Özet

İncelediğimiz Konya Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 3. Hukuk Dairesi kararı, işletenin veya sürücünün kasıtlı fiili sonucu meydana gelen bir trafik kazasında üçüncü kişinin uğramış olduğu zararların aracın karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminini talep konusuyla ilgili bulunmaktadır. Uyuşmazlık, bu ve benzeri olaylarda, işletenin sorumluluğunun Karayolları Trafik Kanunu'nu kapsamında olup olmadığı ile Türk Ticaret Kanunu’nun genel hüküm niteliğindeki 1477. madde hükmünün nasıl yorumlanması gerektiğinden kaynaklanmaktadır. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı T. 31.05.2022, E. 2022/1112, K. 2022/1223 sayılı kararının hukuk kuralları ve yasal düzenlemelerimiz bakımından hatalı olduğu kanaatindeyim. Somut uyuşmazlığımıza konu olay, işletenin Karayolları Trafik Kanunu kapsamındaki sorumluluğu ve de zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu açısından inceleme konusu yapılmıştır.

I. İNCELEME KONUSU KARAR

1. Yerel Mahkeme Kararı

Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi …./….. E. Sayılı dava dosyası kapsamında yaptığı yargılamada; dava konusu olay nedeniyle davacı Ş.’nin  11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği'ne göre %43 oranında malul olduğunu, dava konusu olayın ise dava dışı araç sürücüsü F. ’nin tam kusuru ile gerçekleştiğini tespit etmiş ve davacının maddi zararlar hesaplama bilirkişi marifetiyle belirlenmiştir.

Konya ….Asliye Ticaret Mahkemesi ….. Tarih, …./…. E. ve …./…. K. Sayılı ilamı ile davacının geçici ve sürekli iş göremezlik ile tedavi ve bakıcı giderlerinden kaynaklı tazminat taleplerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu bulunduğunu ve davanın kabulüne karar vermiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili; davaya konu trafik kazasında sigortalı araç sürücüsünün davacıya karşı aracı kasıtlı olarak sürdüğünü, ceza dosyası kapsamında araç sürücüsü sanığa kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm verildiğini, sigortalı araç sürücüsünün kasten verdiği bu zararın zorunlu mali sorumluluk sigorta teminatı kapsamında olmadığını beyan ederek, Yerel Mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı 31.05.2022 Tarih, 2022/1112 E. ve 2022/1223 K. Sayılı ilamında: "...Dosya kapsamından; dava dışı F.’nın kasten araçla davacıya öldürmeye teşebbüs eyleminden dolayı cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın yargıtay onaması ile kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Dava konusu olay, dava dışı F.’nın aracını silah olarak kullanarak davacıyı kasten öldürmeye teşebbüs etmesi şeklinde meydana gelmiştir. Bu haliyle dava dışı F. 'nın yaralama eylemi, "bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazası" niteliğinde bulunmamakta; dava dışı F. 'nın aracının işletilme kavramından bağımsız ve silah olarak kullandığı kasıtlı bir eylem vasfını taşımakta olup, 2918 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden davalı sigortanın sorumlu tutulma imkanı bulunmamaktadır.

Keza TTK'nın 1477. maddesinde-  (1) "Sigortacı, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz." hükmüyle kasten meydana getirilen zarardan sigortacının sorumlu olmadığı düzenlenmiştir.

Şu durumda, mahkemece davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın tümden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi yanlış olup itiraz yerindedir..." şeklinde ifade edilmek suretiyle, Türk Ticaret Kanunu'nun 1477. maddesi gerekçe gösterilerek davanın tüm talepler yönünden ayrı ayrı reddine karar vermiştir.

3. Karardan Anlaşıldığı Kadarıyla Uyuşmazlığa Konu Olay

Olay günü, davacı Ş. Kamu Personeli Seçme Sınavı'na girecek olan eşini sınava götürmek üzere eşi ve oğlu ile beraber yolda seyir halindeyken, …. p.s.’lı araç sürücüsü F. davacı Ş. ile yol tartışmasına girmiştir. Davacı Ş. eşini sınav yerine bıraktıktan sonra aracından inerek yürümüştür. F. adlı ….. p.s.’lı aracın sürücüsü, ani bir şekilde gaza yüklenerek trafikte tartışmış olduğu davacı Ş.’ye kasıtlı olarak aracıyla çarpmış, aracının altına alarak yaklaşık olarak 10-15 metre sürükleyerek kasten yaralamıştır.

Dava dışı F. hakkında, ceza yargılamasında, kasten araçla öldürmeye teşebbüs eyleminden dolayı cezalandırılmasına karar verilmiş ve söz konusu karar Yargıtay onaması ile kesinleşmiştir.

Davacı Ş. geçirdiği trafik kazası nedeniyle bedensel zarara uğramış olup, sürekli iş göremez duruma düşmüştür. Yaşanan trafik kazası neticesinde davacı Ş. zararlarının tazmini amacıyla, …..p.s.’lı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu …. Sigorta Şirketine, Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …./…. E. Sayılı dosyası ile dava açmıştır.

Yerel Mahkeme, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı ve tedavi giderlerinden kaynaklı tazminat taleplerinden sigorta şirketinin sorumluluğuna hükmetmiştir. 

İstinaf Mahkemesi, dava konusu olayın, dava dışı araç sürücüsünün aracını silah olarak kullanmak suretiyle davacıyı kasten öldürmeye teşebbüs etmesi şeklinde meydana geldiği,  bu haliyle yaralama eyleminin ‘bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazası’ niteliğinde bulunmadığı, araç sürücüsünün aracının işletilme kavramından bağımsız ve silah olarak kullandığı kasıtlı bir eylem vasfını taşımakta olup, 2918 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden davalı sigortanın sorumlu tutulma imkânı bulunmadığını, Keza TTK'nın 1477. maddesinde de, kasten meydana getirilen zarardan sigortacının sorumlu olmadığı düzenlendiğinden, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, davanın tüm talepler yönünden ayrı ayrı reddine karar vermiştir.

III. HUKUKİ SORUNLAR

Karar metninden açıkça anlaşıldığı üzere, Bölge Adliye Mahkemesi ile ilk derece mahkemesi arasında görüş farklılığı bulunmaktadır. Bu görüş farklılığı aşağıda ele alınan konulardan ileri gelmektedir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca, hakimin önüne gelen her meselede yapması gereken ilk ve başta gelen görevi maddî olayı niteleyip uygulayacağı doğru hukuk kuralını tespit etmektir (HMK m. 33)[1]. Hakim, görevini yerine getirirken de somut olayda soyut hukuk kuralı arasında mantıkî bir bağ kurmak zorundadır[2]. İşte bu mantıkî bağ doğru bir şekilde kurulduğu zaman sorunun isabetli çözümü yönünde önemli bir adım atılmış demektir. Bize göre, maddî olayın nitelendirilmesi ile ilgili bu önemli adım ne İstinaf Mahkemesi tarafından ne de İstinaf Mahkemesi’nin karar içeriğinde göstermiş olduğu emsal nitelikteki Yargıtay kararlarında atılmıştır.

IV. KARARIN İNCELENMESİ VE GÖRÜŞLERİMİZ

1. Somut Uyuşmazlığa Öncelikli Uygulanacak Hükümlerin Tespiti

Hukuka uygun ve hakkaniyetli bir yargılamanın yürütebilmesi için öncelikle dava konusu somut uyuşmazlığa, uygulanacak kanun hükümlerinin ve de öncellikli uygulanacak hükümlerin tespiti gerekmektedir.

İstinaf Mahkemesi, dava konusu somut olayın Karayolları Trafik Kanunu'nun kapsamına girmediği değerlendirmesinde bulunmuştur. Somut uyuşmazlığa Türk Ticaret Kanunun genel hüküm niteliğinde ki 1477. madde hükmüne istinaden davanın reddine karar vermiştir.

Dava konusu olay, sigorta uyuşmazlığından kaynaklı bir davadır. Sigorta her şeyden önce bir ticari iş olduğundan sigorta uyuşmazlıklarına uygulanacak hükümlerin sırasını, kural olarak Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.1 hükmü uyarınca tespit etmek gerekir. Fakat TTK m.1451, Türk Ticaret Kanunun ticari işler hakkında uygulanacak kuralların sırasını gösteren 1. maddesinde değişiklik yapmıştır. Buna göre, sigorta sözleşmeleri uyuşmazlıklarında uygulanacak hükümler sırasıyla şöyledir: 1. Özel Kanunlar da öngörülen emredici hükümler, 2. TTK'nun emredici hükümleri, 3. Sigorta sözleşmesinin özel şartları (Sigorta genel şartlarını sigortalı aleyhine değiştirmeyen ve genel şartlara aykırı düşmeyenler) 4. Sigorta (sözleşmesinin) genel şartları, 5. Tamamlayıcı ve yorumlayıcı diğer yani yedek ticari hükümler, 6. Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri, 7. Ticari örf ve adet, 8. Genel hükümler (Türk Medeni Kanunu m. 1)[3].

Somut konumuzla ilgili kanunlarımızdaki emredici düzenlemelere baktığımızda; Karayolları Trafik Kanunu’nun 'İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu' başlıklı 85. maddesinin 1. fıkrasında; "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar..." denilmektedir.

Karayolları Trafik Kanunu esas itibariyle karayolunda motorlu araçların işletilmesinin sebep olduğu zararlardan motorlu aracı işletenin tehlike esasına dayanan kusursuz sorumluluğunu düzenlemektedir. Türk hukukunda ve diğer birçok ülke hukukunda, motorlu araç işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmesinin nedeni trafiğin oluşturduğu tehlikedir[4]. Araç işletenin tehlike esasına göre tazmin etmekle sorumlu olduğu zararlar[5], KTK ’nin 85/1. maddesinde düzenlenmiştir. Mevcut hükme göre, işleten, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına bağlı olarak oluşan zararlardan sorumludur[6].

Toplumlar için modernleşme, vazgeçilmez bir amaçtır. Toplumların, bu amaca ulaşmaları ise, ancak sanayileşmeye ve her alanda teknolojik gelişmelere açık olmalarıyla mümkün olabilir. İnsan nüfusunun hızlı artışı, şehirleşme, sanayileşme ve teknolojideki gelişme ile birlikte toplumların yapısı değişime uğradıkça, farklı türdeki yeni risklerin ortaya çıktığı, ayrıca mevcut risklerin etkilerinin daha da arttığı görülmektedir[7]. Toplumsal düşünceye dayanan tehlike sorumluluğunda[8], soyut özel bir tehlike ile zararın doğmasına sebebiyet veren, bu zararı tazmin ile yükümlü tutulmuştur[9]. Eş anlatımla, tehlike sorumluluğunun oluşması için ilgilinin sorumluluk alanında doğan bir zarar ve illiyet bağı yeterli olmakta, zarar verenin ayrıca kusuru aranmamaktadır[10].

Karayolları Trafik Kanunu ile kural olarak araç işletenin sorumluluğu sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir[11]. KTK 'nin 85/1. maddesi; sorumluluğu, aracın işletilmesine dayalı tehlike sorumluluğu olarak düzenlediğinden, işleten veya araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi kusurlu olsa bile kusur ilkesine göre değil, tehlike ilkesine göre sorumlu olacaklardır[12]. Hemen belirtilmelidir ki, araç işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna dair bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısının KTK ’nin 91. maddedesin de düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir[13].

KTK ’nin 'Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu' başlıklı 91. maddesinin 1. fıkrasında da; "İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur..." denilmektedir.

Zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dâhilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortasıdır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu tutulması, teknik yeniliklere paralel olarak toplum yaşamında günden güne artan potansiyel tehlikeli olgular sonucu oluşabilecek zararların, sosyal sigorta anlayışına yakın bir sigorta anlayışı içinde tazmin edilmesi gereğinden doğmaktadır[14].   

Yine aynı Kanunu’nun  ‘Maddi ve manevi tazminat’ başlıklı 90. maddesi bizlere, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğunu söylemektedir. Söz konusu hükme göre, tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak KTK’ de düzenlenmeyen hususlar hakkında ancak Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacaktır.

Görüldüğü gibi, Karayolları Trafik Kanunu'nun 85/1 hükmü gereği, bir motorlu aracın işletilmesine bağlı oluşan işletme kazaları neticesinde meydana gelen zararlardan araç işleteni sorumludur. Kanunu’nun 91. Maddesine göre de, araç işleteni, aracın işletilmesi sonucu oluşacak olan zararlarının karşılanmasını sağlamak üzere zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlüdür. Böylece, araç işleteni, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak suretiyle kendi üzerine doğan bu sorumluluğu, arasında poliçe ilişkisi kurduğu sigorta şirketiyle paylaşmaktadır.

Zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmelerinde, sigorta ettirenin sorumlu olacağı pek çok zarar ihtimalleri bulunduğundan, bunların hepsinin sözleşme yapıldığı sırada tespiti mümkün değildir. Bu nedenledir ki, zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinde de diğer sorumluk sigortası sözleşmeleri gibi, sigortacının sorumlu olacağı zarar ihtimalleri değil, sorumlu bulunmayacağı zarar ihtimalleri sayılarak riziko sınırlandırılmaktadır[15].     

Kanun Koyucu, uygulama alanı geniş olduğundan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına giren teminatları tek tek saymamıştır. Bunun yerine zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına girmeyen durumları Karayolları Trafik Kanunu'nun 92. maddesinde sınırlı olarak saymış olup, saydıkları dışında kalan hususları ise teminat kapsamına dâhil etmiştir.

Karayolu motorlu araçlar zorunlu malî sorumluluk sigortasının teminatı kapsamı dışındaki hâller hem KTK’ nin 92. maddesinde hem de Genel Şartların A.6. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Uygulamada, sigorta poliçelerinde, sigortacının sorumlu olduğu tüm haller tek tek sayılmamakta, sadece poliçe kapsamına girmeyen haller sayılarak riziko sınırlandırılmaktadır. Söz konusu hükümlere göre de;

İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,

İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,

İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,

Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,

Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,

Manevi tazminata ilişkin talepler.

Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,

İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,

Destekten yoksun kalan hak sahibinin, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri,

Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi dolaylı zararlar,

Hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kaybı tazminatı talepleri,

12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki terör eylemlerinde ve bu eylemlerden doğan sabotajda kullanılan araçların neden olduğu ve sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri ile aracın terör eylemlerinde kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek binen kişilerin ve terör ve sabotaj eyleminde yer alan kişilerin uğradıkları zararlara ilişkin talepler,  sigorta teminatı dışındadır.            

Yukarıda yazılı olan talepler Kanun gereği zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışında bırakılmıştır. Ancak burada paylaşılan talepler dışında bir durum gerçekleştiğinde, bu gerçekleşen zarardan zorunlu mali sorumluluk sigortacısı sorumlu tutulacaktır.

Özel kanun niteliği taşıyan KTK' nin yukarıda belirttiğimiz emredici nitelikteki hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde, motorlu bir taşıtla kasten verilen zararların zorunlu mali sorumluluk sigorta teminatı kapsamında kalmadığını söylemek pek mümkün değildir. Yani sigorta şirketi KTK ’da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan hâlleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez. Ancak, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalısına rücu edebilir.

Zorunlu mali sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının ‘Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı’ başlıklı B.4. maddesinin a fıkrasında: "...Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise..." Denilmektedir. Mevcut düzenleme ile zarar, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişinin kasti bir hareketi neticesinde meydana gelmiş ise sigortacının, kazaya sebebiyet veren sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır.

Mevcut düzenlemede bizlere, meydana gelen zarar nedeniyle sigortacı, zarar gören üçüncü kişiye tazminatı ödeyecek sonrasında ise kasti hareketle zararı meydana getiren sigortalısına rücu edebileceğini söylemektedir[16]. Bu nedenle, kasti hareket sonucu bir zarar meydana gelmişse, meydana gelen bu zararın sigortacının sorumluluğunda olmadığının kabulü anılan hükme de aykırılık teşkil edecektir.

2. Olayın Trafik Kazası ve İşletenin Sorumluluktan Kurtulması Açısından Değerlendirilmesi

Motorlu araç işletilmesinin neden olduğu zararlara KTK 85/1. maddesinin uygulanabilmesi için zarar veren olayın, ayrıca kaza niteliğinde olması da gerekiyor. Sorumluluk hukukunda, kaza, zarara neden olan ani ve harici sebepler bütünü olarak ifade edilir. Yani kaza, zarara sebep olan harici ve ani bir olaydır. Doktrinde kabul edilen bu tanıma göre, kazanın unsurları; haricilik ve aniliktir[17].

Hareket halindeki bir aracın neden olduğu kaza bir işletme kazası ve aynı zamanda bir trafik kazasıdır. Fakat duran bir araç da işletme kazasına neden olabilir. Örneğin, harekete geçmek için çalıştırılan motorun bir hayvanı ürkütmesi, durduktan hemen sonra araçtaki patlama ya da sıcak suyun fışkırması nedeniyle meydana gelen kazalar da işletme kazasıdır. Bunlar trafik kazası niteliğinde olmamakla beraber, KTK 85/1. maddesi kapsamına girerler. KTK 85/1’de düzenlenen sorumluluk, “bir motorlu aracın işletilmesi zarara neden olursa” denilmek suretiyle açıkça aracın işletilmesine bağlanmıştır. Kanun koyucu, KTK’ nin 85/1 hükmüyle, KTK’ nin uygulama alanı, oldukça genişletilmiş, tipik bir motorlu araç kazası olmayan haller içinde 85/1 hükmünün uygulanması sağlanmıştır[18]. Bu nedenle, ‘zarar trafik kazasından doğmalıdır’ görüşünü kabul etmek mümkün değildir. Trafik kazası KTK 85/3. hükmünde düzenlenen sorumluluğun koşulu olarak kabul edilmektedir[19].

KTK' nin 3. maddesinde trafik kazası, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olay olarak tanımlanmıştır. Somut uyuşmazlıkta, karayolunda dava dışı F.’nin hareket halinde olan aracıyla davacı Ş.’ye çarpması ve neticesinde yaralaması şeklinde gerçekleşen olay, KTK’nin 3. maddesindeki trafik kazası tanımına da uymaktadır. Yani olayımız aslında KTK kapsamına giren bir trafik kazası niteliği de taşımaktadır.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, KTK 85/1’de düzenlenen sorumluluk, bir tehlike yani işletme sorumluluğudur. KTK m. 85/1 hükmüne göre araç işletenin tehlike esası sorumluluğu için, bir motorlu aracın işletilmesinin bir kazaya neden olması gerekir, ayrıca bunun bir trafik kazası olması da gerekmemektedir. Burada sorumluluğu doğuran olgu, aracın işletilmesidir.

Somut olayımızda,  dava dışı F.’nın sevk ve idaresindeki hareket halindeki aracın neden olduğu kaza bir işletme kazası ve aynı zamanda bir trafik kazası niteliği taşımaktadır.  KTK 85/1 hükmüne göre araç işletenin tehlike esası sorumluluğu için, bir motorlu aracın işletilmesinin bir kazaya neden olmasının yeterli olduğundan İstinaf Mahkemesinin, ayrıca bunun bir trafik kazası olması gerektiği ve de yine tipik bir trafik kazası olan somut olayın trafik kazası olarak değerlendirilmemesi hatalı olmuştur. 

İşletenin veya araç işleticinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması Karayolları Trafik Kanunu’nun 86/1. maddesinde düzenlenmiştir.  KTK m. 86/1’de düzenlenen ve illiyet bağını kesen genel kurtuluş nedenlerine ek olarak KTK m. 107/1’de de ayrıca özel kurtuluş nedenleri düzenlenmiştir. İşletenin veya eylemlerinden sorumlu bulunduğu kimselerin kusurlu olduğu veya araçta bir bozukluk olduğu karine sayılır. Genel ya da özel kurutuluş nedenlerini ileri sürmek defi niteliğinde olduğundan, ispat külfeti işletene aittir.  

KTK' nin 85 ve 86. Madde hükümleri uyarınca, bir motorlu aracın işletilmesi bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir 3. kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulacağını öngörmüştür.

Burada işleten hem kendisinin veya eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin kusursuzluğunu hem de araçtaki bir bozukluğun kazayı etkilemediğini ispatlamak zorundadır[20]. İşleten, ayrıca, bu iki hususu ispatladıktan sonra kazanın tek başına illiyet bağını kesen nedenlerden, münhasıran mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığını ispatlamakla yükümlüdür. Çünkü KTK 85/1. maddesinde işletenin sorumluluğu ilke olarak tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle işletenin, kazanın meydana gelmesinde kusurun ya da araçtaki herhangi bir bozukluğun bulunmadığını ispatlaması tek başına işletene sorumluluktan kurtulmayı sağlamaz.  İşleten bu iki husus dışında, kazayla dolayısıyla zararla aracın işletilmesi arasında uygun illiyet bağını kesen bir nedenin varlığını yani mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusurunu da ispatlamalıdır[21].

3. Aracın İşletilme Halinde Olup Olmaması Sorunu  

Karayolları Trafik Kanunun 85. maddesi işletenin sorumluluğunu, araçların işletme halinde olup olmamasına göre bir tasnife tabi tutmuştur. Yukarı da ifade ettiğimiz gibi, KTK 85/1’de düzenlenen sorumluluk, bir tehlike yani işletme sorumluluğudur. KTK 85/1 göre araç işletenin tehlike esası sorumluluğu için öncelikle, bir motorlu aracın işletilmesinin bir kazaya neden olması gerekir. Burada sorumluluğu doğuran olgu, aracın işletilmesidir. İşletenin, işletme halinde olmayan araçların neden olduğu kazalardan doğan sorumluluğu ayrıca aynı yasanın 85/3. maddesinde düzenlenmiştir. Sorumluluk açısından böyle bir tasnifin yapılmasındaki temel düşünce, işletilme halinde olmayan araçların, işletme halindeki araçlar kadar tehlike arz etmemesidir[22]. İşletme kavramı, sigortacının sorumluluğunu da belirleyen bir kavram olduğundan, sorumluluk hukuku açısından işletilme halinin belirlenmesi önem arz etmektedir.

Motorlu aracın işletilme halinde olup olmadığının belirlenmesinde üç farklı ölçüden hareketle, üç farklı görüş ileri sürülmüştür. Bu görüşlerden biri makine tekniği (mekano-teknik) görüşü, trafiğe çıkarma görüşü ve işletmeye özgü tehlike görüşüdür[23].  

Türk-İsviçre hukukunda genellikle işletmeye özgü tehlike/işletme tehlikesi görüşü benimsenmiştir. KTK’ da öngörülen tehlike sorumluluğunun dayanağı, motorlu araçların yarattığı kendine özgü tehlikesidir[24]. Motorlu araçlara özgü tehlikeler, genellikle, aracın kendi motor gücüyle harekete geçip hızlanmasından kaynaklanır. Motorlu aracı asıl tehlikeli yapan, onun motorunun olması değil, motor gücüyle hareket emesidir[25]. Kendi motor gücüyle ileri ya da geri hareket eden bir araç, her zaman için işletme tehlikesi yaratır. Aracının hızının az ya da çok olması önemli değildir. Hatta motoru çalışmasa dahi önceden kazandığı hızın etkisiyle hareket eden araç da işletme halindedir. KTK 85/1’de düzenlenen tehlike sorumluğu esası, ilke olarak, aracın motor gücüyle hareket ettiği ya da gücün araç üzerinde etkili olduğu durumlarda uygulanır[26].   

Motorlu araca özgü tehlike/işletme tehlikesi demek, zarar verme olasılığının yalnızca motorlu araçlarda söz konusu olacağı anlamı taşımamaktadır. Bir tehlike motorlu araçlarda daha çok ise, yine tipik araca özgü bir tehlike konusudur[27]. Bu nedenledir ki, hareket halindeki bir motorlu araçtan kopan bir parçanın ya da yola düşen yükün neden olduğu zararlar, aracın işletilme tehlikesinden ileri geldiğinden bu durumda KTK 85/1 hükmü uygulanır. Motorlu araçlarda, aracın hızı ve sarsıntısı nedeniyle, bir parçanın kopma ya da yükün düşme olasılığı oldukça fazladır. Fakat yol kenarında duran bir kamyonun kütlesiyle oluşturduğu engel, motorlu araca özgü bir tehlike değildir. Çünkü herhangi bir motorsuz araç ya da bir başka hareketsiz nesne de orada bulanabilir ve yanı tehlikeyi yaratabilir. Bu nedenledir ki motorlu araca özgü bir tehlikenin belirlenmesinde, kazanın içinde oluştuğu her somut durumu bir bütün olarak dikkate almak gerekir. Eğer oluş biçimine göre, kaza, motorlu araç kullanımının yarattığı özel tehlike nedeniyle doğmuşsa, aracın işletme halinde varlığı kabul edilecektir. Aracın hareketinin doğrudan etkili olduğu hareketten hemen önceki ya da sonraki durumlar, işletme kavramı kapsamına girerler. Kısaca özetlemek gerekirse işletme kavramı hareketin bağlı olduğu bütün halleri kapsar[28] .

Yargıtay’ın güncel bir içtihadında, KTK 85/1. maddesinde düzenlenen işletilme hali, motorlu araç işletilmesinin yarattığı kendine özgü tipik tehlike olarak yorumlanmıştır[29]. Motorlu araca özgü tehlike ya da işletme tehlikesi, yalnızca ya da daha çok motorlu araçlara özgü tipik tehlike alanı ile sınırlıdır. Buna göre zararın bir motorlu aracın işletilmesinden meydana gelmesi yeterli olmayıp, ayrıca bunun, bu işletmeye özgü tipik bir tehlikenin gerçekleşmesi sonucu oluşması gerekir[30].

Dava dışı araç sürücüsünün hareket halinde olan aracıyla davacı yaya çarpması ve neticesinde davacının yaralanması şeklinde gerçekleşen somut olayımız da;  dava dışı araç sürücüsü, aracının motor gücünden yararlanarak davacıyı yaralamıştır. Yukarıda izah ettiğimiz üzere,  motorlu aracı asıl tehlikeli yapan, onun motorunun olması değil, motor gücüyle hareket emesidir. Kendi motor gücüyle ileri ya da geri hareket eden bir araç, her zaman için işletme tehlikesi yaratır.  KTK 85/1’de düzenlenen tehlike sorumluğu esası, ilke olarak, aracın motor gücüyle hareket ettiği ya da gücün araç üzerinde etkili olduğu durumlarda uygulanır. Bu nedenle kanaatimizce İstinaf Mahkemesince, kazanın, işletilme kavramı kapsamında değerlendirilmesi gerekir idi.

4. Türk Ticaret Kanunu'nun Genel İlke Niteliğimde ki 1477. Madde Hükmünün Somut Uyuşmazlığımız Açısından Yorumlanması

İstinaf Mahkemesi, sigortacının, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmadığını düzenleyen Türk Ticaret Kanunu'nun 1477. maddesi hükmüne istinaden davanın reddine karar vermiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1477. maddesinde; “Sigortacı, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz.” denilmektedir. Hükümde anlaşıldığı üzere, sigortacının kasten neden olduğu rizikolardan dolayı sorumlu olmayacağı şeklindeki genel ilke, sorumluluk sigortaları için de aynen benimsenmiştir.

Fakat somut olayımız ve benzer olaylar açısından söz konusu hükmü çok katı bir biçimde yorumlamak mümkün değildir.  Nitekim Türk Ticaret Kanunu’nun 1477. maddesinin gerekçesinde de; kast, istisnasının kabul edilmemesi halinde, sigorta ettirenin, sigortasına güvenerek, vermiş olduğu zarar nedeniyle kendinin malvarlığından herhangi bir azalma olmayacağı düşüncesiyle kasıtlı olarak başkalarına zarar verebileceği ve bununda kabul edilebilir bir sonuç olmadığı belirtilmiştir[31].  Somut uyuşmazlığımız açısında böyle bir sonucun oluşması mümkün değildir. Çünkü Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları'nın B.4. maddesinde, sigortalının kasti hareketi bir rücu sebebi sayıldığından, rücu edildiği takdirde sigortalının malvarlığı değerinde bir azalma gerçekleşecektir[32].

Türk Ticaret Kanunu m. 1477/1 hükmü kabul edilirken, bu konuya ilişkin olarak TTK m. 1429' da öngörülen genel hüküm ile uyumlaştırma yapılmamıştır. TTK m. 1429/1 hükmü TTK Komisyonu tarafından ele alınırken, sigortalının kusur veya fiillerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kastı bakımından ayrı bir düzenleme yapılması gerekli görülmüş ve bu kişilerin her türlü kastı değil, yalnızca tazminat ödemesini sağlamaya yönelik iradeleri aslında teminat dışı bırakılmıştır. Nitekim bu ilkeler maddenin gerekçesinde de açıklanmış ve bu bağlamda özellikle sorumluluk sigortalarına da atıf yapılmıştır. Ne var ki, sorumluluk sigortası hükümleri düzenlenirken, TTK m. 1429 ve Gerekçesi dikkate alınmadan, TTK m. 1477 hükmü sevk edilmiştir. 1429. madde, TTK Komisyonu tarafından yürütülen hazırlık çalışmalarına, Gerekçe'ye ve Kanundaki yerine göre sorumluluk sigortası hakkında geçerlidir. Dolayısıyla uygulamada, tatbikatçıların, somut uyuşmazlıklara 1477. madde hükmünü yorumlayıp uygularken, doğrudan TTK m. 1429 hükmünü esas almaları mecburidir[33].

Sorumluluk sigortalarında üçüncü kişinin durumu, diğer sigorta türlerine göre çok daha önem arz etmektedir. Çünkü yerleşik kabullere göre sorumluluk sigortalarında, sigortacının sorumluluğunu doğuran olay, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vermiş olduğu zararlardır[34]. Modern sorumluluk hukukunun genel yönelimi, öncelikle zarar görenleri korumak ve onların görmüş oldukları zararı tazmin etmektir. Günümüzde, çeşitlenen ve büyük zararlara neden olan tehlike kaynakları karşında, zarar göreni korumak, sorumluluk sigortasının tesadüfi değil, önde gelen ve hedeflenen amacı olduğu benimsenmektedir[35]. TTK' nin 1477/1 hükmünü çok katı şekilde yorumlamak, sorumluluk sigortasının uygulanma alanını gereğinden fazla sınırlamak anlamına geldiği gibi, TTK' nin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümleri sevk edilirken izlenen "zarar görenleri koruma" amacına da aykırı düşmektedir.

Somut uyuşmazlığımızda; İstinaf Mahkemesince, TTK m. 1429 hükmü dikkate alınarak bu hükme uygun bir şekilde 1477. maddenin yorumlanması gerekir idi. Kanun’un 1477. madde hükmü, sigortadan para almak kastıyla rizikonun gerçekleştirilmesine engel olmak gayesini taşıyan 1429. maddesi ile birlikte ele alındığında; özellikle sorumluluk sigortalarında, sigorta ettiren veya fiillerinden sorumlu olunanlar kişisel nedenlerinden dolayı karşı tarafa zarar vermişlerse, zarara uğrayan üçüncü kişilerin uğramış olduğu zararlarının sorumluluk sigortası ile teminat altına alınabileceği sonucu çıkmaktadır.

Teknolojideki yeniliklerin ve ekonomik faaliyetlerin gelişmesine paralel olarak artan potansiyel ağır tehlike oluşturan olgular, hem sebep ve tehlike sorumluluklarının genelleştirilmesi düşüncesini güçlendirmiş,   hem de sorumluluk sigortalarının yaygınlaşmasına yol açmıştır[36]. Sorumluluk sigortaları, temelde sigorta ettireni korumaya yönelik olarak oluşmuş olsa da, zarar gören kişinin koruması amaçlandığı, yani sosyal amacın ön plana çıkarıldığı sigorta türleridir[37]. Dolayısıyla da sigorta ettirenin kasti eylemlerinden doğan zararların da sigorta kapsamına dâhil edilmesi, zarar görenin de zararının karşılığını kolayca alabilmesine ve bu sayede korunmasına imkân tanımaktadır. Sorumluluk sigortasının toplum yararını ön plânda tutan bu yönü, onu diğer sigorta türlerinden ayırt eden önemli bir özelliğidir[38].

Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası zorunlu bir sorumluluk sigortasıdır[39]. Türk Ticaret Kanunu'nun  'Zarar görenle ilişkide ifa yükümlülüğü' başlıklı 1484. maddesinin 1. fıkrasında ; "Sigortacı, sigortalıya karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen kurtulmuş olsa da, zarar gören bakımından ifa borcu, zorunlu sigorta miktarına kadar devam eder..." denilmektedir. Görüldüğü üzere, söz konusu hüküm, zorunlu sorumluluk sigortalarında, sigortacının sigorta sözleşmesi uyarınca sigortalıya karşı teminat sağlama yükümlülüğünün mevcut olmaması (sigortacının ifa borcundan kurtulmuş olması) halinde dahi zarar görene karşı zorunlu sigorta teminat limitleri dâhilinde sorumlu tutulabileceğini düzenlemiştir. Bu sebepledir ki, zorunlu sigortalarda sigortacı, kasten verilen zararlardan sorumlu sayılabilecektir[40].

“Sigortalının sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sigortacının sorumlu olmayacağı” biçimindeki genel nitelikli bütün sorumluluk sigortalarında geçerli olmak üzere düzenlenmiş TTK 1477 hükmü ile “sigortalıya karşı ifa borcundan kurtulmuş olsa da, sigortacının zarar görene karşı ifa borcunun devam edeceğine” ilişkin daha özel nitelikli sadece zorunlu sorumluluk sigortalarında geçerli olmak üzere düzenlenmiş TTK'nun 1484/1 hükmü öncelikli uygulanacağından yine zorunlu sorumluluk sigortaların da kasten verilen zararlardan sigortacının sorumluluğu madde hükmü gereği trafik sigortası teminat miktarlarına kadar devam etmektedir[41].  

Yine Karayolları Trafik Kanunu'nun 'Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller' başlıklı 95. maddesinin 1. fıkrasında;   "Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez..." denilmektedir.

TTK' nin 1484/1 madde hükmü ile KTK' nin 95/1 hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere; sigortacı, sözleşmeden veya sözleşmeyi düzenleyen yasa hükümlerinden kaynaklanan savunmalara ek olarak zararın kasten meydana getirilmiş olduğu savunmasını zarar görene karşı ileri süremez. Yani zorunlu sigortalarda, sigortacı, sigorta ettiren veya onun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasten yol açtıkları zararları tazmin etmek zorundadır. Çünkü TTK 1484/1 ve KTK 95/1 maddesinde düzenlenen hükümler, sigortacının kast halinde sorumlu bulunmayacağını öngören TTK’ nin 1477. maddesinde düzenlenen hükme kıyasla daha özel düzenleme niteliğindedirler[42]

 

V. SONUÇ

Kısaca özetlemek gerekirse, uygulanacak hukuk kuralında aranılan unsur ve koşullar maddi vakıada var olmadıkça, kaidedeki sonuç, yani hüküm, maddi vakıaya uygulanamaz[43]. TTK’ nin 1429. maddesinin birinci kategori koruyucu hüküm olması ve hükmün konuluş amacı dikkate alındığında, sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin kastı, TTK’nin 1477. maddesi kapsamında değerlendirilmemesi gerekir[44]. Yine TTK' nin 1484/1 hükmü ile KTK' nin 95/1 madde hükmü, sigortacının kast halinde sorumlu bulunmayacağını öngören TTK 1477'ye kıyasla daha özel düzenleme niteliğindedirler. Söz konusu hükümlerde de açıkça anlaşıldığı üzere; sigortacı, sözleşmeden veya sözleşmeyi düzenleyen yasa hükümlerinden kaynaklanan savunmalara ek olarak zararın kasten meydana getirilmiş olduğu savunmasını zarar görene karşı ileri süremez. Dolayısıyla, zorunlu sigortalarda sigortacı, sigorta ettiren veya onun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasten yol açtıkları zararları karşılamak zorundadır. Bu nedenledir ki; Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarında sigorta ettiren veya onun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasten yol açtıkları zararları teminat dışı bırakılmamış,  Genel Şartların B.4. maddesinde, sigortalının kasti hareketi bir rücu sebebi sayılmıştır. Söz konusu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı T. 31.05.2022, E. 2022/1112, K. 2022/1223 sayılı kararının hatalı olduğunu düşünüyorum.

 

Av. Faik BİRİŞİK

 

KAYNAKÇA

  1. Acar Serdar, Sorumluluk Sigortacısının Doğrudan Davada Dayanabileceği Savunmalar, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012, s. 15.
  2. Adal Erhan, “Trafik Kazalarında Zarar Görenin Himayesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl Mart 1964, Cilt: 2, Sayı:3 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı 385-396)
  3. Adal Erhan, “Trafik Kazalarında Zararın Giderilmesinde Tatbik Edilecek Esaslar”, Adalet Dergisi, Yıl Mart - Nisan 1968, Cilt: 59, Sayı:3 – 4 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 162-208).
  4. Arslan Serkan Aziz, “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından Doğan Rücu Davaları”, TBB. Dergisi, Yıl Mayıs 2010, Cilt: 23, Sayı:88 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 195-224).
  5. Aşçıoğlu Çetin, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ankara 1989.
  6. Atamer Kerim,” Özel Sigorta Sözleşmeleri Hukukunda Uygulanacak Hükümler”, TBB Türkiye’de Sigorta Hukukunun Sorunları ve Geleceği Sempozyum, İstanbul 19-20 Kasım 2004, s. 122 (Makale Yayınlandığı Sayfa Aralığı 109-122).
  7. Atamer Kerim, “Yeni Türk Ticaret Kanunu Uyarınca "Zarar Sigortaları"na Giriş”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl Mart 2011, Cilt: 27, Sayı:1.
  8. Ateş Hüseyin, “Motorlu Araç İşletenin Sorumluluktan Kurtulması”, TBB. Dergisi, Yıl Mayıs 2012, Cilt: 26, Sayı:100 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 343-362).
  9. Aydın Özdemir, Elif, Akit Dışı Sorumlulukta Maddi Zarar ve Tazmini, Adalet Yayınevi, Ankara 2013.
  10. Bağrıaçık Safiye Nur, “Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Sorumluluğu”, İKÜHF. Dergisi, Yıl 2016, Cilt: 15, Sayı:2 -1 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 255-275).
  11. Birişik Faik,” Trafik Sigortası Kapsamındaki Tazminat Uyuşmazlıklarında Öncelikli Uygulanacak Hükümler”, Terazi Hukuk Dergisi, Yıl Mart 2021, Cilt:16 Sayı:175.
  12. Birişik Faik, “Ürün (mamül) Sorumluluğu Sigortası”, Terazi Hukuk Dergisi, Mayıs 2017, Cilt:12 Sayı:129.
  13. Bolatoğlu Bolat, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988.
  14. Bozer Ali, Sigorta Hukuku Genel Hükümler-Bazı Sigorta Türleri, Gözden Geçirilmiş 2. Baskıdan Tıpkı Basım, BATİDER Türkiye İş Bankası A.Ş. Vakfı Yayını, Ankara 2007.
  15. Damar Cahit, Sigortacının Kanuni Halefiyeti ve Rücu Hakkı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2022.
  16. Durak Yasemin, “Tehlike Sorumluluğu”, EÜHF. Dergisi,  Yıl Haziran 2014, Cilt: 9, Sayı:1 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 23-51).
  17. Ekmekçi Ömer-Baysal Başak-Yayvak Namlı İrem,  Uygulamalı Tazminat Hukuku, 1. Baskı, İstanbul Mart 2022.
  18. Eren Fikret-Dönmez Ünsal, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt II, Ankara 2022.
  19. Eren Fikret, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği Ve Unsurları”, AÜHF. Dergisi, Yıl 1987, Cilt: 39, Sayı 1.
  20. Fidan İsmail, “Sorumluluk Sigortalarında Rizikonun Gerçekleşmesi”,  Ankara Barosu Dergisi, Yıl 2005, S.2.
  21. Gültekin Fatih, “İşletilen Motorlu Aracın Sebep Olduğu Zarardan Sorumluluk”,  İKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz 2021, Cilt: 20, Sayı:2 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa: 399-441).
  22. Gündüz Ş. Deren, “İşletilen Motorlu Aracın Sebep Olduğu Zarardan Sorumluluk”, BÜHF. Dergisi, Yıl 2013, Cilt: 8, Sayı:107 – 108, s. 142 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 139-176).
  23. Gürsoy Kemal Tahir, İsviçre Hukukunda Trafik Kazalarından Doğan Hukuki Sorumluluğun Anahatları, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1974.
  24. Havutçu Ayşe-Gökyayla K. Emre, Uygulamada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukuki Sorumluluk 1. Baskı, Ankara 1999.
  25. Hirş Ernest: (Çev. V. Çernis) Pratik Hukukta Metod, Ankara 1978.
  26. Kara Etem, “Sınırötesi Trafik Kazaları: Avrupa Birliği'nde ve Türk Hukukunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası”, HKÜHF. Dergisi, Yıl Ocak 2016, Cilt: 6, Sayı:11 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 215-256).
  27. Karahasan, Mustafa Reşit, Sorumluluk Hukuku, Beta Yayınları, Genişletilmiş ve Bağımsız Olarak Düzenlenmiş Baskı, İstanbul 1995.
  28. Karasu Rauf, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Yetkin Yayınları, Ankara 2016.
  29. Karayalçın Yaşar, Mesuliyet Ve Sigorta Hukuku Bakımından Başlıca İşletme Kazaları Güzel İstanbul Matbaası 1960.
  30. Kılıçoğlu Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 9. Baskı, Ankara 2007
  31. Kılıçoğlu Ahmet, “2918 Sayılı Yasaya Göre Motorlu Araç İşletenin Sorumluluğu”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl Haziran - Temmuz 1984, Cilt: 12, Sayı:2 – 3.
  32. Koçhisarlıoğlu Cengiz, “Objektif Sorumluluğun Genel Teorisi”, DÜHF. Dergisi, Yıl 1984, Cilt 2, Sayı 2 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 175-303).
  33. Kubilay Huriye, Uygulamalı Özel Sigorta Hukuku, İkinci Baskı, İzmir 2003.
  34. Narter Sami, Kusursuz Sorumluluk Haksız Fiil Sorumluluğu ve Tazminat Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara 2014.
  35. Oğuzman M. Kemal-Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 2, Gözden Geçirilmiş 14. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2018.
  36. Omağ Merih Kemal-Kuntalp Erden, Banka ve Sigorta Hukuku, AÖF. Yayınları, 3. Baskı, Eskişehir 2009.
  37. Orhunöz Ergun, Uygulamada Karayolları Trafik Kanununa Göre Sorumluluk Tazminat Sigorta, Seçkin Yayınevi, Ankara 1998.
  38. Özel Çağlar-Keleş Adem, “Tehlike Sorumluluğu Ve Türk Borçlar Kanununun 71. Maddesi Üzerine Bazı Düşünceler”, İKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz-Ağustos 2016, Cilt: 15, Sayı:2 – 2 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 347-376).
  39. Sivri Ahmet, “Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu”, İKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz-Ağustos 2016, Cilt: 15, Sayı:2 – 2 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 585-634).
  40. Şenocak Kemal, Mesleki Sorumluluk Sigortası, (Özellikle Doktor, Avukat, Mimarın Sorumluluk Sigortası), Ankara 2000.
  41. Tandoğan Haluk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara 1981.
  42. Tiftik Mustafa, Türk Hukukunda Tehlike Sorumluluklarının Genel Kural İle Düzenlenmesi Sorunu, 2. Baskı, Ankara 2005.
  43. Tokat Hüseyin, “Karayoluyla Yolcu Taşımacılığından Kaynaklanan Akdi Sorumluluk”, AÜHF. Dergisi, Yıl Aralık 2016, Cilt: 65, Sayı:4 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 2909-2975).
  44. Ulaş Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Bası, Turhan Kitabevi yayınları, Ankara 2012.
  45. Ünal Mehmet, “Karar Tahlili”, AÜHFD., Yıl Ocak 1979, Cilt: 36, Sayı:1 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 295-304).
  46. Ünan Samim, Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap Sigorta Hukuku, Onikilevha Cilt II.
  47.  Vural Güven, Trafik Sigortası Motorlu Taşıt Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Ankara 1981.
  48. Yavaşi Mahmut, Kara Taşıtları Sigortaları, Yetkin Yayınları, Ankara 2019.
  49. Yeşilova Aras Ecehan, Sorumluluk Sigortalarında Zarar Görenin Doğrudan Dava Hakkı, Yetkin Yayınları, Ankara 2013.
  50. Yıldız Habib, “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Ana Esaslar ve Sorunlar”, HKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz 2018, Cilt: 8, Sayı:16 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 11-24).
  51. Yılmaz Halil, “Motorlu Araçlarla Meydana Gelen İş Kazaları”, İKÜHF. Dergisi, Yıl Ocak-Şubat, Cilt: 15, Sayı:1 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 529-552).
  52. Yılmaz Hamdi, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuksal Sorumluluğu, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2014. 
  53. Yongalık Aynur, Çevre Sorumluluk Sigortası, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1998.
  54. Yargıtay İçtihatları.

- YHGK, 20.04.2021, E. 2021/86, K. 2021/516

-Y. 4. HD, 06.10.2021,E.  2021/5734 , K.  2021/6331.

- Y. 4. HD, 08.11.2021, E. 2021/4511, K. 2021/8347.

- Y. 17. HD, 14.11.2019, E. 2017/5307. K. 2019/10632.

--------------

[1] Ünal Mehmet, “Karar Tahlili”, AÜHFD., Yıl Ocak 1979, Cilt: 36, Sayı:1, s. 299(Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 295-304).

[2] Hirş Ernest: (Çev. V. Çernis) Pratik Hukukta Metod, Ankara 1978, s. 16 vd.

[3] Birişik Faik,” Trafik Sigortası Kapsamındaki Tazminat Uyuşmazlıklarında Öncelikli Uygulanacak Hükümler”, Terazi Hukuk Dergisi, Yıl Mart 2021, Cilt:16 Sayı:175, s. 555; Atamer Kerim,” Özel Sigorta Sözleşmeleri Hukukunda Uygulanacak Hükümler”, TBB Türkiye’de Sigorta Hukukunun Sorunları ve Geleceği Sempozyum, İstanbul 19-20 Kasım 2004, s. 122 (Makale Yayınlandığı Sayfa Aralığı 109-122); Kubilay Huriye, Uygulamalı Özel Sigorta Hukuku, İkinci Baskı, İzmir 2003, s. 15; Omağ Merih Kemal-Kuntalp Erden, Banka ve Sigorta Hukuku, AÖF. Yayınları, 3. Baskı, Eskişehir 2009, s. 123.

[4] Adal Erhan, “Trafik Kazalarında Zarar Görenin Himayesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl Mart 1964, Cilt: 2, Sayı:3, s. 385-386 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı 385-396);  Oğuzman M. Kemal-Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 2, Gözden Geçirilmiş 14. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2018, s. 201 vd.; Ekmekçi Ömer-Baysal Başak-Yayvak Namlı İrem,  Uygulamalı Tazminat Hukuku, 1. Baskı, İstanbul Mart 2022, s. 55; Sivri Ahmet, “Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu”, İKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz-Ağustos 2016, Cilt: 15, Sayı:2 – 2, s. 593 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 585-634).

[5] Adal Erhan, “Trafik Kazalarında Zararın Giderilmesinde Tatbik Edilecek Esaslar”, Adalet Dergisi, Yıl Mart - Nisan 1968, Cilt: 59, Sayı:3 – 4, s. 168 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 162-208); Aydın Özdemir, Elif, Akit Dışı Sorumlulukta Maddi Zarar ve Tazmini, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s. 21 vd.

[6] Araç işletenin tehlike esasına göre tazmin etmekle sorumlu olduğu zararlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Tandoğan Haluk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara 1981, s. 235 vd.; Kılıçoğlu Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 9. Baskı, Ankara 2007, s. 284; Eren Fikret, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği Ve Unsurları”, AÜHF. Dergisi, Yıl 1987, Cilt: 39, Sayı 1, s. 166 vd.;  Narter Sami, Kusursuz Sorumluluk Haksız Fiil Sorumluluğu ve Tazminat Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, s. 795 vd.;  Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartların “Tanımlar” başlıklı A.2. maddesinin (d) bendinde zarar; “Motorlu bir aracın işletilmesi ile oluşan bir trafik kazası sonucunda üçüncü şahısların ekonomik değeri olan mal varlığında doğrudan azalma olmasına veya vücut bütünlüğünde eksilmeye, sürekli sakatlığa veya ölümüne sebebiyet verilmesi nedeniyle ilgililerin uğradıkları bu Genel Şartlar ile içeriği belirlenen maddi kayıpları” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre zorunlu malî sorumluluk sigortasının sorumlu olduğu zarar, motorlu bir aracın işletilmesi ile oluşan trafik kazasında üçüncü bir şahsın ölmesi veya bedensel zarara uğraması yahut malına bir zarar gelmesi durumunda ortaya çıkan zarardır.

[7] Koçhisarlıoğlu Cengiz, “Objektif Sorumluluğun Genel Teorisi”, DÜHF. Dergisi, Yıl 1984, Cilt 2, Sayı 2, s. 181 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 175-303); Yongalık Aynur, Çevre Sorumluluk Sigortası, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1998, s. 1.

[8] Tehlike sorumluluğu kavramı ve tehlike sorumluluğunun gelişmesi üzerine ayrıntılı bilgi için bkz., Özel Çağlar-Keleş Adem, “Tehlike Sorumluluğu Ve Türk Borçlar Kanununun 71. Maddesi Üzerine Bazı Düşünceler”, İKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz-Ağustos 2016, Cilt: 15, Sayı:2 – 2, s. 349 vd. (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 347-376).

[9] “Tehlike sorumluluğunun dayandırıldığı fikirlerden en önemlisi ise hakkaniyet fikri ve tehlike fikridir. Türk hukukunda da en önemli ilkelerden olan hakkaniyet fikri kusurun olmadığı yerde de zararın tazminini öngörmüştür. Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirildikleri riskler kusur olmasa bile giderilmelidir. Zararı, zarar gören kimsenin üzerine yıkmak hukuk düzenin ilkelerine de ters düşmektedir.” Bkz., Durak Yasemin, “Tehlike Sorumluluğu”, EÜHF. Dergisi,  Yıl Haziran 2014, Cilt: 9, Sayı:1, s. 30 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 23-51).

[10] Eren Fikret-Dönmez Ünsal, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt II, Ankara 2022, s. 1585; Tandoğan, s. 8;  Karahasan Mustafa Reşit, Sorumluluk Hukuku, Beta Yayınları, Genişletilmiş ve Bağımsız Olarak Düzenlenmiş Baskı, İstanbul 1995, s. 468; Yavaşi Mahmut, Kara Taşıtları Sigortaları, Yetkin Yayınları, Ankara 2019, s. 72.

[11] Tandoğan, s. 30; Havutçu Ayşe-Gökyayla K. Emre, Uygulamada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukuki Sorumluluk 1. Baskı, Ankara 1999, s. 29; “…Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.)…” Y. 4. HD, 06/10/2021,E.  2021/5734 , K.  2021/6331.

[12] Eren-Dönmez, s. 1598; Gündüz Ş. Deren, “İşletilen Motorlu Aracın Sebep Olduğu Zarardan Sorumluluk”, BÜHF. Dergisi, Yıl 2013, Cilt: 8, Sayı:107 – 108, s. 142 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 139-176); “…KTK’nın 85/1. maddesi sorumluluğu, aracın işletilmesine dayanan tehlike sorumluluğu olarak düzenlediğinden, işleten kusurlu olsa bile, kusur ilkesine göre değil, tehlike ilkesine göre sorumlu olur. Bunun nedeni, böyle bir hâlde işletenin şahsında birden çok sorumluluk sebebinin birleşmesi veya başka bir deyişle, çeşitli sorumluluk normlarının çatışmasıdır. Sorumluluk normlarının çatışması veya aynı kişide birden çok sorumluluk sebebinin birleşmesi hâlinde, tehlike sorumluluğu ilkesi uygulanır…”  YHGK, 20.04.2021, E. 2021/86, K. 2021/516.

[13] “…Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91.maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.

Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir…” Y. 4. HD, 08/11/2021, E. 2021/4511, K. 2021/8347.

[14] Vural Güven, Trafik Sigortası Motorlu Taşıt Araçları Zorunlu Sorumluluk Sigortası, Ankara 1981, s. 1.

[15] Ulaş Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Bası, Turhan Kitabevi yayınları, Ankara 2012, s. 770.; Fidan İsmail, “Sorumluluk Sigortalarında Rizikonun Gerçekleşmesi”,  Ankara Barosu Dergisi, Yıl 2005, S.2, s. 36.

[16] Karasu Rauf, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s.114; Yıldız Habib, “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Ana Esaslar ve Sorunlar”, HKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz 2018, Cilt: 8, Sayı:16, s. 20-21 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 11-24); Damar Cahit, Sigortacının Kanuni Halefiyeti ve Rücu Hakkı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2022, s. 224.   

[17] Bolatoğlu Bolat, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988, s. 150.

[18] Gürsoy Kemal Tahir, İsviçre Hukukunda Trafik Kazalarından Doğan Hukuki Sorumluluğun Anahatları, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1974, s. 28.

[19] Yılmaz Hamdi, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuksal Sorumluluğu, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2014, s. 121.

[20] Ateş Hüseyin, “Motorlu Araç İşletenin Sorumluluktan Kurtulması”, TBB. Dergisi, Yıl Mayıs 2012, Cilt: 26, Sayı:100, s. 350 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 343-362); Tokat Hüseyin, “Karayoluyla Yolcu Taşımacılığından Kaynaklanan Akdi Sorumluluk”, AÜHF. Dergisi, Yıl Aralık 2016, Cilt: 65, Sayı:4, s. 2942 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 2909-2975).

[21] Bolatoğlu, s. 183; Arslan Serkan Aziz, “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından Doğan Rücu Davaları”, TBB. Dergisi, Yıl Mayıs 2010, Cilt: 23, Sayı:88, s. 204-205 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 195-224).

[22] Kara Etem, “Sınırötesi Trafik Kazaları: Avrupa Birliği'nde ve Türk Hukukunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası”, HKÜHF. Dergisi, Yıl Ocak 2016, Cilt: 6, Sayı:11, s. 228-229 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 215-256).

[23] Eren,  s. 192 vd.; Kılıçoğlu Ahmet, “2918 Sayılı Yasaya Göre Motorlu Araç İşletenin Sorumluluğu”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl Haziran - Temmuz 1984, Cilt: 12, Sayı:2 – 3, s. 24 vd.; Gürsoy, s. 19;  Yılmaz, s. 112 vd.;  Orhunöz Ergun, Uygulamada Karayolları Trafik Kanununa Göre Sorumluluk Tazminat Sigorta, Seçkin Yayınevi, Ankara 1998, s. 28-29; Gültekin Fatih, “İşletilen Motorlu Aracın Sebep Olduğu Zarardan Sorumluluk”,  İKÜHF. Dergisi, Yıl Temmuz 2021, Cilt: 20, Sayı:2, s. 419-420 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa: 399-441).

[24] İşletme kavramı ve işletme kazası hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Gürsoy, s. 29 vd.

[25] Yılmaz Halil, “Motorlu Araçlarla Meydana Gelen İş Kazaları”, İKÜHF. Dergisi, Yıl Ocak-Şubat, Cilt: 15, Sayı:1, s. 539 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 529-552).

[26] Yılmaz Hamdi, s. 114 vd.

[27] Gürsoy, s. 30.

[28] Aşçıoğlu Çetin, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ankara 1989, s. 39-40; Yılmaz, s. 116-117

[29]  “… Kazaya sebep olan vincin kaza anında yapılan işe göre mekanik aksamlarının çalışıyor olması işletilme halinin varlığını göstermekte olup mahkemece aracın yükleme boşaltma gibi işleri yaptığı sıradaki faliyetinin işletilme hali sayılamayacağı görüşüne de katılmak mümkün değildir....” (Y. 17. HD, 14.11.2019, E. 2017/5307. K. 2019/10632).

[30] Bolatoğlu, s. 168; Oğuzman M. Kemal-Öz Turgut, s. 198.   

[31] Birişik Faik, “Ürün (mamül) Sorumluluğu Sigortası”, Terazi Hukuk Dergisi, Mayıs 2017, Cilt:12 Sayı:129, s..17.

[32] Bağrıaçık Safiye Nur, “Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Sorumluluğu”, İKÜHF. Dergisi, Yıl 2016, Cilt: 15, Sayı:2 -1, s. 266 (Makalenin Yayınlandığı Sayfa Aralığı: 255-275).

[33] Atamer Kerim, “Yeni Türk Ticaret Kanunu Uyarınca "Zarar Sigortaları"na Giriş”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl Mart 2011, Cilt: 27, Sayı:1, s. 81-82.

[34] Acar Serdar, Sorumluluk Sigortacısının Doğrudan Davada Dayanabileceği Savunmalar, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012, s. 15.

[35] Şenocak Kemal, Mesleki Sorumluluk Sigortası, (Özellikle Doktor, Avukat, Mimarın Sorumluluk Sigortası), Ankara 2000, s. 16.

[36] Tiftik Mustafa, Türk Hukukunda Tehlike Sorumluluklarının Genel Kural İle Düzenlenmesi Sorunu, 2. Baskı, Ankara 2005,  s. 115.  

[37] Yeşilova Aras Ecehan, Sorumluluk Sigortalarında Zarar Görenin Doğrudan Dava Hakkı, Yetkin Yayınları, Ankara 2013, s. 28.

[38] Vural Güven, Trafik Sigortası Motorlu Taşıt Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Ankara 1981, s.3-4; Karayalçın Yaşar, Mesuliyet Ve Sigorta Hukuku Bakımından Başlıca İşletme Kazaları Güzel İstanbul Matbaası 1960, s. 58.

[39] Bozer Ali, Sigorta Hukuku Genel Hükümler-Bazı Sigorta Türleri, Gözden Geçirilmiş 2. Baskıdan Tıpkı Basım, BATİDER Türkiye İş Bankası A.Ş. Vakfı Yayını, Ankara 2007 s. 141.

[40] Ünan Samim, Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap Sigorta Hukuku, Onikilevha Cilt II, s. 342.

[41] Ünan, s. 342.

[42] Ünan, s. 416-417.

[43] Hirş, s. 16.

[44] Acar, s. 76.