İflah etmez bir hukukçu olduğum için; doğal olarak yalnız gerçek yaşamım değil, rüyalarım ve hayallerim de hukuka, adalete, yaşama yönelik oluyor.

Bir önceki yazımda, geçmiş zamanlarda işlenen suç ve olayların çözümüne ilişkin hayallerimi sunmuştum.

Bu kez gene benzer konulardaki hayallerimi paylaşıyorum.

Buyrun “hayal dünyama” :

HAVA YASTIĞI

Koruyucu olarak kullanılan hava yastığının değişik modelleri ve çeşitli uygulama alanları vardır. Örneğin araçlarda, bir kaza halinde içinde bulunanları koruyacak hava yastıkları bulunuyor. Luna Parklarda çarpışan arabaların bile etrafında takoz lastikler var. Mıknatıslı tutucu ve uzaklaştırıcılar bile çarpışmaları hafifletiyor.

Bazı gemi ve feribotlar, hareket ettikten sonra yükselerek, altlarında bulunan hava yastıkları üzerinde hareket ediyorlar. Bu suretle sürtünme ve enerji kaybı en aza indirgeniyor.

O halde, araçların etrafında bir hava yastığı, takoz, mıknatıs düzeni oluşturulması durumunda ve bir çarpışma halinde zarar en aza indirgenecektir. Birbiri ile çarpışan veya bir yere çarpan araçlar, yumuşak bir hava alanına dokunmalarından ötürü, can ve mal kaybı olmayacak ve kaza hafif bir şekilde geçiştirilmiş olacaktır.

Bu durumda -biraz da espri olarak ifade etmek isterim ki- kaza nedeniyle açılacak davalarda istenecek şey; hava yastığının kaçırdığı havanın, duyulan heyecan ve kaybedilen kısa zamanın bedeli ile sınırlı olacaktır.

HIZ IŞIKLARI

Yollarda, azami hızı gösteren işaretler var ama çoğu kez bu işaretlere uyulmuyor ve araçların birbirini geçmeleri durumunda yapılan dikkatsizlikler kazalara neden oluyor.

Diyelim ki üç şeritli bir yolda gidiyoruz. Her bir şeridin ortasında, belli aralıklarla, yola yerleştirilen; hız, yön ve şerit sabitleyici göstergeleri olabilir. O şeritte bulunan araç, zorunlu olarak bu göstergelere uyacak, istese bile bunun dışına çıkamayacaktır.

Ve gene diyelim ki, en sol şeritte bulunan araç, belli aralıklarla yola yerleştirilen işaretler nedeniyle, mutlaka ve mutlaka o şeritte yol alacak ve -ne daha az, ne de daha hızlı değil-  zorunlu olarak 120 km sürat yapacaktır. Orta şeritte yol alan araç, gene zorunlu olarak aynı şeritte ve 90 km. sürat yapabilecektir. Şerit değiştirmeler, belli mesafelerde, alt ve üst geçitleri ile yapılacaktır. Bu durumda; ne fazla ve değişken süratten kaynaklanan kazalar, ne de araçların birbirini geçmelerinden, dikkatsizlikten kaynaklanan hiçbir kaza olmayacaktır. Hatta, belli mesafeler arasında sürücüler kitap bile okuyabilip, uyuyabileceklerdir. Önceden ayarlı geçiş veya duraklara yaklaştıkları zaman uyarılmaları üzerine idareyi alıp, araçlarına kumanda edeceklerdir.

PARK YER

Çok uzun senelerdenberi hayal ettiğim şeylerden biri araç park yerine ilişkindir. Şimdi yeni yeni, bunların benzerleri düşünülüyor.

Bir lunaparktaki “dönme dolapları” düşünelim. Dönme dolap kadar yuvarlak değil, biraz daha oval bir hat üzerinde dönerek hareket ediyor ve insanların oturduğu kabinler, bir araba sığacak genişlikte. Bir araç geldiği zaman, en alttaki kabine-odaya giriyor ve kabin yükseliyor. Bir sonraki, araç, bir alttaki kabine giriyor ve böylece araçlarla dolu olan dönme dolap dönüp duruyor. Sonra sahibi gelince, aracının bulunduğu kabinin numarasını söylüyor, dönerek yere inen aracına binip uzaklaşıyor.

Hayal bu kadarı ile bitmiyor. Dönme dolap şeklindeki araç park yeri, tekerlekli olduğu için, ertesi gün çekilerek, trafiğin daha yoğun olduğu bir yere  götürülüyor ve hizmete devam ediliyor.

Veya araçların park yerinde, aralarında tente bulunan oval teller açıldığı zaman, araç adeta şemsiye gibi kapalı park içinde kalıyor. Tenteler açılıp üst üste yığıldığında hiç yer tutmuyor. Bu da kapalı park alanının bir başka modeli.

Tabii bu durumda “hayallerim de devam ediyor.”

Gelecek hayallerde buluşmak üzere, güzel ve renkli hayaller -affedersiniz- güzel ve renkli günler dilerim.

Av.A.Erdem AKYÜZ