İSMAİL SAYMAZ

İSTANBUL - Nijeryalı Festus Okey’in Beyoğlu Polis Merkezi’nde polis kurşunuyla öldürülmesinin üzerinden tam 34 ay geçti. Bu davaya bakan Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesi de tam 30 aydır Okey’in nasıl öldürüldüğünden çok, ‘gerçek’ kimliğinin ne olduğunu ‘araştırmakla’ vakit geçiriyor. Okey’in kimliğine ilişkin Nijerya’dan beklenen evrak dünkü 11. celseye de ulaşmadığından, ‘Evrakın akıbetinin Adalet Bakanlığı’ndan sorulmasına’ karar verildi. Bir sonraki celse ise 4 Kasım 2010’a bırakıldı.

Festus Okey, 20 Ağustos 2007’de Beyoğlu’nda uyuşturucu kuşkusuyla gözaltına alınarak, Beyoğlu Polis Merkezi’ne götürüldü. Kendisini sorgulayan polis Cengiz Yıldız’ın silahından çıkan kurşunla öldü. Polis cinayetten sonra, kameralar bozuk olduğu için ellerinde Okey’in vurulma anına dair kaydın bulunmadığını açıkladı. Ardından, cinayetin nasıl işlediğinin en önemli kanıtı olan Okey’in kanlı gömleğinin kaybolduğu ortaya çıktı. Oysaki gömlek, hastaneye götürülürken Okey’in üzerindeydi. Fakat polise teslim edilen eşyalar arasında yoktu.

Dokuz yıl istemi
Polis Yıldız’a ‘taksirle adam öldürmek’ten dokuz yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Kayıp gömlek için hastane çalışanları hakkında soruşturma başladıldı.

İlk duruşma, 27 Kasım 2007’de Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. O gün duruşma salonunda dönemin Beyoğlu Emniyet Müdürü Tuğrul Pek de vardı. Pek, polisini yalnız bırakmamıştı. Okey’in savunmak için ÇHD’li bir grup avukat geldi. ÇHD’lilerin müdahillik başvuruları o gün sonraki 10 duruşmada reddedilince Festus Okey’i savunan olmadı. Dava, geçen 11 duruşmanın sonunda, karakolda öldürülen siyahın, Okey olup olmadığı çıkmazına sapladı. İşte, davanın öyküsü:

27 Kasım 2007: İlk duruşma... Mahkeme heyeti, cinayetin ‘kasten adam öldürme’ye girdiğini belirtip görevsizlik kararı verdi. Yıldız, ‘müebbet hapis’ istemiyle yargılanmaya başladı.

14 Şubat 2008: Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan davada, sanık avukatı, “Bunun adı, Festus Okey değil, kaçak vizeyle gelmiş, adını sonradan Okey koymuşlar, Acaba terörist midir?” diye sordu. Okey’in kimliğiyle ilgili Nijerya Büyükelçiliği’nden bilgi alınmasını istendi. Bu da sonun başlangıcıydı.

13 Mayıs: Cinayeti aydınlatabilecek tek delil olan kanlı gömleğin kaybedilmesine dair takipsizlik verildi. Okey’in avukatı olmadığından itiraz edilemedi. Dosya, Adli Tıp’a gönderildi.

11 Eylül: Adli Tıp’tan istenmesine karşın cinayet silahı olaydan 13 ay sonra alınabildi.

16 Aralık: Okey’in kimliğiyle ilgili Dışişleri, mahkemeye, Nijerya ile adli yardım sözleşmesi olmadığı için bilgi alınamadığını bildirdi. Mahkeme bilginin Nijerya’dan istenmesine karar verdi.

7 Nisan 2009: Nijerya’dan yanıt yoktu, duruşma ertelendi.

9 Temmuz: Nijerya’dan yine yanıt gelmedi.

29 Eylül: Hâlâ yanıt yok.

29 Aralık: Yanıt yok

1 Nisan 2010: Yine yok.

29 Haziran: Adalet Bakanlığı kanalıyla Nijerya’dan gelmesi beklenen yazı ulaşmadığından, akıbetinin sorulmasına karar verilerek, duruşma 4 Kasım’a bırakıldı.

‘Adalet yok oldu’
ÇHD’li Avukat Taylan Tanay, Okey’in üzerinden Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’nce verilmiş bir kimliğin çıktığını, kimliğin, sahteliği kanıtlanmadığı müddetçe gerçek olduğunun kabulü gerektiğini belirterek, mahkemenin 1.5 yıldır oyalandığı belirtti ve şunları söyledi: “Mahkeme gerçeği açığa çıkaracağına, Festus’un ölümünü araştıracağı yere suçla ilgisi olmayan bir işlem yapıyor. Festus’un üzerinde BM Yüksek Komiserliği tarafından düzenlenn bir kimlik vardı ve sahte olmadığı biliniyor. İkincisi; sanık polis adam öldürmekten yargılanıyor. Öldürülenin kim olduğunun suçla ilgisi yok. Mahkeme, 1.5 yıldır Nijerya-Türkiye hattında davayı akameti uğrattı. Adalet, bu mesafede yok oldu.”