İl Emniyet Müdürlüğünce yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Denizli Ticaret İl Müdürlüğü çalışanı C. İ. hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olma ve örgüt adına faaliyette bulunma" suçlamasıyla dava açıldı.

Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanık İ.'nun, ByLock programını indirip kullandığının belirlendiği, terör örgütü mensuplarıyla sürekli ve gizli şekilde temas halinde ve organizasyon içinde bulunduğu, FETÖ/PDY'ye bilerek ve isteyerek yardım ettiği saptandı.

Tutuklu sanık C. İ., 7 Şubat 2017'deki karar duruşmasında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 62/1 maddesi gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Sanık İ.'nun müdafileri, kararın ardından hükmün bozulması amacıyla Antalya Bölge Adliye Mahkemesine başvurdu.

Başvuruyu değerlendiren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, başvuruyu reddederek, kararla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

"Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/317 esas 2017/12 karar sayılı dosyasında sanık C. İ.'nun ByLock kullanıcısı olduğu, terör örgütü elebaşının Bank Asya Katılım Bankasını kurtarma talimatına uyarak adı geçen bankaya maaşını düzenli olarak aktardığı, dosyadaki mevcut kanıtların sanığa yüklenen suç yönünden mahkumiyetine yeter derecede ve nitelikte olduğunun kabul edildiği, eylemlerin, oluşan soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde tespit edilip suç niteliğinin tayin edildiği, verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğunun tespitiyle cezanın kanuni bağlamda uygun olduğu anlaşılmış, 23/03/2017 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir."

İkinci karar bozuldu

Denizli'deki FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan H. A. hakkında da "terör örgütü üyeliği"nden dava açıldı.

Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanık A.'ın, Bank Asya'da hesabının bulunmadığı ancak soruşturma ve kovuşturma aşamasında iki cep telefonu hattında örgütün şifreli mesajlama programı ByLock'u kullandığının tespit edildiği belirtildi.

"Önemli olan yazının içeriği değil"

A. ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Sanık H. A.'ın ByLock kullanımına ilişkin yazışmalar elde edilememiş, bu sebeple içeriği tespit edilememiş ise de burada önemli olan yazının içeriği değil, bu programa erişimin terör örgütü üyelerinin kendi aralarında kurulum dosyasını birbirlerine yüklemeleri ile sağlanabilecek olması, haberleşmenin sadece şifresi verilen kişilerle yapılabilecek olması, iletişimin gizli yapılması, bu şekilde örgütsel tavrın ve bağın gösterilmesidir. Sanığın yakalandığında telefonunu arkadaşında bıraktığını söylediği ve sanıkla birlikte arkadaşının evine gidildiği, kapıyı açan bayanın telefonu getirmek için içeriye girdiği ve uzun süre içeride kalması ile birlikte, içeriye bakıldığında sanığın arkadaşının telefonda işlem yaptığının görüldüğü ve uyarıldığı, daha sonra telefonu sanık H. A.'a verdiği, sanığın aşağıya inerken telefonu iki kez hatalı şifre girip bloke ettiği ve bu nedenle telefonda inceleme yapılamadığı hususları göz önüne alındığında sanığın telefonunda Bylock programının yüklü olabileceği ve bu davranışı ile delilin ortaya çıkmasını önlediği anlaşılmıştır.

Her ne kadar sanık H. A., savunmalarında ByLock programını kullanmadığını ileri sürmüş ise de bu savunması suçtan kurtulmaya yönelik bir beyan olarak kabul edilmiş ve itibar edilmemiştir."

Mahkeme, sanık A. hakkında TCK'nın 62/1 maddesi gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.

Sanık A.'ın müdafileri, daha sonra karara itiraz ederek konuyu üst mahkemeye taşıdı.

İtirazı değerlendiren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi de kararında şunları kaydetti:

"Sanık H. A.'ın iki cep telefonu hattından ByLock uygulamasını hangi tarihler arasında kaç kez kullandığı, uygulama üzerinden sesli görüşme yapıp yapmadığı, yapmışsa kimlerle yaptığı, elektronik posta ve yazılı mesaj sistemini kullanarak örgütsel haberleşme yapıp yapmadığı, yapmış ise kimlerle haberleştiği, içerikleri ve yazışma yaptığı kişilere ilişkin FETÖ/PDY kapsamında soruşturma olup olmadığı, ByLock programının kullanıldığı telefonların sanık adına kayıtlı hatlar dışında başka kişiler adına kayıtlı hatlarda kullanılıp kullanılmadığı, başka kişiler adına kayıtlı hatlarda kullanılmış ise kimler tarafından kullanıldığının tespit edilip araştırılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, belirtilen hususlar yerine getirilmeden sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi, hukuka aykırılık olduğundan sanık müdafinin istinaf talebinin kabulü ile hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi."