Ankara Barosu Başkanlığı tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, TV Net'te 7 Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan Derin Tarih isimli programa konuk olan Süleyman Yeşilyurt'un, Atatürk ve İnan arasında baba - kız ilişkisi dışında başka bir ilişki olduğunu iddia ettiği anımsatıldı.

Dilekçede, Süleyman Yeşilyurt'un ve Yeşilyurt'un iddialarını ekrana taşıyan TV Net sorumlularının, 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'u ihlal ettikleri vurgulandı.

Suç duyurusunda, Yeşilyurt ve TV Net sorumluları hakkında 'Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etmek' suçundan kamu davası açılması talep edildi.

Suç duyurusu hakkında bilgi veren Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, şöyle konuştu:

"Tarihi gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, tarihi hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan afaki ve uydurma iddialar, Atatürk'ü değil o iddiaların sahiplerini lekeler.
Süleyman Yeşilyurt da Atatürk'e ve İnan'a iftira atarak sadece kendisini lekelemiş ve aynı zamanda suç işlemiştir. Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret ederek 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'u ihlal etmiştir.

Suç işleyen, sadece iftiracı Süleyman Yeşilyurt değil Yeşilyurt'un iftiralarını yayınlayan TV Net'in sorumlularıdır.

Ankara Barosu olarak, hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını sağlamak amacıyla hem Süleyman Yeşilyurt hem de Yeşilyurt'un iftiralarını yayınlayan TV Net sorumluları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk."

İŞTE SUÇ DUYURUSU;

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
Basın Bürosu
 
MÜŞTEKİ                                      :    ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
                                                              Adliye Sarayı B Blok Kat:5 Sıhhiye/Ankara
 
ŞÜPHELİLER                               :    1. SÜLEYMAN YEŞİLYURT
                                                              2. DERİN TARİH PROGRAMI SUNUCUSU
                                                              3. TVNET SORUMLU MÜDÜRÜ
                                                                       4. Savcılıkça re’sen tespit edilecek kişiler
 
SUÇ                                                 :    ATATÜRK’ÜN HATIRASINA ve ALENEN HAKARET İÇEREN KONUŞMANIN YAYINLANMASI
 
SUÇ  T A R İ H İ ve YERİ          :             07.05.2017
 
TALEP  KONUSU                        :    TVNet televizyonunda yayınlanan “Derin Tarih” adlı programda Süleyman Yeşilyurt’un Mustafa Kemal Atatürk ve Afet İnan hakkında sarf ettiği sözler nedeniyle şüpheliler hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesi talebidir.
 
A Ç I K L A M A L A R           : 
 
07.05.2017 tarihinde TVNet ekranlarında yayınlanan TVNet televizyonunda yayınlanan “Derin Tarih” adlı programda Süleyman Yeşilyurt konuk alarak yer  almış, söz konusu programda şüpheli tarafından Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun manevi kızı hakkında bir takım mesnetsiz iddialarda bulunulmuştur. Süleyman Yeşilyurt sözlerinde;
 
(…) Mustafa Kemal İzmir’de bir müsamerede Afet İnan’ı görür. Afet İnan’ın alımlı çalımlı halini görünce babası Ziraat Müdürü İsmail Hakkı Bey’i çağırtırlar, der ki ‘Ben kızınızı manevi evlat almak istiyorum’. Şimdi burada doğruları konuşmak lazım. Manevi evlat kimdir? Bakıma muhtaç, tahsile muhtaç ama bu bir Ziraat Müdürü’nün kızı, bir dönem de milletvekilliği yapmış. Hem ziraat müdürünün hem milletvekilinin kızını almak, el vicdana koyacağız. Afet İnan Latife Uşşakizade’den sonra Çankaya’nın çağlayanıdır. Afet İnan hiçbir zaman manevi evlat değildir, Çankaya’nın nikahsız first lady’sidir.” demiştir. (EK - 1)
 
Yukarıda bahse konu sözlerin Mustafa Kemal Atatürk’e ve manevi şahsiyetine hakaret içerdiği açıktır. Böyle bir konuşmayı yapmak 5816 sayılı Kanuna muhalefet teşkil etmekte ve bu konuşmayı yayınlamak da sorumlu yayıncılık anlayışına aykırıdır.  Konunun Sayın Savcılıkça değerlendirilerek sorumlu kişilerin cezalandırılması için iş bu şikayetimizin kabulü ile kamu davası açılmasını talep etmekteyiz.
1- İç Hukukumuzda manevi kişisel değerler hem Anayasa hem Türk Ceza yasası hem de 5816 sayılı “Atatürk aleyhine işlenen Suçlar Hakkında Kanun “ kapsamında koruma altına alınmaktadır.
 Anayasanın 2,13,14 ve 26/2 maddeleri AİHS’nin 10/2. ve 17. maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde, hürriyetlerin demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu güvenliği ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın, ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı gücünün otorite veya tarafsızlığın korunması için kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara tabii tutulacağı açıktır.
İftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, nefret, ayrımcılık, düşmanlık yaratmaya yönelik bulunan ifadeler, düşünce özgürlüğü ve ifade hürriyeti bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle cezai yaptırımlara bağlanmaktadır.
 
5816 sayılı “Atatürk Aleyhine işlenen Suçlar Hakkında Kanuna göre;
 
Madde 1 – Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.
Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.
Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.
Madde 4 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5 – Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.”
 
2- Şüpheli Süleyman Yeşilyurt tarafından sarf edilmiş sözler, tarihi hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan, tarihçiler tarafından yapılmış bilimsel bir araştırmaya dayanmayan afaki yorumlar yoluyla Mustafa Kemal Atatürk ve Afet İnan ararsında manevi baba-kız ilişkisi dışında başka bir ilişki olduğu yönünde beyanları içermektedir.
 
Şüpheli, hiçbir somut dayanağı olmaksızın Atatürk ile Afet İnan’ın başka yönde bir ilişkisi olduğuna ilişkin açıklama yapmakta, Atatürk’ün bakıma muhtaç olmayan, tahsile muhtaç olmayan bir kimseyi manevi çocuğu olarak yanında bulundurduğunu, bunun başka bir amaçla olduğunu ifade ederek ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Bu sözleri ile halkın önünde başka bir Atatürk portresi yaratarak, iftira niteliğindeki sözlerle Atatürk’ün manevi hatırasına alenen hakaret etmektedir.
 
Şüpheli, bu konuşması ile düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırları dışına çıkarak, Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret etmiş, dayanağı olmayan sözler ile iftirada bulunmuştur. Anayasamızın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile bu hürriyetin sınırları hakkında düzenleme yapılmıştır.
DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA HÜRRİYETİ
MADDE 26 - Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.”
Anayasada yapılan düzenleme ile düşünceyi açıklama hürriyeti “başkalarının şöhret veya haklarının” korunması amacıyla sınırlandırabilmektedir. Düşünce özgürlüğünün genel ve klasik sınırı, diğer özgürlüklerde olduğu gibi, başkalarının özgürlüğüdür.
“Buna göre kısıtlanan düşünce ile başkalarının yaşamı, kişiliği ya da düzeni olumsuz bir biçimde etkileniyorsa, böyle bir düşünce açıklaması düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeyecektir. Hakaret, iftira, sövme ve benzeri nitelikli düşünce açıklamaları bu grubu oluşturur.” (Ömer Korkmaz, Düşünce Özgürlüğü ve Sınırları, Seyfullah Edis’e Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, İzmir 2000, sf. 13)
3- Kitle iletişim araçları toplum ve toplumsal olaylar arasındaki ilişkiler açısından büyük önemi haizdir. Her toplum bir takım yapı unsurlarına, sosyal değerlere, amaçlara sahiptir. Bu anlamda sosyal değerler ve amaçlar üzerinde önemle durulmalı ve kitle iletişim araçları kullanılırken toplumun için önemli manevi değerler de göz önüne alınarak yıkıcı amaçlarla kullanılmamalıdır.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 8. maddesinde yayın esasları belirlenmiştir. Anılan madde;
 
“Yayın hizmeti ilkeleri
MADDE 8 - (1) Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunarlar. Yayın hizmetleri;
a) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz.
b) Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.
c) Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz.
ç) İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.
d) Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. 
e) Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet,  engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez.
f) Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.
g) Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz.
ğ) Çocuklara, güçsüzlere ve engellilere karşı istismar içeremez ve şiddeti teşvik edemez.
h) Alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz.
ı) Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur.
i) Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz.
j) Haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez.
k) Siyasî partiler ve demokratik gruplar ile ilgili tek yönlü veya taraf tutar nitelikte olamaz.
l) Genel sağlığa, çevrenin ve hayvanların korunmasına zarar verecek davranışları teşvik edemez.
m) Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez.
n) Müstehcen olamaz.
o) Kişi veya kuruluşların cevap ve düzeltme hakkına saygılı olmak zorundadır.
ö) Bilgi iletişim araçları yoluyla yarışma veya lotarya içeremez, dinleyici ve seyircilere ikramiye verilemez veya ikramiye verilmesine aracılık edemez.
p) Medya hizmet sağlayıcı tarafından yapılan veya yaptırılan anket ve kamuoyu yoklamalarının, hazırlık aşamasından sonuçların ilânına kadar noter nezaretinde gerçekleştirilmesi zorunludur.
r) Kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez.
s) Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.
ş) Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz.
t) Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz.
(2) Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz.
(3) İsteğe bağlı yayın hizmeti sağlayıcıları, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimini olumsuz etkileyebilecek nitelikteki yayın hizmetlerinin, bunların bu tür hizmetleri normal şartlar altında duymayacakları ve görmeyecekleri şekilde sunulmasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklindedir.
 
3- Haber değeri taşımayan, bilimsel bir araştırmaya dayanmayan, afaki, tamamen şahsi yorumlara dayanan ifadelerin ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında yer alması, sözleri sarf eden konuşmacıya müdahale edilmeyerek konuşmasına devam ettirilmesi, yayın yapılan televizyon kanalı ve program sunucusunun da sorumluluğunu doğurmaktadır.
 
“Sorumluluk ve sorumlu müdür
MADDE 46 - (1) Yayından doğan sorumluluk yayını yöneten veya programı yapanla birlikte sorumlu müdüre aittir. Bu hüküm yayın kuruluşunun bu Kanundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
(2) Ancak, şirketi idare ve temsile yetkili kişiler, sorumlu müdürün incelemesinden geçmeden veya rızası hilafına bir yayına karar vermişlerse, bu durumda sorumluluk yayına karar veren söz konusu kişilere geçer.
(3) Özel radyo ve televizyon kuruluşları, sunacakları yayın hizmetlerinin özellik ve önemini değerlendirerek bir veya birden çok sorumlu müdür görevlendirir. Sorumlu müdür veya müdürlerin;
a) Türk vatandaşı olmaları,
b) Ulusal ve bölgesel düzeyde faaliyette bulunan yayın kuruluşlarının sorumlu müdürlerinin yüksek öğrenim mezunu olmaları,
c) Yerleşim yerlerinin Türkiye’de bulunması,
ç) Kamu hizmetlerinden yasaklı olmamaları veya kısıtlı bulunmamaları,
gerekir.” şeklindedir.

 
S  O  N  U  Ç     : Yukarıda arz ve izah edilen ve re’sen tespit olunacak nedenlerle; yaptığı yayın ile suç işleyen sorumluların eylemine uygun 5816 sayılı Kanuna muhalefetten gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz.
                                                                                                                                                                                                                                                                               
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
 
 
Ekleri             :
1-) Program cd’si.
2-) Harçlandırılmış vekaletname örneği