Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, çoğunluğu 12 Eylül döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ile Mamak Askeri Cezaevinde işkenceye uğradığını iddia eden 129 kişinin suç duyurusu üzerine dönemin polis ve asker şüphelileri hakkında yürüttüğü soruşturmada, suçlamalar zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısının verdiği kararda, 1980'de Mamak Askeri Cezaevinde yaşamını yitiren yayıncı İlhan Erdost ile aynı cezaevinde 1987'de ölen Hüseyin Kurumahmutoğlu "maktul", gazeteci Rahmi Yıldırım "mağdur", 129 kişi ile MHP tüzel kişiliği ise "müşteki" olarak gösterildi.

Soruşturmanın şüphelileri arasında Mamak Askeri Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik, eski Ankara emniyet müdürleri Cevdet Saral, Ali Akan ve Ülkü Met ile o dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Mamak Askeri Cezaevinde görev yapan birçok kişi bulunuyor.

Takipsizlik kararında, 12 Eylül 1980 tarihindeki askeri müdahale öncesinde ve sonrasında kendileri ya da yakınları gözaltına alınan, tutuklanan ve Ankara Emniyet Müdürlüğü, Ulucanlar Cezaevi ve Mamak Askeri Cezaevinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını belirten şikayetçilerin suç duyuruları üzerine soruşturmanın yürütüldüğü ifade edildi.

Soruşturmanın "kasten insan öldürme, işkence yapma, kötü muamelede bulunma" suçlarından yürütüldüğü, suç tarihinin 1980-1984 olduğu bildirilen kararda, mağdur, müşteki ve şüphelilerin beyanları özetlendi.

"İNSANLIK ONURU VE HUKUK DEVLETİYLE BAĞDAŞMAYAN"
"Müştekilerin ifadelerinde belirttikleri, insanlık onuru ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan ve suç oluşturan kasten insan öldürme, işkence ve kötü muamele suçlarının 1980-1984 döneminde işlendiğinin iddia edildiği" kaydedilen kararda, suç tarihinden bu yana 30 yıldan fazla süre geçmiş olması dikkate alınarak, öncelikle zaman aşımı konusunun değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Anayasa'nın 38. maddesinde, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Suç ve ceza zaman aşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır" denildiği hatırlatılan kararda, suçların işlendiği tarihte 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) yürürlükte bulunduğuna işaret edildi.

Bu kanuna göre şüphelilere isnat edilen suçların olağanüstü zaman aşımı süresinin 30 yıl olduğu, halen yürürlükteki 5237 sayılı TCK'ya göre ise zaman aşımının dolmadığı, bu durumda şüphelilerin lehine olan 765 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği anlatılan kararda, 765 sayılı kanun uyarınca 30 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresinin suç tarihinden bu yana dolduğu vurgulandı.
Kararda, şüphelilere isnat edilen "kasten insan öldürme, işkence ve kötü muamele" suçlarının, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehlerine olan 765 sayılı TCK uyarınca zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından, "kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına" karar verildiği bildirildi.

MÜŞTEKİLERİN İFADELERİ
Karara göre müştekilerden Doğan Eşlik, 2011'de verdiği dilekçe ve sonrasında alınan ifadesinde, 1982'de Mamak Askeri Cezaevi Muhafız Taburu 5. Bölük'te askerlik yaptığını anlattı.
Bu süreçte kendilerine verilen talimat uyarınca mahkum dövdüğünü, bunu yapmazlarsa rütbelilerin kendilerini dövdüğünü ifade eden Eşlik, bir defasında, mahkuma yavaş vurduğu için Üsteğmen Ahmet Kelek tarafından dövüldüğünü öne sürdü.

Başka rütbelilerce de dövüldüklerini kaydeden Eşlik, Cezaevi Komutanı Raci Tetik tarafından sürekli baskıya uğradığını, "Tuna Yüzbaşı"nın da askerlere ve mahkumlara sıradan dayak attığını belirtti. Bu olaylar nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunu, evlenemediğini ve herhangi bir işte çalışamadığını ifade eden Eşlik, maddi ve manevi kayba uğradığını savundu.
Yaşar Okuyan ise 13 Kasım 2012'deki ifadesinde, 12 Eylül 1980 öncesinde MHP Genel Sekreter Yardımcısı olduğunu, askeri müdahale sonrasında diğer parti yöneticileriyle gözaltına alınıp, Kirazlıdere'ye götürüldüğünü ve burada 30-35 gün kaldığını anlattı. Ardından nakledildiği Mamak Askeri Cezaevinde "kafes" denilen kısma konulduğunu, copla dövüldüğünü ifade eden Okuyan, kafeste 24 saat kaldıktan sonra arkadaşı Taha Akyol ile hücreye konulduklarını, burada geçirdikleri 29 gün boyunca hakarete uğradığını, kötü muamele dolayısıyla intihar etmeyi düşündüğünü kaydetti.

Yeni koğuşa konulduktan sonra da "Zeki Kaman" ve "Dürüst Oktay" isimli iki komiserin işkence yaptığını kaydeden Okuyan, 'cezaevinde 5-6 kişinin Raci Tetik'in talimatıyla, bir kişinin de bizzat katılımıyla öldürüldüğünü, buna rağmen doktorun "intihar" raporu verdiğini anlattı. Okuyan, ölenlerden birinin İlhan Erdost olduğunu söyledi.

Yılma Durak da 2011 ve 2012'de verdiği ifadelerde 1979'da MHP İstanbul İl Başkan Yardımcılığı'na seçildiğini, 12 Eylül sonrasında Erzurum'da gözaltına alınıp, İstanbul'a götürüldüğünü, orada işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını, bir süre sonra Mamak Askeri Cezaevine sevk edildiğini, burada 4,5 yıl kaldığını, kendisine falaka, dayak gibi işkence yöntemleri uygulandığını ifade etti.
Adalet Erbaş ise 16 Ekim 2012'deki ifadesinde, eşi ve kendisinin Ankara'da bir cinayetin faili olarak ihbar edildiklerini, 1,5 yıl cezaevinde kaldıklarını söyledi. Daha sonra beraat ettiğini, cezaevindeyken 8 aylık bebeğinin öldüğünü bildiren Erbaş, Mamak Cezaevinde Raci Tetik'in kendisini demirle dövdüğünü, ayrıca mahkumlara hortumla tazyikli su tutturduğunu, bu sırada kafasını duvara çarpan bir öğretmenin öldüğünü beyan etti.

Mehmet Emin Aydın da 24 Haziran 2011'de verdiği ifadede, ODTÜ'de öğrenciyken, 14 Kasım 1980'de gözaltına alındığını, Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şubede 27 gün boyunca gözleri bağlı hücrede kaldığını, Filistin askısına bağlandığını, ayaklarından tavana asıldığını, 5 kaburgasının kırıldığını, mide kanaması geçirdiğini ifade etti. Gözaltındayken öldüğü düşünülerek çöpe atıldığını, ölmediği anlaşılınca tekrar götürüldüğünü kaydeden Aydın, 27 günlük işkence sonucunda 67 kilodan 45 kiloya düştüğünü söyledi.

Aydın, 1,5 yıl kaldığı Mamak Cezaevinde de işkenceye maruz bırakıldığını, ayrıca yazar İlhan Erdost'un öldürüldüğünü gördüğünü ifade etti.

ŞÜPHELİLERİN İFADELERİ
Şüphelilerden Raci Tetik ise 20 Şubat 2013'te alınan ifadesinde, darbeden 1,5 ay kadar önce Mamak Askeri Cezaevine müdür olarak atandığını, 1984'e kadar burada albay rütbesiyle görev yaptığını söyledi. İşkence suçlamasından daha önce beraat ettiğini bildiren Tetik, "Cezaevinde görev yaptığım sürede Askeri Cezaevi Yönetmeliği'nin gereklerini yerine getirdim, disiplini sağladım." dedi.
Görevi süresince cezaevine 31 bin tutuklunun girip çıktığını, hüküm verilenlerin başka cezaevlerine nakledildiğini aktaran Tetik, kimseye işkence yapmadığını, personeline işkence yapılması talimatı vermediğini, göreve başladığı gün de özellikle kadınlara ve hastalara daha iyi davranılması talimatı verdiğini savundu. O dönemde emrinde yüzlerce personel olduğuna işaret eden Tetik, hepsinin tek tek ne yaptıklarını bilemeyeceğini söyledi.

Cevdet Saral da 31 Aralık 2012 tarihli ifadesinde, 1980'de Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdürlüğünde başkomiser olarak görevlendirildiğini, kısa süre sonra emniyet amiri rütbesiyle şube müdür yardımcısı olduğunu belirtti. 1984'e kadar görevde bulunduğu Ankara'da kimseye işkence ve kötü muamele yapmadığını, bu yönde talimat almadığını ya da vermediğini ifade eden Saral, herhangi bir kimseye işkence yapıldığını da görmediğini, duymadığını anlattı.

Diğer şüpheliler de haklarındaki suçlamaları reddetti.