Hepimizin ne kadar da çok planı var. yaz geldi ya....
Dünyayı dolaşacağız, başka ülkeler başka şehirler başka kültürler göreceğiz. Yeni binalar, tarihi eserler, saraylar, köprüler ve egzotik coğrafyalar. Yeni yerler yeni kültürler görmenin ufkumuzu açtığını bilirim.

Ben de görmek istiyorum farklı coğrafyaları, ama inanın insanlarını daha fazla görmeyi isterim. Ta öteden beri, nereye gidersem gideyim buralarda yaşayan insanları merak ederim ben. Hele hele bir seferde üç beş ülke gezmek benim hiç de sevdiğim bir şey değildir. İsterim ki beni bıraksınlar bir şehre. Sokaklarında akayım, oturayım banklarında, dükkanlarına gireyim, otobüste seyahat edeyim. İnsanlarının arasına karışayım, nasıl gülerler nasıl konuşurlar göreyim.

Bazen düşünüyorum da, dünyanın en güzel saraylarını görsem ne olacak? Ya da bir çöl içinde safari yapsam ya da güzel enstantaneler yakalasam yahut hediyelik eşyalar doldursam heybeme... Ne önemi var ki... İşte sıradan eşyalar bunlar. Alışılageldiği için çektirdiğim fotoğraflara bile çoğu zaman bakmam, kalır makineler içinde. Sonra baktığımda neresi olduğunu zar zor hatırladığım da olur.

Merak ettiğim aslında şu: Bütün bu farklı ülkeleri ve coğrafyaları görmeyi isteyen ve merak edenler acaba kapısını çalan bir insanı hiç mi merak etmezler? Aslında kapımızı çalan birisi, bir dünya ile gelmiş durmuştur tam da karşımızda. İçinde acılar, duygular, sevinçler, iyilikler ya da daha karmaşık duygulardan oluşan bir saray vardır karşımızda.

Eskiler ne güzel demiş: Her geceyi kadir her insanı Hızır bil diye.
Bugün anlatmak istediğim de aslında bu işte. Kendi adıma her yaşımda etrafımdaki insanlardan çok şey öğreniyorum. Düzgünlüğü, tepkileri, güzel hasletlerini, acılara dayanmalarını ve vefalarını da. Diyeceksiniz ki, bunların kötü yanları yok mudur? Elbette vardır, benim olduğu gibi, sizin olduğu gibi... Ama burada da Sadi’nin dediği gibi  demek gerekir. Sorarlar Sadi’ye, ‘iyi ahlakı nerden öğrendin’? Der ki, ‘kötülerden’!

Öğrendiklerimden anlattım zaman zaman ama yeniden sıralarsam...

Sabretmeyi benden küçük bir arkadaşımdan öğrendim, bütün sevdikleri ellerinden bir bir kayıp giderken hiç tebessümü eksiltmedi yüzünden... Babası, annesi sonra da oğlunun en acımasız hastalıklarında, yıkılmadı.

Sonra affetmeyi öğrendim bir arkadaşımdan. O kadar kalbini kırdığımda bile kardeşliğini hiç esirgemedi benden.

Sonra bir yaşıtımdan dünya adına kimseyle kavga etmemeyi öğrendim. Babamdan iyiliklerini unutmayı öğrendim.

Rahmetli halamdan, bütün zorluklar içinde bahçesine çiçek dikebilmeyi, hala iyiliği tavsiye edebilmeyi öğrendim.

Rahmetli teyzemden acılar içinde kıvranırken bile iyiyim diyebilmeyi.
Küçük çocuklardan riyasızlığı, kızımdan ve oğlumdan doğruyu öğrendim. Bir taksi şoföründen hayata bağlanmayı bir diğerinden kanaati...

Dünyayı gezerken de bir bakın etrafınıza. Balkonunu çiçeklerle süslemeyi bari öğrenseydik bu yabancı ülkelerin insanlarından. Çiçek yetiştirebilmeyi, sadece evimizi değil bütün bir çevreyi temiz tutmayı öğrenebilseydik.
Bosnalı’lardan öğrense idik dik durabilmeyi, minnet etmemeyi. Almanlardan öğrenseydik çalışkanlığı ya da soğukkanlı olmayı.

Sokaklar, yollar ya da köprüler, saraylar... Bunlar, tanımayı ihmal ettiğimiz insanların eseri. Şehirleri gezin, müzeleri de ziyaret edin. Ama o şehirleri kimler inşa etmiş bir de ona bakın. Sokaklarında kimler geziyor ya da nasıl yaşıyor bir de ona bakın.

Bu sefer sadece tatil yapmayın, insan tatili de yapın. İnsanları gezin dolaşın... Nerede olursa olsun. Tatilinizde de tatil sonrasında da. Hem tatilinize de engel değil benim dediklerim.

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım,

Her insan bir dünyayı getirir ayağınıza. Yaşanmışlıkları ile durur.
Az ya da çok iyi ya da kötü size öğretecekleri vardır, sizden de elbette alacakları.
Ve sizler benim için hep öyleydiniz. Her biriniz öğrencim oldunuz ama sizlerden de çok şey öğrendim...
Unutmayın..
Kapınızı çaldığında sadece bir insan değildir gelen...
Yepyeni bir dünyadır...


(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Tekin MEMİŞ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)