Beni derinden etkilemiş olan, Yunus'un “Şeyhimin kapısından, odunun bile eğrisinin geçmesi caiz değildir!” sözü herkes için geçerlidir ama bana sanki tüm hukukçular, özellikle de hakimler için söylenmiş gibi gelir.

"Odunun bile eğri olmaması" için hakim, bağımsızlığı ve tarafsızlığı yanında mesleki yetkinliği, adil yargılama yapacağı hususunda davasına baktığı kişiler nezdinde tam güven oluşturmalı, en ufak bir şüpheye bile neden olmamalıdır. Davayı görme yetkinliği zerre kadar bile şüphe götüren hakim davadan çekilmelidir; zira yetkin olmayan hâkim bağımsız ve tarafsız olduğunu sanır ama olamaz. Daha da ötesi hakimin, mühür ve güç onda olduğu için değil kişiliği, tavır ve davranışı ile de taraflarca benimsenmiş olması gerekir.

Otuz yılı aşkın avukatlık hayatım boyunca, binlerce davada yüzlerce hakimle çalıştım. Hepsini kabul ve takdir ettiğimi ettiğimi söyleyemem. Bir tanesi Yargıtay üyeleri olmak üzere toplam 5 - 6 kere hakimleri reddettim; bazılarını HSYK'na şikayet de ettim.

Bir iki tanesinde ret sebeplerimin haklı olduğu ifade edildi; fakat bana göre hepsi haklı olan ret taleplerimin hiç birisi kabul edilmedi. Hiç bir şikayetimin hak ettiği şekilde incelendiğini düşünmüyorum; incelenmiş olsa bile hakimlerin haksız olarak korunduğuna veya "Kol kırılır, yen içinde kalır!" misali yapılan işlemin dışa vurulmadığına inanıyorum.

Ben hâkimin taraflarca kabul edilmek ve saygı görmek için çalışması gerektiğine inanırım. Bence hakimin birinci meselesi "reddedilmemek" değil taraflarca "kabul edilmek" olmalı; bunun için de hakimin reddi sebepleri kanunda şimdi belirtilenlerden genişletilmelidir.

Bir hakimin reddi talebi hakkında komşu bir hâkim karar vermemelidir. Bunun hakimler arasında karşılıklı dayanışma ve birbirine dokunmama durumu ya da hiyerarşik koalisyon oluşturacağı da dikkate alınarak, ret taleplerini karara bağlamak üzere vatandaşın ve avukatların da temsil edildiği bağımsız bir kurul oluşturulması daha isabetli ve doğru olacaktır. Ayrıca HSYK, hakimlerin ret edildiği durumları ve ret sebeplerini izlemesi ve değerlendirmesi gerekir.

Tarafsızlığından şüpheyi gerektiren sebeplere dayalı ret taleplerinin çoğu hakime kırgınlık ve kızgınlığın bir ifadesidir. Gerekçesiz ve keyfi kararlar, iletişim yetersizliği ve hâkimlerin avukatlara hak ettikleri değeri vermemesi kabaran duyguların hakimin reddi yoluyla ortaya konulmasına neden olur. 

Bazen reddi hakim hakkı suiistimal edilerek hâkimi tehdit etmek veya yıldırmak için yapılır. Bir kısmı çok haklıdır ama hakimler bu red taleplerinin tamamını reddederler.

Eskiden reddi istenilen onurlu hakimler, haklarındaki isteminin haksızlığını kesinleşmiş bir kararla ortaya koyuncaya kadar mücadele eder, en son noktada kendilerine karşı güvensizlik beyan edilmesini dayanak göstererek kendiliklerinden çekilirler, yani, kendi kendilerini reddederlerdi. Bu günlerde pek örneğini görmez oldum.

Av. Mehmet GÜN

"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."