Dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 'imza özürlü' olduğunu söyleyen Çiçek, "Askerî savcılığın bilgisi dahilinde imzamı değiştirdim." dedi. Askerî savcılığın soruşturmayı sivil savcıya göndermemesi için çok uğraştığını ancak ikna edemediğini anlatan Çiçek, Genelkurmay adlî müşaviri ve askerî savcıyla görüşmesini ise şöyle açıkladı: "Adlî müşavir 'buralarda dolaşma, izleniyoruz' diye uyardı. Bunun üzerine güvenli hattan görüştük."

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkeme-si'nce Silivri'deki mahkeme salonunda görülen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesine ilişkin 7 sanıklı davanın üçüncü duruşması yapıldı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Dursun Çiçek'i, savunmasını yapması için kürsüye çağırdı. Çiçek'in, 50 sayfalık savunmasını okurken oldukça gergin olduğu dikkatlerden kaçmadı. 368 gündür tertibe maruz kaldığını savundu. 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinin imzasız bir örneğini mahkeme heyeti ve savcılara sundu. Planın askeri yazım tekniklerine uymadığını savundu. Çiçek, "Genelkurmay böyle plan yapmaz. İrtica tehlikesi gördüğünde MGK'ya götürür. Bu plan değil pilav, iftira, komplo. Plan iftira. Bana çektirenlerden hesap soracağım." dedi.

Belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını savundu: "İyi taklit edilmiş. TÜBİTAK ve Adli Tıp bana ait imzaların birbirini tutmadığını söylüyor. Evet, imzalarım birbirini tutmuyor. 12 Haziran 2009'da askerî savcılıkta ifade veriyorum. Savcıya dedim ki, 'Benim imzalarım çeşitli makamlarda yer alıyor, bunlar yeni belgeler üretecek. 'Bunun üzerine parafımı değiştirdim. Yeni bir imzaya çalıştım. İmza değiştirdiğimi askeri savcılık da biliyor. Ben imza özürlüyüm. İmzamın güvenilirliğini artırmam lazımdı. Ben subayım, bir subay imzasını değiştirirse bunun kriminal incelemede belirlenebileceğini bilir. Bunu yaptım çünkü taarruz, saldırı altındayım."

Dursun Çiçek, askeri savcılığın dosyayı 'takipsizlik' kararı vererek adli yargıya göndermesinin de hata olduğunu savundu. Çiçek, "Yapmayın, sivil savcıya göndermeyin, iş açılır, dedim. Ama ikna edemedim." ifadelerini kullandı.

'KAĞIT PARÇASI' AÇIKLAMASINI DELİL GÖSTERDİ

Dursun Çiçek, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 26 Haziran 2009'da gazetecilere yaptığı açıklamayı delil gösterdi. Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın takipsizlik kararının ardından gazetecilere açıklama yapan Başbuğ'un 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinin fotokopisi için 'kağıt parçası' demiş ve hukuken delil değeri olmadığını söylemişti. Çiçek, mahkeme başkanı ve savcıların dikkatini bu açıklamaya çekmek istediğini belirterek, "Genelkurmay Başkanı'nın dediği gibi kağıt parçası." diye konuştu. Öğle arasından sonraki savunmasında soruşturma sırasında kafasına silah dayayıp intihar edenleri hatırlatan Çiçek, "Ne yapayım kafama birileri gibi kurşun mu sıkayım? Bunu benden beklemesinler. Benim hizmet edecek bir vatanım ve çok sevdiğim ailem var." diye konuştu. Davanın reddini talep eden Çiçek, davaların üst mahkeme olması nedeniyle Yargıtay'da birleştirilmesini istedi. Çiçek'in savunması yaklaşık 4 saat sürdü. Dursun Çiçek'in daha önce alınan ifadelerinin okunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Savcı Pekgüzel'in, "Sahte olduğunu iddia ettiğiniz belgenin fotokopisi, hiç tanımadığınızı söylediğiniz sanık avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda bulundu. Belge ve Serdar Öztürk ile ilgili ne gibi hukuki işlemler yaptınız?" sorusuna Çiçek, "Belgeden haberi olmadığını ve görmediğini söylediği için Serdar Öztürk hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunmadım." diyerek cevap verdi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 5 Temmuz Pazartesi gününe erteledi. Zaman