yargıda kadrolaştığı iddialarına ise Kaynak, "Başka çareleri kalmadı. Onu ortaya atacaklar. Demokratik bir seçimle gelen HSYK'da 22 kişi yüksek yargıçları gizli oyla seçiyor. 'Kendi adamımı seçeyim' çok zor bir mesele. Daha kaliteli ve donanımlı kişilerin seçileceğini düşünüyorum." sözleriyle karşı çıkıyor.

1984'te Yargıtay'a dava yağmaya başladığını ve yeni daireler kurulduğunu anlatan Kaynak, o zaman da bölge adliye mahkemeleri kurulmasının planlandığını, ancak hâkim yetersizliği sebebiyle istinafların kurulamadığını anlatıyor. Avrupa ülkelerinde Yargıtay'ın ayda üç beş dosyayı karara bağladığını, Türkiye'de ise bu rakamın günde 200 dosyaya çıktığını ifade eden Kaynak, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 'Dosyaları bir yılda bitiririz.' açıklamasını gerçekçi bulmuyor. "İmkânsız, kadro yetmez. Dosyayı asıl okuyan, asıl yükü taşıyan tetkik hâkimidir. Her dairede 8-10 tetkik hâkimi var. Bunlar insan değil mi, nasıl okuyup yetiştirsin?" diyor. Yargıtay'ın "İstinaflar devreye girecekse yeni daire kurmaya gerek yok" savunmasını doğru bulmayan Onursal Yargıtay Daire Başkanı Kaynak, şöyle devam ediyor: "Yeni daire kurmadan istinaf kurmakla hiçbir dosyayı halledemezsiniz. 6 daire kurulacak, mevcut dosyalar bitecek, ondan sonra istinaf devreye girecek. İş rayına böyle oturur. Önemli olan, içtihat mahkemesine dönmesi. Yargıtay'daki hâkimlerin kitap okuması, uluslararası kararları takip etmesi lazım. Bizim gazete okuyacak vaktimiz olmuyordu."

Yargıtay'ın çok politize olduğunu kaydeden Kaynak, "Çok üstün bir görev, herkese nasip olmaz. Bu adamın sağa sola kaymaması lazım." diyor. Yargıtay üyelerinin karıştığı yasadışı işlerin üzerine gidilmesi gerektiğini vurgulayan Kaynak, "Yargıtay'da bir ara bazı üyelerin hukuka uygun olmayan hareketleri oldu. Bunların üzerine gidip meydana çıkartmadılar, kapattılar. 'Atalım temizleyelim' dedik. Ama 'Yargıtay yıpranır' diye hep kapattılar." diye yakınıyor. Ses kayıtlarıyla gündeme gelen eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in yargılandığı davaya müdahale girişimlerinin cezasız kalmaması gerektiğini kaydeden Kaynak, "Üç beş kişi Yargıtay'ı lekeliyor. Ben Yargıtay başkanı olsam, derhal tahkikat başlatır ve bunları uzaklaştırırım. Önemli olan 'Türkiye'de hâkimler vardır' sözünü millete söyletebilmek." diyor.

Seyfi Oktay'dan sonra gruplaşmalar başladı

Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay dönemlerinde yüksek yargıya ideolojik kişilerin seçildiğini vurgulayan Kaynak, Oktay döneminde yapılan seçimler sonrası Yargıtay'da gruplaşmalar olduğunu ve seçimlerde yaşanan rekabetin ideolojiye dönüştüğünü anlatıyor. Kaynak, o günleri şöyle anlatıyor: "Yargıtay üyeliği seçimi bu şekilde yapılınca Yargıtay sallanmaya başladı.Yargıtay bu dönemde içtihat mahkemesi olmaktan çıktı. Bidayet mahkemesi gibi hababam usulü çalışmaya başladı."

ESKİ ADALET BAKANI OLTAN SUNGURLU: Yargıtay'da daire sayısının artması zaruridir

CHP'nin 'halkı direnişe' çağırmasına sebep olan Yargıtay ve Danıştay'ın daire-üye sayısının artırılmasına bir destek de eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'dan geldi. ANAP hükümetlerinde yıllarca adalet bakanlığı yapan Sungurlu, "Bugün bir zaruretle karşı karşıyayız. Yargıtay ve Danıştay'ın üye sayısı da daire sayısı da artırılmalı." derken bunun 5 yıl gibi geçici bir süreyle olmasını önerdi. Sungurlu, yargının iş yükünü hafifletebilmek için atılması gereken en önemli adımın da hakim-savcı açığının kapatılması olduğuna işaret etti. Sungurlu, "En az 15 bin hâkim ve savcıya ihtiyaç var." tespitinde bulundu

Eski Adalet Bakanı Sungurlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartların böyle bir düzenlemeyi zorunlu kıldığı görüşünde. Hükümet ile yüksek yargının 'ideolojik' kavgaya girmesinin yanlış olduğunu, karşılıklı güvenin tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Sungurlu, yargıdaki iş yoğunluğuna da dikkat çekiyor. Sistemin en önemli sorununun hakim-savcı açığı olduğuna işaret eden Sungurlu şöyle konuştu: "Bir numaralı problemimiz budur. Hakim, savcı hatta zabıt kâtibine ihtiyacımız çok. Mevcut yapıyla bu iş yükünün altından kalkılamaz. Bir hakim bin 500 dosyaya bakıyorsa bu ona da haksızlıktır." ÖMER ŞAHİN ANKARA-ZAMAN