AA

İstanbul- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'a destek vermek amacıyla İzmir'den gelen, aralarında Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in de bulunduğu gazeteciler ile çok sayıda izleyici otobüsle gitti.

Yeni Parti üyelerinin de aralarında bulunduğu, çeşitli illerden yaklaşık 600 kişinin duruşma salonunun bulunduğu binaya girişi sırasında izdiham yaşandı. İzleyiciler, duruşma salonunda kendilerine ayrılan bölümlere oturtuldu. Basın mensupları ise avukatlar için ayrılan kısma oturdu.

Duruşmada söz alan Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar, müvekkilinin sağlık durumunun ağırlaştığını ve buna ilişkin mahkeme kalemine bir rapor geldiğini belirterek, Ersöz'ün ek ifadesinin yazılı olarak mahkemeye sunacaklarını söyledi.

Hayati tehlikesi bulunan müvekkiline bir şey olması durumunda bu ek savunmanın tarihi belge niteliği taşıdığını ifade eden Dizdar, müvekkilinin sağlık durumunun da göz önünde bulundurularak derhal serbest bırakılması gerektiğini kaydetti.

Mustafa Balbay mahkeme heyetinin 9 haftada 38 kere aynı gerekçelerle tahliye taleplerini reddettiklerini dile getirerek, Hizbullah davası sanıklarının tahliye edilmesini eleştirdi.

Balbay, ''Şu anda firar olan Hizbullah değil, hukuktur. Hizbullah'a her şey mümkün bize değil, tahliye edilen Hizbullah sanıklarının biri 48, biri 35, biri de 14 cinayeti kabul etmişler. Onlar tahliye oluyor, ama biz hakkımızda hiçbir delil olmadan burada tutuklu olarak yargılanıyoruz'' şeklinde konuştu.

Hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 300 yıla kadar hapis istendiğine dikkati çeken Balbay, ''Bu kadar ömür garantisini veriyorsanız tamam, ancak bu davalar arasında hiçbir hukuksal bağlantı kalmadı. Geldiğimiz nokta davanın bu şekilde devam etmeyeceğini gösteriyor. Hakkımda haberler çıkıyor. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bana 'bu hükümetin hakim alımları sakıncalı' dediği yazılıyor. Bu suç mudur? 184 cinayetle yargılananlar dışarıda. Hukuku firardan kurtarmanızı bekliyorum'' dedi.

Tuncay Özkan

Daha sonra söz alan diğer tutuklu sanık Tuncay Özkan da, mahkeme heyetinin usul kanunlarına uymadığını belirterek, suçunu hala bilmediğini söyledi.

Delil değerlendirilmesinin yapılmasını talep eden Özkan, ''Eşim ve kız kardeşimin dinlenmesine neden bir şey demiyorsunuz? Delillerle ilgili neden değerlendirme yapmıyorsunuz'' dedi. Özkan, şunları kaydetti:

''3 yıl oldu burada yargılanıyorum. Ama hala suçumu bilmiyorum. Sizler kendi aranızda benim suçumu konuşamazsınız. Suçumu bana da söylemek zorundasınız. Yargılamanın ne zaman biteceğini bilmiyorum. Bırakın siyaset yapayım. Buraya gelen insanlar benim siyaset yapmamı istiyorlar, onun için buradalar. Buradaki yargılama bir despotik uygulamaya dönüştü artık.''

Özkan, tutuksuz sanık Arif Doğan'ın sağlık sorunları nedeniyle ifadesinin alınmasını da eleştirerek, ''Sayın Doğan'a geçmiş olsun diyorum. Benim konuşma hakkım var. Bizim durumumuzu da biliyorsunuz. Onun durumu bizim konuşma hakkımızı engelleyemez'' dedi.

"Jitem benim"

Savunmasını tekerlekli sandalyeye oturarak yapan Albay Arif Doğan, JİTEM'le ilgili açıklamalarda bulundu.

Arif Doğan, kendisine zaman verilirse halkına olan borcu nedeniyle JİTEM'i açılayacağını ifade ederek, ''JİTEM benim. Veli paşama (Veli Küçük) devrettiğim Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığıdır. JİTEM benimle vardır. Diyeceksiniz 'sen devlet içinde devlet misin', hayır değilim'' dedi.

Vatan haini olmadığını belirten Doğan, ''JİTEM legal değil diyorlar. Genelkurmay, jandarma inkar ediyor. Arif Doğan manyağı çıkmış... Kimseye yalan söylüyor demiyorum ama ben söyleyeceğimi de söylerim. JİTEM kadrolu bir kuruluş değildir, geçici süre için kurulmuş operatif istihbarat birliğidir. İstihbarat artı icraattır'' diye konuştu.

Doğan, JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan'la ilgili olarak da ''Biri çıkmış 'adamları öldürdük' falan diyor. Böyle bir şey olamaz. Abdülkadir Aygan'ı ben öldürttüm. Askeri, sivili, herkesi suçluyor. Bu adam ölü. Ölmüş insanı kullanıyor PKK, gayet güzel kullanıyor. İsveç'te yaşıyormuş, DNA testi yapılsın, verilecek cezaya razıyım'' dedi.

Savunmasını yaparken yavaş konuşan Doğan, nefes almakta güçlük çektiğini belirterek, oksijen tüpünü kullanması için duruşmaya ara verilmesini istedi.

Bunun üzerine duruşmaya öğlen arası verildi.

İzleyici yoğunluğu

Bu arada, duruşma salonunda izleyici ve basın mensuplarına ayrılan bölümün tamamen izleyiciler tarafından doldurulduğu görülürken, basın mensupları avukatların olduğu bölüme alındı. Duruşmaya aralarında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar, Yönetim Kurulu üyeleri ile İstanbul Adana, Edirne, Uşak, Muğla Baro Başkanlarının da bulunduğu yaklaşık 35 avukat da gözlemci olarak katıldı.

Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi, Nail Güreli, Şükran Soner'in de aralarında bulunduğu kalabalık bir gazeteci grubu da duruşmayı izliyor.

Duruşma salonuna giren izleyiciler, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın salona alınması üzerine alkışladılar.

Gruba seslenen Özkan, ''Mustafa Kemal'in bayrağını dalgalandırmaya devam. Bu yürek sizde'' şeklinde seslendi.

Bazı kişilerin alkışlaması üzerine, arkadaşları tarafından uyarılan bu kişiler uyarıların ardından Balbay ve Özkan'a sadece el salladılar. Tutuklu sanıkların bulunduğu bölüme yaklaşarak Balbay ve Özkan'la sohbet eden bazı basın mensupları ve izleyiciler görevli askerlerin uyarıları üzerine yerlerine geçtiler.

Tutuklu sanık Özkan'ın 7 aylık Can isimli yeğenini de ilk kez görerek kucakladığı gözlendi.

Duruşmada, salona 11.25'te tekerlekli sandalyeyle gelen tutuksuz sanık emekli Albay Arif Doğanın savunmasına geçildi.

Mahkeme başkanı Köksal Şengün'ün ''Konuşabilir misin?'' sorusu üzerine ''evet'' diyen Doğan'ın kimlik tespitinin ardından savunmasına geçildi.