Fransa'daki siyasi hiciv dergisi Charlie Hebdo'nun Paris'teki bürosu, derginin kapağında IŞİD ve El Kaide gibi İslamcı örgütlerin terörünü kınayan ve Hazreti Muhammed'i tasvir ettiği ileri sürülen tiplemenin yayınlanmasının ardından 7 Ocak'ta El Kaide üyeleri tarafından basılmış ve aralarında dünyaca ünlü çizerlerin de bulunduğu 12 kişi öldürülmüştü.
Bu terör saldırısının ardından dünya çapında bir basın özgürlüğü tartışması başlamış, Türkiye'de de Charlie Hebdo saldırısını kınamak ve dergideki meslektaşları ile dayanışmak için bazı gazeteciler karikatürü yayımlamıştı.
Gazeteciler Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya da Cumhuriyet Gazetesindeki köşelerinde Charlie Hebdo'nun kapağını yayımlamıştı. Ardından tehdit mesajları da içeren protestolara muhatap olan iki gazeteci ve Cumhuriyet Gazetesi hakkında hükümet yetkilileri de sert suçlamalarda bulunmuştu.
İki gazeteci hakkında daha sonra aralarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çocukları Bilal ve Sümeyye Erdoğan ile Esra Albayrak ve eşi Berat Albayrak'ın da aralarında bulunduğu bin 280 kişi savcılığa şikayette bulunmuş ve haklarında "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçlamasıyla 4 yıl altışar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Bilal ve Sümeyye Erdoğan da şikayetçiler arasında
Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya hakkında açılan davaya bugün yapılan duruşma ile devam edildi. Bilal ve Sümeyye Erdoğan ile Esra Albayrak ve eşi Berat Albayrak'ın da aralarında bulunduğu bin 280 müştekinin yer alması nedeniyle Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayının büyük salonunda yapılan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki 2. duruşmaya, sanıklar Karan ve Çetinkaya katılmadı.
İstanbul'daki Charlie Hebdo protestosunda gerginlik
Duruşmada hazır bulunan müştekilerden Mehmet Sarı ifadesinde, Charlie Hebdo dergisinin İslam dininin kutsal değerlerine yönelik hakaret içerikli resimleri paylaştığını ileri sürerek, Cumhuriyet gazetesinin bir kısım yazarlarının da köşelerinde bu içeriği tekrarlamasını, kutsal değerlere sahip insanları hiçe saymak diye niteleyerek, bu davranışın ceza gerektirdiğini iddia etti. Sarı ayrıca, Karan ve Çetinkaya'nın bir sonraki duruşmaya zorla getirilmesi yönünde karar verilmesini talep etti.
Gazetecilere yönelik suçlamasının dayanağını Kuran ayetlerine dayandıran müştekilerden Necip Kibar da, mahkeme heyetine uluslararası arenada İslam dini aleyhine kampanya yürütüldüğü iddiasını anlatarak, yakındı. Kibar, mahkemeden daha sonra da iki gazetecinin en üst sınırdan cezalandırılmasını istedi.
Müştekiler Hasan Emre Okumuş, Mehmet Yalçınkaya, Sezai Çiçek, Kerim Süzal, Ali Keskin, Ersin Fatih Kuyumcu, Şahabettin Küskü, Muhammed Hasan Medineli ve Beytullah Erduran da söz alarak gazeteciler Karan ve Çetinkaya'dan şikayetçi olduklarını ve cezalandırılmalarını istedi.
'Bir sonraki duruşmaya hazır edeceğiz'
Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya'nın avukatı Bülent Utku ise, mahkemeye bakan asıl hakimin rahatsız olması dolayısıyla rapor aldığını, yerine başka bir hakimin geçici olarak bugünkü duruşmaya girdiğini ifade ederek, bu nedenle müvekkillerini bir sonraki duruşmaya hazır edeceklerini söyledi.
Müştekilerin avukatı Yurdal Kılıçer de iki gazetecinin bir sonraki duruşmaya zorla getirilmesi yönünde karar verilmesi talebini yineledi.
Mahkeme, duruşmada dinlenen müştekilerin davaya katılma talebinin, sanıkların ifadesinin alınmasının ardından değerlendirilmesine karar verdi. Sanıkların söz konusu mazeretlerinin son kez kabulüne hükmeden mahkeme, bir sonraki duruşmada sanıkların hazır olmamaları halinde, "zorla getirme kararı çıkartılacağı" ihtarını yaptı. Daha sonra duruşma 21 Ocak 2016'ya ertelendi.
Müştekiler ve avukatları adliyeden çıkışta iki gazeteciyi, kırmızı kart göstererek protesto etti.
Haklarında hazırlanan iddianamede savcı Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya'yı "kamu barışının bozulması için elverişli ortam yaratmakla" uçlayarak, İslam dininin kurallarına göre Hazreti Muhammed'in tasvirinin yapılmadığını yazmıştı. Dinin bu kurullarını anlatan savcı iki gazeteciyi, "toplumun büyük bir kısmının benimsediği dini değerleri aşağılama kastı" taşımakla suçlayarak, TCK'da yer alan "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlarından ayrı ayrı 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istemişti.
