Selma Civek, 1987’de evlendiği Hüseyin Civek’ten şiddet görmeye başladı. 2009’da bir süre Ankara’da kadın sığınma merkezinde yaşamak zorunda kalan Civek, eve döndükten sonra tekrar kocasının şiddetine maruz kalınca 14 Ekim 2010’da şikâyette bulundu ve boşanma talebiyle süreç başlattı.

Mahkeme, bu şikâyet üzerine gözaltına alınan Civek’in kocasını şiddet ve tehditten uzak durması konusunda uyarıp evi terk etmesini istedi. Hüseyin Civek, 12 Kasım 2010’da denetim altında kalmak şartıyla serbest bırakıldı. Selma Civek, 23 Kasım’da kocasının tacizlerinin sürdüğü ve kendisini ölümle tehdit ettiği gerekçesiyle bir kez daha polise başvurdu. 17 Aralık’ta da bir şikâyette daha bulundu. 

DEFALARCA ŞİKÂYET

Kocanın ölüm tehditlerine devam ettiği ve bir önceki koruma kararına uymadığı tespit edildi. 14 Ocak 2011’de Selma Civek kocası tarafından sokakta 22 kez bıçaklanarak öldürüldü. Hüseyin Civek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Civek’in çocukları Pınar, Merve ve Yaşar tarafından 5 Temmuz 2011’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan davada iki tez işlendi. 

TUTUKLANABİLİRDİ

Bunlardan ilki, devletin koruma yükümlülüğü bulunmasına rağmen bunda etkisiz kalması üzerine Civek’in hayatını kaybettiği oldu. İkinci tez ise Civek’in kadın olması nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığıydı. Davacılar bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkını garanti altına alan 2’nci ve ayrımcılığı yasaklayan 14’üncü maddesini ihlal ettiğini savundu.AİHM, durumun detaylarına hâkim olunmasına rağmen güvenlik birimlerinin Civek’in korunması amacıyla uygun önlemleri almadığının ve yinelenen şikâyetlere karşın önlemlerin yenilemediğinin altını çizdi. Civek’in kocasının ölüm tehdidi nedeniyle tutuklanmasının meşru olacağı ancak bunun yapılmadığı ve etkin koruma yönünde adım atılmadığı da tespitler arasında yer aldı. Gerçek ve ciddi bir tehdit karşısında yetkililerin cinayeti önlemek için harekete geçmediğine karar veren AİHM, Türkiye’nin AİHS’nin 2’nci ve 14’üncü maddelerini ihlal ettiğine karar verdi. 

OPUZ DAVASI İLKTİ

DİYARBAKIR’da yaşayan Nahide Opuz’un davası, kadına yönelik aile içi şiddet nedeniyle AİHM’de Türkiye’nin mahkûm olduğu ilk dava olarak tarihe geçti. Dava, devletin kendisini ve annesini kocası H.O.’nun şiddetinden korumadığı gerekçesiyle Opuz tarafından AİHM’e 2002’de başvurulması ile başladı. Mahkeme, 2009’da Türkiye’yi tazminata mahkûm etti.

GÖRME ENGELLİYE EĞİTİM ENGELİ OLAMAZ

AİHM, 2004’te İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nın lise sınavlarını başarıyla tamamlayıp bağlama bölümüne kayıt hakkı kazanmasına karşın görme engelli olduğu için kaydı yapılmayan Ceyda Evrim Çam’ın açtığı davada Türkiye’yi haksız buldu. Çam’ın müzik eğitimi alma talebinin objektif ve makul bir gerekçe olmaksızın reddedildiğine karar veren AİHM, AİHS’nin ayrımcılığı yasaklayan 14’üncü maddesini, eğitim hakkını düzenleyen 1 Numaralı Protokol’ün 2’nci maddesiyle kombine şekilde ihlal ettiğine hükmetti. AİHM kararı gereği Türkiye, Çam’a 13 bin Euro tazminat ödeyecek. 




Güven ÖZALP / Hürriyet