İzmir'de peş peşe işlenen üç cinayeti işlediği iddiasıyla hakkında dava açılan Hamdi Ayri, ilk kez savunmasını yaptığı ikinci celsede, cinayetleri kendisinin değil, Bodrum'da tanıştığı ''Zaza Ercan'' isimli bir kişinin işlemiş olabileceğini iddia etti.

İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık Hamdi Ayri ile avukatı Mert Çelikdemir, müştekiler öldürülen Esra Yaşar'ın annesi Türkan Yaşar, öldürülen Ayşe Selen Ayla'nın annesi Hatice ve babası Sertel Ayla ile avukatları katıldı.

Davaya konu suçlamaların hepsini reddeden Ayri, bu yılın mart ayında, Bodrum'da çalıştığı iş yerinde geçici olarak garsonluk yapan ''Zaza Ercan'' adlı bir kişiyle tanıştığını belirterek, bu kişiyle birlikte kaldığını, hatta bazı akşamlar birlikte dışarı çıktıklarını anlattı.
Ayri, ''Zaza Ercan, uyuşturucu da kullanıyordu ama ben onunla hiç kullanmadım. Bazı zamanlar Bodrum civarındaki çeşitli yerlerden uyuşturucu hap alıp satardı da. Ben de onun yanında dururdum. Ama asla satmadım ve satışından da nemalanmadım'' dedi.
Bir gün Zaza Ercan ile restoranda yemek yediklerini, paraları çıkmayınca Zaza Ercan'ın kendisine ''Sen kimliğini bırak, sonra vereceğimizi söyleriz'' dediğini aktaran Ayri, daha sonra bir gece bu iş yerinin camını kırıp içeriye girdiklerini, yazarkasa, içinde laptop bulunan bir çanta ve bıraktığı kimliği alıp restorandan çıktıklarını söyledi.
Ayri, ''Daha sonra bu laptop çantasının içinde bir silah bulduk, ruhsatı da vardı. Silahı Zaza Ercan aldı'' dedi.

Bunun ardından Zaza Ercan ile ayrı ayrı İzmir'e geldiklerini, kendisinin anne-baba ve kardeşlerinin Balçova'da kaldığı eve, Zaza Ercan'ın ise Bayraklı'daki bir akrabasının yanına gittiğini kaydeden Ayri, ertesi gün 24 Nisan Cumartesi günü Zaza Ercan'ın ''Bu silah çalışmıyor. Tamir edebileceğimiz bir yer biliyor musun?'' diye sorması üzerine tamir için Kemaraltı'nda bir yere gittiklerini dile getirdi.

Ayri, Zaza Ercan bir kahvehanede çay içerken kendisinin, silahı tamire götürdüğünü, tamiri için 10 lira para verdiğini kaydederek, daha sonra birlikte İnciraltı'nda bir yerde yiyip içtiklerini, gece 22.00 gibi Balçova'ya dönerek, kendi evine yakın havuzlu bir parkta oturup çay-kahve içtiklerini anlattı.

Kendisinin saat 23.00 gibi ayrıldığını, Zaza Ercan'ın da Bayraklı'daki akrabasına gideceğini söylediğini ifade eden Ayri, eve geldiğinde kimsenin olmadığını, daha sonra sırayla kardeşleri Abdullah, Ahmet ve Taner'in geldiğini, anne ve babasının memlekette olmalarından ötürü evde zaten bulunmadıklarını söyledi.

''Yolun alt tarafında bir bayan vurulmuş''

Ayri, ''Kardeşlerimin üçü de değişik yerlerde garsonluk yapar. Abdullah ve Ahmet sabah erken kalkacakları için yatmışlardı. Ben bira içiyordum. Taner geldiğinde de bana 'Abi yolun alt tarafında bir bayan vurulmuş' dedi. Ben de haberim olmadığını söyledim'' dedi.
Pazar günü, saat 17.00 gibi yine Zaza Ercan ile Sahilevleri'nde buluştuklarını, yiyip içtiklerini anlatan Ayri, bir ara tek başına aynı bölgede bir mekanda çalışan arkadaşını görmeye gittiğini, sonra tekrar Zaza Ercan'ın yanına döndüğünü aktardı.
Ayri, ilerleyen saatlerde Balçova'ya dönüp, aynı parkta çay-kahve içtiklerini, kendisinin 23.00 gibi Zaza Ercan'ın yanından ayrıldığını, evde yine kimsenin bulunmadığını, kardeşlerinin sonradan geldiğin anlattı.

Kardeşi Taner'in ''Abi, bugün de bir kalabalık gördüm ama dünkü olay nedeniyle mi bilmiyorum'' dediğini kaydeden Ayri, ertesi gün kardeşlerinin işe gittiğini, kendisinin evde yalnız olduğu bir sırada kardeşi Taner'in arayarak, ''Bizim mahallede vurulanlar bugün televizyona çıkmış'' diye haber verdiğini söyledi.

Ayri, ayın 26'sı pazartesi günü saat 20.30'a kadar evde oturduğunu dile getirerek, o gün Zaza Ercan ile Bodrum'a dönme konusunda anlaştıklarını ifade etti ve ''O yüzden evden çantamla çıkmıştım ve çantamı Çankaya'daki Hisar Otele bırakmıştım'' dedi.
Alsancak'taki Barlar Sokağı'nda bir süre tek başına vakit geçirdiğini, travesti olup olmadığını bilmediği birkaç kişinin kendisine laf attığını anlatan Ayri, kendisinin bu kişilerden birisine ''tamam'' dediğini ve birlikte Çankaya'ya doğru yürüdüklerini, kendisinin Hisar Otel'e gitmeyi teklif ettiğini, karşısındaki kişinin de onu evine götürmek istediğini aktardı.

Ayri, anlaşamayınca ayrıldıklarını, saat 04.30 sıralarında Zaza Ercan'ın kendisini arayarak Çankaya'da tarif ettiği yere gelmesini istediğini, buraya geldiğinde Zaza Ercan'ın bir travestiyle arabanın içinde bulunduğunu, sol eliyle arabayı açtığında Zaza Ercan'ın bir poşet vererek otele gitmesini istediğini söyledi.
Travestinin bu sırada ölü olup olmadığını fark etmediğini ifade eden Ayri, herhangi bir silah sesi de duymadığını söyledi.

''Zaza Ercan'ın robotu musun?"

Poşetin içinde silah, uyuşturucu hap ve cep telefonu olduğunu, bu nedenle dikkatli olması için Zaza Ercan tarafından uyarıldığını anlatan Ayri, bir seyahat firmasından saat 11.00 için Bodrum otobüsüne bilet aldığını, Zaza Ercan ile Bodrum'da buluşacaklarını dile getirdi.
Ayri, otobüs saatine kadar, kendisine ait olmayan ehliyet ve silah ruhsatı üzerine kendi fotoğrafını yapıştırıp PVC'lettiğini, yaptığı işler hakkında Zaza Ercan'a saat 09.30 gibi bilgi verdiğini ifade ederek, poşetin içinden çıkan cep telefonunu ne yapacağını sorunca, ''satabilirsin'' yanıtını aldığını ve Çankaya'da bir yerde telefonu 200 liraya sattığını söyledi.
Daha sonra Bodrum'a gittiğini, aynı gün Zaza Ercan'ın da Bodrum'a geldiğini dile getiren Ayri, o gece Bodrum'da uyuşturucu hap satışı yaptıklarını, ancak hapın pazarlığına karışmadığını, silahın ne olacağını sorduğunda ise Zaza Ercan'ın ''Sende kalsın'' dediğini anlattı.

Ayri, ertesi gün görüşmek üzere ayrıldıklarını, ancak yakalandığını kaydetti.
Sanık Hamdi Ayri, ''Her üç maktule de silahla ateş etmedim. Kimin tarafından işlendiğini de görmedim. Tahminimce Zaza Ercan yapmış olabilir. Ancak bana böyle bir itirafı olmadı'' diye konuştu.
Mahkemenin ''Sen Zaza Ercan'ın robotu musun da her dediğini yapıyorsun?'' şeklinde sorusuna Ayri, şu yanıtı verdi:
''Ben onun robotu değilim. Birlikte hareket ettiğimiz için ona bulaştığım için her dediğini yaptım, itiraz etmedim. Çünkü kendisiyle daha önce hırsızlık suçu işlemiştim ve uyuşturucu satışında da yanındaydım.''

Buca Kapalı Cezaevi'nde tek kişilik bir koğuşta bulunduğunu, daha sonra yüksek güvenlikli bir cezaevine sevk edildiğini aktaran Ayri, şöyle devam etti:
''Daha önce hiç cezaevine girmemiştim ve düzenin nasıl olduğunu da bilmiyordum. Burada 8 metre yükseklikteki bir duvardan not atmak suretiyle haberleşme imkanı oluyordu. İrfan denilen kişinin yüzünü bile görmedim. Beni kimse ziyarete bile gelmemişti. Bu şahıs sürekli bana gazete kağıdına sarılı notlar atıyor, ısrarla olayı soruyordu. Belki günde 20 defa not attığı oluyordu. Yalnızlıktan dolayı psikolojim bozulmuştu. En sonunda gönderdiği nota yanıt verdim. Ama gazeteden okuduklarımı yazmıştım. Aslında cinayetleri ben işlemedim.''



AA