Günlerdir ülkemizde bir hezeyan ve akıl tutulması Taksim Gezi Parkı sarmalında devam edegelmektedir. Milletimizin iyiniyetli haklı taleplerini sivil itaatsizlik eylemleriyle ortaya koymasını fırsat telakki eden, protestoları olumsuz noktalara sürüklemek isteyen kötü gayeli mihrakların hizmetçileri, milletimizi provake ederek çıkar elde etme hesaplarına girişmiş bulunmaktadırlar.

Bu hususların altını özellikle çizerek ülkemize, vatanımıza ve milletimize yöneltilen tehditlerin ve tehlikenin farkında olup olmadığımızı hepbirlikte sorgulamamız gerektiğine inanıyoruz.

Kabuğunu kırmakta olan bir Türkiyeyi kimsenin istemeyeceği hepimizin malumudur. Ancak bunun yanında iç dengeler açısından milletiyle barışık, paylaşımcı ve milletinin düşünceleri doğrultusunda hareket eden birbirini ötekileştirmekten çok birleştirici ve sevgi dili kullanan bir yönetim modelinin de benimsenmesi , Türkiyelilik kavramının içini dolduracağı gibi gelişme ile güçlenmenin devamı açısından birincil nitelikte temel dayanak olacağına inanıyoruz.
       
Mevcut siyasi iradenin, son günlerde yaşanan iyiniyetli protestolardan gerekli dersleri çıkaracağını da umuyoruz.

Taksim gezi parkı protestoları ve birçok ilde gerçekleşen destek eylemlerini derinlemesine analiz ettiğimizde  daha çok yabancıların buradan  “Taksimden Tahrir çıkarma arzusu” ve  tul-i emellerine direkt olarak şahit oluyoruz.   Yabancı basının ve AB’nin yaklaşımları izlendiğinde daha önceki zamanlarda da yaptıklarına benzer şekilde el ovuşturarak sevinç ve alkış içinde, tahrik edici ve provokasyon ile yıkımlara ortam sağlayıcı direk mesajlar gönderdiklerini görmüş bulunuyoruz. Gözlerinin içi gülüyor nedendir !!! bilinmez.

Burada dikkat edilmesi gerekenin haklı tepkilerin başkalarının / dış mihrakların ekmeğine yağ sürmemesi, vatanımız ve milletimiz ile her daim Türkiyenin kaybetmemesi gerekliliğidir.
  
Gördük ve biliyoruz ki bu tür havalarda Lawrence'ler ortalıkta sinsice fırsat kollarlar. Puslu havada ansızın beliriverirler sahiplerine tam itaat ile. 100 yıl önce de 33 yıl önce de Çorum’da, Sivas’ta, Maraş’ta milletimizi hain provokasyonlarının tam ortasına ittiler.

Kardeşi kardeşe vurdurmada pek maharetlidir onlar. Aradan sıyrılıp ülkemizin ve yediden yetmişe bağırlarımızın yanışını duvara yaslanıp malboro ya da sarma cigara tüttürüp keyif çatarak izlerler. Sonrada topraklarımızın, doğal zenginliklerimizin ganimet edileceği anı beklerler. Çok yazık ki Musul'umuz Kerkük'ümüz misali.

Bu yüce millet, bu alçak filmi artık ezberinde tutmakta ve dört bir coğrafyadan renklerini ve bayraklarını çok iyi tanıdığımız bu vatanı parçalamak için ceplerinde cetvel ile sırtlan kahpeliğiyle dolaşan Lawrence'lerin farkındadır ve asla bu oyunlara müsaade etmeyecektir.

Milletimizin yaşadığı acılar üzerine politik hesap ve irade tesisi hayalinde olan tüm siyasi cephelere takkelerini önlerine koyarak düşünmeleri gerektiği günleri yaşıyoruz.

Milletimiz, bu düzenbazca dış mihraklarca kurgulanmış sahte kavga iklimini nefret diliyle çoğaltmak yerine, severek yok edeceğini geçmiş tecrübelerinden çok iyi bilmektedir.

Mümkünse 1980 sonrası yetişen yeni neslimize, genç ve çocuklarımıza bu aynı kahredici oyunlar ve tezgahlardan  edindiğimiz tecrübelerimizi, yaşanmışlıklarımızı, acılarımızı ve hepbirlikte kaybedişlerimizi tekrar tekrar anlatalım ki kahpe rüzgar bir daha geçmesin milletimizin ve bu ülke çocuklarının arasından.

Türkiye ciddi bir devlettir. Yüce milletimizin itidal ve sağduyusu en büyük güç olup sevgi dolu, daha daha mutlu müreffeh yarınlar hepimizi beklemektedir.
 
Bu bilinç ile Türkiyemize olan inançlarımızı yeniden donanarak ülkemizi, vatanımızı, milletimizi şimdi daha çok sevme zamanı olduğu bilinci ile milletimizi soğukkanlı, sağduyulu ve gözü açık olmaya davet ediyoruz.