İş Kanunu’na tabi olmadığı için hiçbir hakkı olmadığını düşünen birçok insan olduğunu gördük. O yüzden tamamen yanlış bu düşünceyi ortadan kaldırmak ve işçilerin ne haklarını olduğunu göstermek için yasayı ele aldık. Önce kimdir bu İş Kanunu’nda tabi olmayanlar, oradan başlayalım…

İŞ KANUNA TABİ OLMAYAN İŞÇİLER KİMLERDİR?
4587 Sayılı İş Kanunumuzun 4. maddesi iş kanunu kapsamına girmeyen işleri saymaktadır: “-Aşağıda belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz;

a) Deniz ve hava taşıma işlerinde,
b) 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde,
c) Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
d) Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde,
e) Ev hizmetlerinde,
f) (…) (1) çıraklar hakkında,
g) Sporcular hakkında,
h) Rehabilite edilenler hakkında,
ı) 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde.”
 
Aslında İş Kanunu’na tabi olmayan birden fazla kesim olsa da, günlük hayatta karşımıza sıklıkla çıkan grup uçucu personellerdir. Havayolu şirketlerinin taşıma işlerinde çalışan host, hostes, kabin amiri, pilot ve yardımcı pilotlar maalesef İş Kanunu kapsamında değildir. Toplu İş Sözleşmesi sebebiyle THY personelinin İş Kanunu’na tabi olduğunu da belirtmekte fayda var tabi.

Peki zor şartlarda çalışmasına rağmen kıdem tazminatına dahi hak kazanamayan ve iş güvencesi olmayan bu kişilerin hakları nelerdir?
 
BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞME BELİRSİZ SÜRELİ SÖZLEŞMEYE NASIL DÖNÜŞÜR?
           
Birbiri ardına yapılan belirli sözleşmelerle, işçiler her an işsiz kalma korkusuyla karşı karşıya bırakılmaktadır. Ancak Borçlar Kanunu bu konuya sınırlama getirerek, belirli sözleşmelerin arka arkaya yapılmasını ancak esaslı bir sebebe dayanması halinde geçerli kabul etmiştir.

Borçlar Kanunumuzun 430. maddesinde belirli süreli iş sözleşmelerini tanımlanmış; “Belirli süreli hizmet sözleşmesi, aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer.

Belirli süreli sözleşme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.

Ancak, esaslı bir sebebin varlığı hâlinde, üst üste belirli süreli hizmet sözleşmesi kurulabilir.”

İş Kanunu’na paralel düzenleme içeren bu maddeye göre belirli süreli sözleşme sürenin dolmasıyla sona erer, esaslı neden olmadıkça yapılamaz veya yenilenemez. Eğer belirli süreli sözleşme esaslı neden yok iken yapılırsa veya sözleşme örtülü olarak devam ettirilirse belirsiz süreliye dönüşür.
           
Laf karmaşasına girmeden ve hukuki terimlerden sıyrılarak ifade etmek istiyorum ki; Borçlar Kanunu’ na tabi olarak havayollarında birbiri ardına yapılan belirli süreli sözleşmelerle çalışan uçucu personellerin sözleşmeleri aslında belirsiz sürelidir. Peki sözleşmenin belirsiz süreli olmasının işçiye ne faydası olacaktır?
 
BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞME İLE BELİRSİZ SÜRELİ SÖZLEŞME ARASINDAKİ FARK NEDİR?
           
Belirli süreli sözleşme, sürenin sonunda kendiliğinden sona eren, işçiye sürenin sonunda kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi haklar vermeyen, işe iade imkanı tanımayan sözleşme tipidir. Her ne kadar, uçucu personel İş Kanunu’na tabi olmadığı için işe iade imkanından yararlanamaz ise de, belirsiz süreli sözleşme ile çalışmakta iken işveren tarafından işten çıkarılmak istenirse, ihbar sürelerine uyulması gerekecektir. Yani “ha diyince” işten çıkarılamayacaktır. Olur da çıkarılır ise, çalışma süresine göre belirlenecek ihbar süresine ilişkin tazminatını işverenden talep edebilecektir.
 
UÇUCU PERSONELİN DE İHBAR TAZMİNATI HAKKI VAR MI?
           
Borçlar Kanunu’na göre, belirsiz süreli iş akdine bağlı olarak çalışan işçilerin ihbar önelleri vardır. Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona erer.” Yani fesihten önce karşı tarafa bir bildirim yapılmalıdır. Hizmet sürelerine göre bildirimden itibaren hizmet akdinin devam edeceği süre 1 yıla kadar sürmüş hizmetler için 2 hafta, 1 yıldan 5 yıla kadar sürmüş hizmetlerde 4 hafta, 5 yıldan fazla süren hizmetler için ise 6 haftadır. Bu süreler sonunda sözleşme sona ermiş olacaktır.
           
Daha basit ifadeyle, işveren 3 yıllık kıdemi olan işçiyi işten çıkarmak isterse, bunu en erken 4 hafta sona yapabilecektir. Hiç ihbar süresi tanımadan işten çıkarmak isterse, 1 yıllık kıdemi olana 2 haftalık ücretini, 1-5 yıl arası kıdemi olana 4 haftalık ücretini, 5 yıldan fazla kıdemi olana da 6 haftalık ücretini ödemek zorundadır. Görüldüğü üzere, İş Kanunu’nda yer alan ihbar tazminatı düzenlemesi, Borçlar Kanunu’nda da mevcuttur ve süreye uyulmadan yapılan işten çıkarımlarda, işçiler ihbar tazminatını işverenden talep edebilirler.
 
İŞVEREN İŞÇİYİ HAKSIZ İŞTEN ATARSA, İŞÇİNİN TAZMİNAT HAKKI VAR MI?
İşçi İş kanunda olduğu gibi her zaman işverene ve kendine karşı koruma altındadır. Nitekim hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür.
           
Görüldüğü gibi, işveren kötü niyetle işçiyi işten çıkarırsa, ihbar süresinin 3 katı tutarında tazminatı ödemek zorundadır. İş Kanunu’ndaki kıdem tazminatının farklı bir görünüş şeklidir bu esasen. Nasıl ki; İş Kanunu’nda işveren işçiyi haksız yere işten çıkarırsa kıdem tazminatı ödemek zrounda ise, Borçlar Kanunu’nda da haklı sebep olmaksızın işçiyi işten çıakran işveren, fesihte kötü niyetli ise ihbar sürtesinin 3 katı tutarında tazminatı ödemekle yükümlü kılınmıştır.

           
Tüm bunlardan başka, 438/3. Fıkrada; işverence haksız yere işçi işten çıkarılırsa, hakim 6 aylık maaşı geçmeyecek bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir demektedir.


Sonuç olarak; İş Kanunu’na tabi olmayan işçilerin de tazminat hakları vardır. İsmi kıdem tazminatı olmasa da, miktar olarak ona yakın ve hatta bazen fazla tazminat hakkı da doğmaktadır. Bu yazıda değinemediğimiz daha birçok hususa da, yeri geldikçe değinmeye çalışacağız. Tavsiyemiz, İş Kanunu’na tabi olmadığınız için hiçbir hakkınız olmadığını düşünmemeniz. Mutlak iş Hukuku’nda uzman bir hukukçuya danışarak haklarınızı öğrenin.