Radikal gazetesinde yer alan İsmail Saymaz imzalı haber şöyle:

Afşin Savcısı Mehmet Kuş, bir ağabeyin suç duyurusunu işleme koydu, 12 Eylül sonrası 'işkence'de ölen öğretmen Ali Ekber Yürek'in mezarı açılıyor.

Yürek'in kemikleri işkence izi olup olmadığını belirlemek için adli tıbba yollanacak. İki tanığın ifadesini alan savcının şüpheliler hanesinde, dönemin Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutanı Tümgeneral Yusuf Haznedaroğlu da var.

TKP / ML adlı yasadışı sol örgütün yöneticisi olduğu ve 'Musa' kod adını kullandığı iddia edilen öğretmen Ali Ekber Yürek 7 Mayıs 1981'de Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde gözaltına alındı. Yanında arkadaşı Kalender Hışır da vardı. Hışır'ın iddiasına göre, Afşin'de sorgu merkezi olarak tahsis edilen Yol Su Elektrik İdaresi'ne, daha sonra da Yatılı Bölge Okulu'na götürüldüler. Yürek burada iki hafta işkence gördü.

Ağabeyi Mehmet Yürek, 25 Mayıs 1981'de İstanbul'dan Afşin'e çağrıldı ve kendisine 24 yaşındaki kardeşinin cesedi teslim edildi. Ağabeyine göre Ali Ekber Yürek'in dudakları, dişleri, el ve ayak parmakları, cinsel organı yanık ve çürükler içindeydi. Sol kolu, kaburgaları ve omuzu kırıktı. Sırtı ve göğsü siyah-mor renkteydi.

Yürek'e, kardeşinin 'parkasının ipiyle kendisini astığı' söylendi. Fakat hücrenin yüksekliği bir metreydi. Birlikte yakalandığı Kalender Hışır, genç öğretmenin iki hafta işkence gördüğünü, üzerine yüksekten kum torbaları atılarak öldürüldüğünü ileri sürdü. O tarihte, bu ölümü soruşturan Savcı Hüseyin Türker, doktorun 'solunum yetmezliği' teşhisine dayanarak takipsizlik verdi.

Şüpheli tümgeneral

Geçen yılki 12 Eylül referandumuna iki gün kala ağabey Yürek, kardeşinin ölümüyle ilgili şikâyetçi oldu. Kenan Evren'in yanı sıra Tümgeneral Yusuf Haznedaroğlu ile ilçedeki diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.

Malatya Özel Yetkili Başsavcılığı, evrakı ayırdı. Darbeciler hakkındaki suçlama, 2011/150 soruşturma numarasıyla Ankara Özel Yetkili Başsavcılığı'nca yürütüldüğü için buraya gönderildi. Ali Ekber'in işkencede ölümüyle ilgili evraksa Afşin Başsavcılığı'na iletildi. Dosya, 30 yaşındaki Savcı Mehmet Kuş'a düştü. Savcı, 2010/2459 sayılı dosyayı açtı.

Önce ağabeyin, ardından Yürek'le aynı tarihte gözaltına alınan Ali Kepez ve Akif Keçeli'nin 6 Nisan'da ifadesini aldırdı. Savcı Kuş, ifadeleri aldıktan sonra, ceset üzerinde kemik kırığı ve işkence izi olup olmadığını saptamak için mezarın açılması kararını verdi, mezarın olduğu Ovacık Savcılığı'na talimat yazdı. Mezarın önümüzdeki en geç 1 Haziran'a kadar açılması bekleniyor. Afşin Başsavcılığı, Elazığ Adli Tıp Şubesi'nden bir uzman da istedi. Kemikler inceleme için adli tıbba gönderilecek.

Savcı Kuş ayrıca dönemin Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutanı Haznedaroğlu ile o yıllarda Savcı Hüseyin Türker, Dr. Nevzat Özcan ve ilçede görevli askerler ve polislerin adres tespitini de başlattı. Bu suçun kaldırılan Geçici 15. Madde kapsamına girip girmediği konusunda Ankara Özel Yetkili Savcılığıdan görüş alınmasının planlandığı öğrenildi. Yürek'in hiyerarjik bir silsileyle öldürüldüğü yönünde görüş belirtilirse Kuş, dosyayı Ankara ile birleştirebilecek. Ağabey Mehmet Yürek, bu soruşturmayla 12 Eylül'deki referandum sonucunun sınanacağı görüşünde:

"Yargı vesayeti bitti mi, el değiştirdi mi, göreceğiz. Bu savcıyı görevden alırlar ya da dosyayı alırlarsa, vesayet el değiştirdi demektir."

Tanıklar anlatıyor

Akif Keçeli: Mayıs 1981'de gözaltına alındım ve 120 gün kaldım. Musa diye bildiğimiz kişi ile beni yüzleştirmek üzere Afşin'e götürdüklerinde önce sağlıklı olarak gördüğüm Musa, 15 gün sonra ağzı kaymış, işkence görmüş, bitkin haldeydi. Konuşamıyordu. Ali Ekber'le yüzleşirken gözümü açtıklarında Yusuf Haznedaroğlu'nu bizzat gördüm. Onun komutasında işkencede ölenler olduğunu duyuyordum.

Ali Kepez: 105 gün gözaltında kaldım. 15 günüm Afşin'de geçti. Musa ve bazı kişilere işkence yapıldığını biliyorum. İşkenceyi birebir duydum. Afşin'de kaldığımın üçüncü günü görevliler Musa'yı 'Hiçbir şeyin kalmasın, dönmeyebiliriz' diyerek götürdü. Bizzat duydum. Daha sonra Afşin'den Maraş'a sorguya götürüldüğümüzde görevliler Musa'nın cesedini gösterip 'Konuşmazsan sonun Musa gibi olur' diyerek işkence yaptılar. Sigara söndürme olayının halen izini taşırım.

Kalender Hışır: 7 Mayıs 1981'de Elbistan'ın Kümbet Mahallesi'nde kiralık evimi Ali Ekber'e bıraktım. O gün aynı evde kaldık. Sabah 04.30'da evimize baskın düzenlendi. İkimizi de Afşin'deki sorgulama binasına götürdüler. Ağır işkenceler sonucu yaklaşık iki hafta sonra Ali Ekber kum torbası yöntemiyle katledildi. Bir ara beni bekletirken Ali Ekber'i içeri aldılar. Hiç tanık olmadığım bir sesle karşılaştım. Bu ses, dolu bir çuvalı kaldırıp yere vurma gibiydi. Aklıma kum torbası geldi. Beş altı kez torbayı istenilen yere vurdular. Detaylı bilgileri 6. Kolordu'da görülen sıkıyönetim mahkemesinde anlattım. Verdiğim bilgiler tutanağa geçmesine rağmen işlem yapılmadı.

Yürek'in öldüğü yıl doğdu

12 Eylül sonrasına 'ilk kazmayı vuran' Savcı Mehmet Kuş, öğretmen Ali Ekber Yürek'in işkence sonucu öldürüldüğü iddia edilen yılda, 1981'de, Kayseri'de doğdu. 1999'da girdiği İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 2003'te bitirdi. Ardından 22 Şubat 2004'te yapılan hâkim ve savcılık sınavını kazandı. O yılın temmuz ayında stajyerlik görevinden sonra Temmuz 2006'da Sinop'un Durağan ilçesine atandı.

2008'de Afşin'e atandı

Evli ve bir çocuk babası Savcı, Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde 2008'den bu yana görev yapıyor.