İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, emekli tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 18 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada, tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk ile başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay da hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Erhan Timuroğlu, Hayrettin Ertekin ve Ergün Poyraz duruşmaya gelmedi.

Köksal Şengün'ün mazeretli olması nedeniyle mahkeme heyetine başkanlık eden üye hakim Hasan Hüseyin Özese, tanık olarak çağrılan Esra Feride Gökçimen'in önceki ifadesiyle yetinilmesini, aksi durumda Kadıköy Adliyesinde talimatla ifadesinin alınmasını istediğini bildirdiğini söyledi. Duruşmada, ''Danıştaya yönelik saldırıda işlenen cinayetin 500 milyon dolardan alınacak komisyon için işlendiği'' iddialarına ilişkin olarak 2006'da Yeni Aktüel Dergisi'nde haber yapan gazeteci Ecevit Kılıç tanık olarak dinlenildi.

Kılıç, bir haber kaynağının Danıştay saldırısı ve Irak'tan getirilen 500 milyon doların bağlantılı olduğu, Alparslan Arslan'ın da paranın tahsilatında rol aldığı, komisyon konusunda çıkan anlaşmazlık sonucunda cinayetin işlediği bilgisini verdiğini ifade ederek, bu iddialarla ilgili haber yaptıklarını söyledi. Kaynağının aktardığı ''Hakkı Hoca'' gibi bazı kişilere ise ulaşamadıkları belirten Kılıç, kaynağının verdiği bu bilgi notunun MİT'e de ulaştığını ifade etti.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel de dergide çıkan aynı konuyla ilgili haberleri okuyarak, isimlerinin baş harfleri yazılan kişilerin kimler olduğunu sordu. Haberde bu 500 milyon doların sahibi olarak belirtilen ''V.K''nin Veli Küçük olduğunu ifade eden Kılıç, iddiaları teyit etmek için çok görüşme yaptığını, Veli Küçük'e ise ulaşamadığını, Muzaffer Tekin'le telefonda görüştüğünü, Tekin'in ''Bilgim yok'' diyerek kızdığını, Arif Doğan'la da telefonda konuştuğunu kaydetti.

Susurluk olayında da adı çok geçen haberdeki ''D.F''nin ''Adım nasıl ulaştı, ismimi nasıl yazarsınız?'' diyerek kendisini ölümle tehdit ettiğini belirten Kılıç, bu iddialar üzerine Abdülkadir Erdil'le yaptığı röportajı şöyle anlattı: ''Onun ismine ulaştığımız için aramışımdır. Ankara'daki ofisinde görüştük. Röportajı 2 ses kasetine kaydettim. Ne söylediyse soru cevap olarak birebir haberde yazdım. O şekilde de yayınladık. Bu röportaj öndeki haberin teyidi içindi. Bana telefonda 'Alparslan Arslan büroma geldi' dediği için röportaja gittim.''

Pekgüzel'in ''Erdil, Erol Şahin ile bürosuna gelen kişinin Arslan olmadığını, Arslan'ı basından duyduğunu söyledi'' demesi üzerine Kılıç, röportajın kasetlerin birebir tercümesi olduğunu ifade ederek, ''Çok kritik bir dönemdi. Röportajda önce tanımadığını, sonra tanıdığını söylediğini de koyduk. Orası çok açık. Kasetlerimi bir yıl tutuyorum. Sorun olmazsa üzerlerine yeni kayıt yapıyorum. Bunları sakladığıma eminim'' dedi.

Erol Şahin'e de ulaşamadığını belirten Kılıç, haberden sonra Erdil'in tekzip metninin ulaşıp ulaşmadığını hatırlamadığını ancak haberin ardından görüştüğü Erdil'in bu şekilde söylemediği, genel başkanlık seçimi olduğunu, çok tepki aldığını söylediğini, kendisinin de kayıt yaptığını, hukuki yola başvurabileceğini belirttiğini kaydetti. Kılıç, Erdil'in seçimler nedeniyle de röportaj yapılmasını istediğini ancak yapmadığını söyledi.

Savcı Nihat Taşkın da Kılıç'a sorularını yöneltmeden önce ''Alparslan Arslan, Danıştay cinayetinin türban kararı nedeniyle işlendiğini söyledi. Haberde gerçeklik payı varsa Danıştay eyleminin sebebinin başka bir şey olduğu ortaya çıkıyor'' diye konuştu. Kılıç, haberlerinde yer verdiği iddialar üzerine o dönem Danıştay soruşturmasını yürüten savcıyla görüştüğünü, savcının ciddiye almadığına dair cevap verdiğini ileri sürdü.
Duruşma, tanık Kılıç'a soru yöneltilmesiyle devam ediyor.

 

'Haber kaynağım Mehmet Eymür değildi'

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak dinlenen Ecevit Kılıç, Yeni Aktüel dergisindeki Danıştay saldırısıyla ilgili haberlerinin kaynağının Mehmet Eymür olmadığını söyledi. Bazı sorulara, tanıklık ettiği konunun dışında olduğu gerekçesiyle yanıt vermeyen Kılıç, sanıklardan Semih Tufan Gülaltay'ın ''Danıştay cinayetinde hedef saptırdığını'' belirtmesi üzerine ''Hiçbiri doğru değil, kaynağıma güvendim, haberi yaptım'' diye konuştu.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde konuşan Perinçek'in avukatı Ayşegül Şahin, müvekkilinin dünkü duruşmanın ardından önce koğuşuna götürüldüğünü, buna ilişkin bir belgenin kendisine imzalatılmasının ardından F6 hücresine konulduğunu söyledi. Sanıkların, hiçbirinin insani şartı bulunmayan ve disiplin suçu işleyen hücrelere gerekçe gösterilmeksizin götürüldüğünü ifade eden Şahin, mahkeme heyetinden bu duruma derhal müdahale etmelerini istedi. Reddi hakim talebinde bulunacağını belirterek söz alan Perinçek de dün akşam hücreye sevk edildiğini tekrarlayarak, buna tepki gösterdi.
 

Reddi hakim talebi

Başkanın yerinde bulunan üye Hakim Hasan Hüseyin Özese ile Sedat Sami Haşıloğlu ve bu davanın gerçek hakimi olduğunu iddia ettiği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı reddettiğini belirten Perinçek, ''Sizler birer örgüt üyesisiniz. Tayyip Erdoğan ile Türkiye üzerinde bir terör diktası kuruyorsunuz'' şeklinde konuştu. Bunun üzerine Özese, mahkemenin, terör suçlamasını asla kabul etmeyeceğini, bunun Perinçek'in şahsi kanaati olduğunu söyledi. ''Cevap vermeyin ve beni dinleyin. Bu benim talebim'' diyen Perinçek, sanıkların hücrelere atılarak terör eylemi yapıldığını savundu. ''Bir örgüt mekanizmasını kurmuş üzerinde oturuyorsunuz'' şeklinde konuşan Perinçek, 12 Haziran 2007 tarihli arama sırasındaki görüntülerde polislerin sarf ettikleri sözlerle ilgili olarak, küfürlü ifade kullanınca, Sedat Sami Haşıloğlu tepki gösterdi.

Haşıloğlu'nun, mahkeme heyetine hakaret edemeyeceği şeklindeki uyarısı üzerine Perinçek, ''Siz benim muhatabım değilsiniz. Bana cevap vermeyin. Benim talebimi dinleyin. Sizi reddediyorum'' diye konuştu. Hakim Haşıloğlu da Perinçek'in geçmiş tarihli bir duruşma sırasında ''Ben sizdenim. Doğru karar vereceğinizi biliyorum'' dediğini belirterek, ''Neden kendinizle çelişiyorsunuz?'' diye sordu. O tarihte söylediği bu sözlere gerçekten inandığını, ancak daha sonra fikrini değiştirdiğini belirten Perinçek, Haşıloğlu'na ''Sen hakim değilsin'' dedi. Duruşmada, sözlerine dikkat etmesi konusunda Perinçek'i uyaran Haşıloğlu ile Perinçek arasında yüksek sesli tartışma yaşandı.
 

İP'lilerden açıklama

Başka suçtan tutuklu sanık Semih Tufan Gülaltay da emsali görülmemiş bir hukuksuzluğa uğradığını belirterek, avukatlarının yaptığı resmi icra işlemlerinden dolayı gaspla suçlanarak 4 yıldır tutuklu yargılandığını söyledi. Bu davada da tanık olarak çağrılan Esra Feride Gökçimen ile Muzaffer Gökçimen'in ifadeleri alınarak müşteki yapıldığını, Muzaffer Gökçimen'in Hanefi Avcı'nın kitabında deşifre ettiği Emniyet Müdürü Ali Gökçimen'in yeğeni olduğunu ileri süren Gülaltay, tutuklu olarak yargılandığı davaya bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, 4 yıldır bu kişiyi aramasına rağmen bulamadığını anlattı.

Gülaltay, ''İlk başlarda mahkemenizin iyi niyetine inanıyordum. Ancak mahkemenizin, bir manivela olarak kullanıldığını da izah etmeye çalıştım. Heyetinizin üzerinde baskı vardır. Benim o davada tutuklu olmamın esası Ergenekon'dur. Ya beni çeteci olarak yargılayın o davayı buraya getirin ya da beni tahliye edin'' dedi. Ergenekon davalarında tutuklu olan sanıkların 4,7 metrekarelik hücreye konulduğunu ifade eden Gülaltay, ''Siz burada bir gece kalabilirseniz ben bin geceye razıyım. Bizlerin hücreye konulması savunma hakkımızı engellemek içindir. Uyuşturucu satıcısından, kadın pazarlayandan esirgenmeyen bu cezaevi şartları bizden neden esirgensin'' diye konuştu. Mahkemenin cezaevi yönetimine yazı yazarak hücreden çıkarılıp normal koğuşlara alınmayı sağlamasını isteyen Gülaltay, aksi durumda heyeti azledeceğini söyledi.

Duruşmaya verilen aranın ardından alınan kararı açıklayan Hakim Özese, reddi hakim taleplerinin Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki red sebepleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle geri çevrilmesine karar verildiğini açıkladı. Duruşma, Ecevit Kılıç'ın tanık olarak dinlenmesiyle devam ediyor.

Öte yandan, İP'e üye bir grup da Silivri Cezaevi'nin önünde toplanarak, Perinçek'in tek kişilik koğuşa alınmasını protesto etti. İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, yaptığı açıklamada, Perinçek'in cezaevinde hücreye konulduğunu belirterek, bunun durdurulması için Türkiye'nin ayağa kalktığını söyledi. Önsel, bütün vatandaşların bu davaya müdahil olması gerektiğini belirterek, müdahil olunarak Perinçek'in zindandan çıkarılacağını kaydetti.



AA