Köşe yazarları Kemal Öztürk, Saadet Oruç, Kenan Alpay, Abdulhamit Güler ve Merve Şebnem Oruç, avukatları ile Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda gelerek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu dilekçesini verdi. Avukat Cihat Gökdemir tarafından savcılığa sunulan dilekçede, müvekkiller Ahmet Kekeç, Ardan Zentürk, Yasin Aktay, Cemile Bayraktar, Merve Şebnem Oruç, Murat Çiçek, Esra Elönü, Halime Kökçe, Kemal Öztürk, Mahmut Övür, Ersoy Dede, Abdulkadir Selvi, Abdulhamit Güler, Kenan Alpay, Fuat Uğur ve Saadet Oruç'un gazetelerindeki köşelerinde, "Diliniz Kaba Vicdanınız Taş" başlıklı yazı kaleme aldıkları hatırlatıldı.

Kılıçdaroğlu'nun bu konuya değindiği 10 Mart'taki grup toplantısında, eleştiri sınırını fazlasıyla aşarak yazarlara hakaret ettiği belirtilen dilekçede, hakaretler nedeniyle müvekkillerin onur, şeref ve saygınlıklarının zarar gördüğü ileri sürüldü.

Dilekçede, köşe yazılarının, toplumsal ve gündemdeki bir konuyu eleştirel bir dille değerlendirmekten öteye geçmeyen ve tamamıyla gazeteciliğin gerektirdiği kriterlere uygun şekilde kaleme alındığı öne sürüldü. Köşe yazılarının, gerek içerikleri açısından gerekse de toplumda yankı bulması amacıyla mağduriyete verilen bir tepki olarak "aynı başlıkla" yazılmasının hukuka aykırı yönünün bulunmadığı belirtilen dilekçede, "Kemal Kılıçdaroğlu, fikir özgürlüğüne tahammülsüzlük göstererek eleştiri sınırını fazlasıyla aşan ifadelerle müvekkilleri 'yalanların temsilcisi' olarak tanımlayarak ağır hakaretlerde bulunmuştur" denildi.

Dilekçede, söz konusu konuşmanın topluluk önünde yapılması sonrasında sözlerin toplumda dikkati çekecek nitelikte olması nedeniyle yazılı ve görsel medyada yoğun şekilde yer alarak aleniyet unsurunun oluştuğu belirtilerek, Kılıçdaroğlu hakkında gerekli soruşturmanın başlatılarak, kamu davasının açılması talep edildi.

Adliye çıkışında köşe yazarları adına konuşan Yeni Şafak Gazetesi Köşe Yazarı Kemal Öztürk, Kabataş olayı nedeniyle 4 kadın yazarın sosyal medyada ve kamuoyunda eleştirilmesini, linç olarak niteledi ve bir grup yazar olarak aynı başlıkta makale kaleme aldıklarını anlattı. Öztürk, özel bir organizasyona gitmediklerini, özel bir yerden talimat da almadıklarını söyledi.

Gezi Parkı eylemleri sırasında Kabataş'ta yaşandığı ileri sürülen taciz olayının, görüntülerinin bulunduğu ileri sürülmüş, ancak dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat takipçisi olmasına rağmen, yapılan polis incelemelerinde iddiaları doğrulayan hiçbir kanıta rastlanmamıştı. Ulaşılan bütün görüntülerde de iddia edilen tacize dair hiçbir iz yoktu. Üstelik soruşturma sırasında incelemeye tabi tutulan yüzlerce kişi de gerçek olmayan bu iddialarla kendilerinin mağdur durumuna düşürüldüklerini söylemişti. Bu gelişmeler üzerine kamuoyunda ve muhalefet partilerince iddialar, "Kabataş yalanı" olarak nitelenmeye başladı. Bu iddiayı gündeme taşıyan ve "gerçek olduğunu" öne süren gazetecilere yönelik yoğun eleştiriler yöneltiliyor.