Etibank ve Sümerbank gibi davalar karara bağlanırken, burada çalışan emekli orgenerallere yönelik gerekli işlemlerin yapılması için savcılığa bildirimde bulunuldu. Bu başvurular hâlâ geçerliliğini sürdürüyor.

Hortumlanan bankalar, 2001 krizinin en büyük tetikçisi oldu. Millete ait milyarlarca lira bankalardan kaçırıldı. Bunun üzerine Bankacılık Yasası değiştirildi, ekonomik önlemler artırıldı.

Bunun yanında bankaları hortumlayanlar için de özel ihtisas mahkemesi olan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi faaliyete geçirildi. Bu mahkemede, hortumlanan bankaların sahipleri Dinç Bilgin (Etibank), Hayyam Garipoğlu (Sümerbank), Mustafa Süzer (Kentbank), Bahattin Uzan (Adabank), Cem Uzan (İmar Bankası), Erol Aksoy (İktisat Bankası), Mahmut Ceylan (Bank Kapital) gibi çok sayıda banka sahibi isim yargılandı. Davaların bir kısmı devam ederken, bir kısmında karar çıktı.

Hortumlamalarla ilgili banka sahipleri yargılandı ama TBMM Darbe Komisyonu'nun dikkat çektiği gibi o dönem usulsüz kredilerin altında imzası olan emekli generaller ise yargılanmadı.

TMSF'ye devredilen bankalardan Sümerbank'ın yönetim kurulunda eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Muhittin Fisunoğlu vardı. Etibank'ın yönetim Kurulu üyesi ise eski kuvvet komutanı emekli orgeneral Vural Bayazıt idi. Paşalar için hukuki süreç farklı işletilmişti.

PAŞALAR 'MANEVî UNSUR EKSİKLİĞİ YÖNÜNDEN SUÇSUZ BULUNMUŞ

İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, batık bankalarla ilgili soruşturmaları yapmak üzere görevlendirilen isim savcı Ercan Cengiz idi.

Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istifa ederek 2011'de CHP'den İstanbul milletvekili seçilen savcı Cengiz'in dikkat çeken ilk kararı Dinç Bilgin'in sahibi olduğu Etibank soruşturmasıyla ilgili. Cengiz, 13 Temmuz 2001 tarihli iddianame ile Etibank dosyasında Dinç Bilgin'in de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında, "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, cürüm işlemek için oluşturulmuş teşekküle yardım, nitelikli dolandırıcılık, Bankalar Yasası'na muhalefet, zimmet" suçlarından dava açtı. Ancak Bilgin'le aynı usulsüz kredilere imza atan banka yönetim kurulu üyeleri Vural Beyazıt ve işadamı Zafer Mutlu ile damadı hakkında da takipsizlik kararı verdi.

BDKK, takipsizlik kararı üzerine tekrar banka murakıp raporlarını da delil göstererek itiraz etti. Savcı Cengiz'in ikinci kez 30 Ekim 2001 tarihli takipsizlik kararı şöyle: "Medya grubunu temsilen Etibank AŞ'de yönetim kurulu üyeliği yapan Zafer Mutlu, H. Vural Bayazıt, Ercan Arıklı ve Clifford Holmez Pllley'in yukarıdaki murakıp raporlarında tespit edilen olaylarda suç kastı ile hareket ettikleri ve dolayısıyla üzerlerine atılı suçu işlediklerini gösterir yeterli, kesin ve inandırıcı deliller bulunmamaktadır.

Yönetim kurulu üyesi sanıklar hileli ve desiseli olduklarını bildikleri yönetim kurulu kararlarını imzalamak, yararlanmak için bu tür kararlar çıkmasında katkıda bulunmak, bir takım filleri ile banka yönetimi ve diğer yönetim kurulu üyelerini yanıltıcı davranışlardan sorumlu tutulabilirler ve bu halleri kanıtlandığında kendilerine suç kastının bulunduğu söylenebilir.

Oysa sanıkların iddianamede belirtilen usulsüz kredilendirme yöntemiyle banka sahiplerine ait grup firmalarına kaynak aktarılmasına bilerek iştirak ettiklerine dair kanıt bulunamamış ve üzerlerine atılı suçların manevi unsurları oluşmamıştır."

Savcı, bu kararında, somut olarak suçun eylemlerinin oluştuğunu kabul ederken, 'manevî unsur' yani "kasıt" olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı veriyor. Savcı, Sümerbank soruşturmasında emekli Org. Fisunoğlu için de aynı hukukî süreci işletiyor.

Fisunoğlu hakkında, Ocak ve Eylül 2001'de iki kez takipsizlik kararı veriyor. Bu, Türk yargı sisteminde, uygulamada alışıldık, sık karşılaşılan bir tutum değil. Böyle durumlarda, uygulamada asıl olan, savcının davayı açmasıdır.

Suçun oluşup oluşmadığına, dosyayı bütün olarak inceleyip, gerekirse bilirkişi raporu alıp, tanık dinleme ve sorguyla mahkeme heyeti tespit eder. Bu takipsizlik kararının içeriği bile hukuki süreçle ilgili soru işaretleri oluşturuyor.

Hazırlık soruşturması aşamasında bu şekilde yargılamanın önü kesilse de İstanbul 8. Ağır Ceza mahkemesi, Sümerbank (Ocak 2007) ve Etibank (Kasım 2006) davalarında mahkûmiyet kararı verirken iki general için savcılığa bildirimde bulundu.

Hâkim Mustafa Akın başkanlığındaki heyet, haklarındaki takipsizlik kararı bulunan Muhittin Fisunoğlu ve arkadaşları ve Vural Bayazıt hakkında takipsizlik kararlarına konu eylemlerle ilgili gerekmesi halinde yeniden değerlendirmede bulunulup işlem yapılması için gerekçeli kararın örneğini İstanbul başsavcılığına gönderdi.

Mahkeme başkanı, bu kararı verdikten çok kısa bir süre sonra, 2 Şubat 2007 HSYK kararnamesi ile görevinden alındı. Öte yandan, Sümerbank'ın sahibi Hayyam Garipoğlu da yazdığı "Sus, Konuşma" isimli kitabında, paşaların yargılanmamasının 'çifte standart' olduğunu söyleyip eleştirmişti.
(Zaman)