TBMM Tören Salonundaki resepsiyona, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Bakanı Haşim Kılıç, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, DSP Genel Başkanı Masum Türker, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bazı bakanlar, milletvekilleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ile yabancı misyon şefleri katıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'daki programından dolayı resepsiyonda yer almazken; AKP Genel Başkan Yardımcıları Haluk İpek, Salih Kapusuz, Reha Denemeç, Bülent Gedikli partiyi temsil etti.

Şahin, Cumhurbaşkanı Gül'ü kapıda karşıladı. Gül ve Şahin, salonda konukları birlikte selamlarken, kısa süreyle sohbet etti. Gül, Parlamento muhabirleriyle sohbet ederken, 20 yıllık siyasi hayatının 15 yılının Mecliste geçtiğini söyledi.

TBMM Başkanı Şahin, bugün 23 Nisan özel oturumunda başörtülü Sayıştay üyesinin locadan çıkarılmasını değerlendirirken, olayın, ''Hanımefendinin Sayıştay üyesi olduğunu söylememesinden kaynaklandığını'' söyledi.

Şahin, resepsiyon sonunda açık büfe hazırlayan aşçı ve garsonlara teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Gül, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Meclisin açılışının 91'inci yıldönümü dolayısıyla TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in Tören Salonu'nda verdiği resepsiyona katıldı. Abdullah Gül, salonda, bazı davetliler ve gazetecilerle sohbet etti, soruları yanıtladı.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, kapıda karşıladığı Cumhurbaşkanı Gül'e refakat etti.
Bir gazetecinin, TBMM Genel Kurulunda yapılan konuşmalara ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Gül, ''Herkes güzel konuştu'' dedi.
 

Haşim Kılıç

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, TBMM'de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, TBMM'nin açılışının 91. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesinin çalışma usulleriyle ilgili yasanın çıktığını anımsatarak, her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Usullerle ilgili çeşitli sorunlar yaşadıklarını anlatan Kılıç, ''O sorunlarla ilgili usul yasamızda gerekli düzenlemeler yapıldı. Artık sorunumuz kalmadı devam edeceğiz'' dedi.

''Gündemi epeyce temizleyeceğiz. Stokta hiçbir konu kalmayacak' demiştiniz. Ne durumdasınız?'' sorusuna, Kılıç, ''Önümüzdeki ay sonu itibarıyla sanıyorum 2010'un dışında bir şey kalmayacak, hepsi bitmiş olacak. Programımızı yaptık bu konuda'' yanıtını verdi.

''Bireysel başvurularla ilgili çalışmalara başladınız galiba. Nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?''
sorusu üzerine, Kılıç, ''Hayır, başlamadık. Bu çalışma 2012'nin Eylül ayında başlıyor Anayasa gereğince. Dolayısıyla, şu anda yapılan başvuruları kabul etmek gibi bir davranışımız yok'' şeklinde konuştu. Kılıç, ''Başvuru var mı'' sorusunu, ''Var. Şu ana kadar belki 2 bine yaklaşan başvuru var ama Anayasa gereğince ancak Eylül ayında bu işin başlayacağını ve bu aşamada bir şey yapmamızın mümkün olamayacağını belirterek, cevaplandırıyoruz'' şeklinde yanıtladı.

''Bireysel başvurulara konu başlıkları itibarıyla baktınız mı''
sorusunu yanıtlarken, Kılıç, ''Bizim şu anda bireysel başvuru ile ilgili yapacağımız denetim yargı kararlarının sebep olduğu hak ihlalleriyle ilgili. Onun dışında yasamanın ve yürütmenin sebep olduğu hak ihlalleriyle ilgili bizim herhangi bir başvuru kabul etmemiz mümkün değil. Daha bunun ayırdını yapan yok. O nedenle yasama ve yürütmenin de sebep olduğu hak ihlalleriyle ilgili gelenler var. Başladığı zaman süreç oturacaktır tabii'' diye konuştu.

YSK'nin kararları

Haşim Kılıç, ''Mesela, bağımsız adaylarla ilgili şu son yaşananlar 2012 yılında olsaydı. Kimi bağımsız aday, 'hak ihlali edildiği' gerekçesiyle size başvursaydı, süratle karar verir miydiniz?'' sorusu üzerine, şunları söyledi:
''YSK, her ne kadar yüksek yargı organlarından müteşekkil ise de Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği kararlarda, 'bunun bir mahkeme olmadığı' ifade edildi. Dolayısıyla ondan yapılan başvurular Anayasa Mahkemesince reddedildi. Bence YSK'nın bir mahkeme olarak kabul edilmesi ve yapılacak başvuruların da Anayasa Mahkemesinde incelenmesinin yerinde olacağını düşünüyorum. Bu konuda gelen başvurulara da bir muhalefet şerhi yazdığımı hatırlıyorum. Bence bu konuda Anayasa mahkemesinin açık olması lazım.''     

''Yeni anayasa ile birlikte YSK'ya ilişkin bir düzenleme olur mu''
sorusuna, Kılıç, ''O yasa koyucunun takdiri içinde. Onunla ilgili bir şey diyemem ama Anayasa Mahkemesi bu içtihadını değiştirmelidir. YSK'dan bu ve buna benzer başvurular olursa Anayasa Mahkemesi bence kabul etmelidir bunu'' yanıtını verdi.

Kılıç, ''Anayasanın sadeleştirilmesi gerektiği yönünde görüşler var. Siz bunu ne diyorsunuz?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:
''Hukuk devletinin çok daha yerleştiği ülkelere baktığınız zaman yazılı anayasalarının dahi olmadığını görüyorsunuz ama bizim ülkemizde yazılı anayasa bile zaman zaman çarpıtılabiliyor. O nedenle ben Anayasanın kısaltılmasından ziyade çok daha açık, net ve belki biraz daha uzun anayasanın olması gerektiğini düşünüyorum. Tam tersi... Özellikle hak ve özgürlüklerin sınırlanmasıyla ilgili şu anda mevcut olan sınırlama sebeplerinin çok daha net, anlaşılabilir biraz daha ayrıntılı olması gerekiyor. Bizi ilgilendiren bölüm de o zaten.
Siyasi partilerle ilgili kapatma sebepleri de aslında siyasi partiler kanunda biraz daha detaylandırılmalı ve açılımı yapılmalıdır. Anayasa'daki bu hükümlere baktığınız zaman oldukça muğlak ve net olmayan ifadeler. Bunun yasalarla biraz netleşmesi lazım ama maalesef bugüne kadar yapılmadı bu da...''

 

Ömer Dinçer

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, TBMM'de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, TBMM'nin açılışının 91. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Sigorta prim borçlarının yapılandırılması için başvuranların sayısının 1 milyonu geçtiğini ifade eden Dinçer, kurumun prim alacaklarının tutarının yapılandırmadan önce 18 milyarın biraz üzerinde olduğunu, yapılandırmadan sonra kurum alacağının 13 milyar 500 milyar civarında hesaplandığını söyledi.

Dinçer, vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin son başvuru süresinin uzatılıp uzatılmayacağına ay sonunda karar verileceğini bildirdi.

Hükümete tanınan kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinde, sözleşmeli personelle ilgili bir hüküm olmadığını dile getiren Dinçer, bunun başka bir kanun konusu olduğunu, bu konuda bir gelişme bulunmadığını ifade etti.

Sözleşmeli personel istihdamındaki esas meselenin Doğu ve Güneydoğu'daki hizmetlerin aksamaması olduğunu vurgulayan Dinçer, ''Sözleşmeli personel, sabit bir kadroyla görevlendirildiği için hizmetini orada veriyor ama eğer kadroya alırsanız hastalık, eş durumu ve benzeri sebeplerle o bölgeden bu tarafa bir geçiş sözkonusu olacak diye endişemiz var. Acaba bu sorunu aşabilir miyiz diye araştırılmak üzere bir talimat verildi ama biz henüz o konuya eğilemedik'' diye konuştu.

AA