Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) çalışma esaslarına aykırı şekilde, önemli projelere imza atan bazı iş adamları ile Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) ve İHH İnsani Yardım Vakfı gibi vakıfların banka hesaplarının usulsüz sorgulanarak elde edilen bilgilerin, FETÖ/PDY'ye aktarılmasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile dönemin bazı BDDK yönetici ve çalışanlarının da aralarında bulunduğu 33 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin kabulüne karar verildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, BDDK çalışma esaslarına aykırı şekilde bazı siyasetçi, iş adamları ve kurumların banka hesaplarının usulsüz sorgulanarak elde edilen bilgilerin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aktarılmasına ilişkin soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame üzerindeki inceleme işlemlerini tamamladı.

Mahkeme heyeti, iddianameyi kabul ederek, ilk duruşmanın 29 Kasım'da Silivri Cezaevinin karşısında bulunan salonda yapılmasına karar verdi. Duruşmaların, 30 Kasım ve 1 Aralık'ta da sürdürülmesini kararlaştıran heyet, tutuklu sanıkların bu hallerinin de devamına hükmetti.

İddianameden

İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Evliya Çalışkan tarafından, firari FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 31'i tutuklu 33 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, 17/25 Aralık 2013 dönemindeki kabine üyelerinin tamamı ile iş adamları Abdullah Tivnikli, Ali İbrahim Ağaoğlu, Muharrem Usta, İbrahim Çeçen, Nihat Özdemir, Ethem Sancak, Mustafa Topbaş, Usame Kutub, Sezai Bacaksız, Abdülkerim Çay, Celal Koloğlu, Mehmet Cengiz ile Cemal Kalyoncu'nun da aralarında bulunduğu 30 kişi ile TÜRGEV, İHH, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Halkevleri Vakfı ile Türkiye'deki önemli projelere imza atan 31 şirket, müşteki olarak yer aldı.

İddianamede, tüm bu yasal zorunluluk ve BDDK'nın çalışma esaslarına rağmen BDDK çalışanı şüphelilerin, hiçbir şekilde başkanlık görevlendirmesi, ilgili kurumların talebi, ihbar ve şikayet olmaksızın, mağdur ve müştekilerin 17 bankada bulunan hesapları üzerinde yasa dışı ve sistematik olarak yoğunlukla 17/25 Aralık kumpas sürecinde olmak üzere, 1 Ocak 2013-30 Haziran 2014 tarihleri arasında 6 bin 106 sorgu yaptıkları belirtildi.

Sanıkların, elde ettikleri bilgileri hiçbir resmi bildirime, rapor ve mütalaaya konu etmeksizin doğrudan FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aktardıklarına vurgu yapılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Gerçek ve tüzel kişilerden oluşan mağdur ve müştekilerin bankalar nezdinde bulunan hesapları üzerinde yapılan bu usulsüz sorgular, özellikle Haziran 2013'te yoğunlaşmaya başlamış, Kasım 2013 ve Aralık 2013'te zirve yapmıştır. En yüksek sorgunun yapıldığı dönem Kasım ayı ve 25 Aralık'a kadar olan dönem, yani yılın sonudur. Oysa BDDK'nın çalışma ve denetim esasında, yıllık denetimin yılın sonuna bırakılması söz konusu değildir. FETÖ/PDY mensubu şüpheliler usulsüz sorgulamayı, tamamen 17/25 Aralık kumpas sürecine matuf yaptıkları için sürece paralel bir planlama söz konusudur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine yakın isim ve kurumlar hedefte

Sanıkların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde danışmanı Ali İhsan Arslan, Devlet Denetleme Kurumu ve o dönem Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı olan Yunus Arıncı, Cumhurbaşkanı'nın eşi Emine Erdoğan'ın özel kalemi Ela Çakıcı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Abdülkadir Kart gibi Erdoğan ve ailesine yakın gerçek kişilerin yanı sıra, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) gibi tüzel kişilerin banka hesaplarında usulsüz sorgulama yaptıkları belirtildi.

İddianamede, sanıkların ayrıca Emrullah Turanlı, Celal Koloğlu, Mustafa Latif Topbaş, İbrahim Çeçen, Nihat Özdemir, Ethem Sancak gibi üçüncü havaalanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Körfez Geçiş Köprüsü, Hızlı Tren, nükleer santral, enerji hatları, otoyol ve savunma sanayi gibi stratejik yatırımları yapan firmaların sahibi, ortağı ve temsilcisi olan gerçek kişileri hedef alarak, vakıf ve dernek niteliğindeki mağdur ve müştekilerin mevduat hesaplarına da odaklandıklarına yer verildi.

Sanıkların hiçbir resmi planlama, görevlendirme ve talep olmaksızın 17 bankada aylarca devam edecek şekilde binlerce usulsüz ve kanunsuz sorgu yaptıkları anlatılan iddianamede, bunları herhangi bir rapora konu etmedikleri belirtildi.

"FETÖ'nün hedefindeki vakıflar, TÜRGEV ve İHH"

FETÖ/PDY'nin hedef aldığı vakıflardan birinin TÜRGEV olduğuna işaret edilen iddianamede, örgüt mensuplarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini, vakfın faaliyetlerini desteklediği için hedef aldıkları anlatıldı.

Örgütün hedef aldığı vakıflardan birinin de İHH İnsani Yardım Vakfı olduğu belirtilen iddianamede, İHH'nın, Mavi Marmara gemisiyle Gazze'ye yardım kampanyasını organize eden niteliği gereği, örgütün hizmet ettiği güçlerin de hedefinde olduğuna vurgu yapılarak, İHH'nın bu niteliği gereği hem Selam Tevhid kumpas soruşturmalarında hem de 17/25 Aralık kumpas soruşturmalarından hemen sonraki kumpas operasyonlarına hedef olduğu kaydedildi.

İddianamede, sanıkların niyetlerinin sadece sorgu yapmak olmadığı, sorgu sonuçlarını kaydederek, banka dışına çıkarmak niyetiyle hareket ettiklerinin altı çizilerek, elde edilen verilerin FETÖ/PDY'ye aktarıldığı kaydedildi. FETÖ'nün BDDK'da görev yapan şüpheliler aracılığıyla gerçekleştirdiği bu eylemlerini tamamen, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin görevini yapmasını kısmen ya da tamamen engelleme amacıyla yapılan 17/25 Aralık kumpas soruşturması kapsamında icra ettiği vurgulanan iddianamede, örgütün usulsüz sorgulamayla hedef aldığı mağdur ve müştekileri bu amaç doğrultusunda belirleyerek hedef aldıkları anlatıldı.

Halk Bankası'nı hedef yaptılar

İddianamede, FETÖ/PDY'nin 17/25 Aralık kumpas soruşturmasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti'ni, kamu bankaları ve özellikle de Halk Bankası üzerinden, İran'la ambargo kararlarına aykırı ticaret yaptığı, hatta "kara para aklayıp teröre destek verdiği" algısı oluşturmak için Halk Bankası'nı ve yöneticilerini doğrudan soruşturma kapsamında hedef aldığı ifade edildi.

Türkiye'nin ambargo muafiyetini dahi görmezden gelen düşmanca değerlendirmeler yapılarak, uluslararası kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve Hükümeti'ni zor durumda bırakmak ve baskı altına almak kastıyla hareket edildiği anlatılan iddianamede, belirtilen dönemde sanıkların örgütsel tavır, mensubiyet duygusu ve aynı yerden emir ve talimat alma saikiyle benzer tavırlar sergiledikleri bildirildi.

"FED yetkilileriyle gizli görüşmeler yapmışlar"

Sanıklardan Murat Yıldırım ve Ramazan Canik'in denetim raporu hazırladıkları Ziraat Bankası New York şubesinin Amerika Merkez Bankası (FED) ile problem yaşandığını dayanağı olmayacak şekilde öne çıkardığı belirtilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Bağlı olduğu kurumun bilgisi olmadan, görev kapsamında olmamasına ve böyle bir yetkisinin bulunmamasına rağmen, FED yetkilileriyle gizli görüşmeler yapmışlar, 19 Ağustos 2013'te görevlendirilmelerine rağmen raporlarını zamanında sunmamışlar, örgüte ait medya aracılığıyla banka şubesinin kara para aklama isnadıyla itham edilmesini sağlamışlardır."

Sanıkların kamu bankalarını zor durumda bırakmak için rapor hazırlattığı belirtilen iddianamede ayrıca, Bank Asya'nın TMSF'ye geçmesini engellemeye çalıştığı da ifade edildi. İddianamede sanık Çolak'ın daha sonra katılım bankalarından sorumlu daire baskan vekilligine getirildiği, burada da orgute ait Bank Asya'yla ilgili islemleri takip ettiği kaydedildi.

Bu dönemde, sanıklar Ali Güleç ve Mustafa Birdişli'nin bankanın TMSF'ye devrini engellemek icin bankanın notunu kasıtlı olarak yukselttikleri, 19 Mart 2015'te rapor hazırlandığı, orgutun finans ayagıyla ilgili tum kurum islemleri orgute sızdırılarak kurumun mudahalesinin engellenmek istendiği anlatıldı.

İstenen cezalar

İddianamenin bir numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak'', ''silahlı terör örgutu kurmak veya yönetmek'', ''anayasal duzeni ortadan kaldırmaya teşebbus etmek'' ve ''bankacılık kanuna muhalefet'' suçlarından bir kez ağırlaştırılmış müebbet ve 35 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, aralarında örgütün sözde ''BDDK imamı'' olduğu değerlendirilen Utku Tosun, yine kurumda bir dönem yöneticilik yapan Fatih Öztürk, Mustafa Yıldız ve Oktay Çolak ile murakıp Naim Kahveci, murakıp Ramazan Canik hakkında da ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'', ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak'', ''silahlı terör örgutu yönetmek'' ve ''bankacılık kanununa muhalefet" suçlarından birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 21 yıldan 159'ar yıla kadar hapis cezası talep edildi.

İddianamede, diğer 26 şüpheli hakkında ise ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak'', ''Turkiye Cumhuriyeti Hukumeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbus etmek'' ve ''bankacılık kanuna muhalefet'' suçlarından birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 13 yıl ile 450 yıl arasında değişen hapis cezası istendi