Genelkurmay'ın mahkemeye gönderdiği bir yazı ise Danıştay'a komşu orduevindeki kayıtların da benzer bir akıbete uğradığını gözler önüne serdi. Yazıda görüntülerin korunmaya alınmasıyla ilgili herhangi bir adli talepte bulunulmadığı da belirtildi. Böylece Ankara'daki soruşturmanın tam olarak yapılmadığı iddiaları güçlenmiş oldu. Yargıtay kararı ile Danıştay davasının Silivri'deki Ergenekon davası ile birleştirilmesinden sonra kovuşturma genişletilmişti. 13. Ağır Ceza Mahkemesi önce OYAK'tan olayla ilgili kamera kayıtlarını istemişti.

TÜBİTAK'ın mahkeme için hazırladığı bilirkişi raporu OYAK'a ait kamera kayıtlarının silindiğini ortaya koydu. Bununla da yetinmeyen mahkeme, Danıştay'ın hemen karşısında yer alan Sıhhiye Orduevi'ne ait kamera kayıtlarını da talep etti. Genelkurmay'ın Ergenekon davasına bakan mahkemeye gönderdiği cevap ise son derece ilginç: "O dönem adli makamlar görüntülerin olduğu harddiskleri istemedi. Biz de saklamadık."

2006 yılında gerçekleştirilen kanlı Danıştay saldırısı ile ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin araştırmadığı birçok husus İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı yargılamada ortaya çıkıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, mayıs ayında verdiği ara kararda da Genelkurmay'dan, Danıştay saldırısından bir gün önceki ve saldırı gününe ait Sıhhiye Orduevi'nin kamera kayıtlarının akıbetini sormuştu. Mahkeme "16-17 Mayıs 2006'da görüntüleri kaydeden harddiskin ne zaman takıldığını ve korunmaya alınıp alınmadığını", "Orduevi çevresini gösteren güvenlik kameralarının nerelerde olduğunun basit kroki ile bildirilmesi"ni istemişti. Genelkurmay'ın gönderdiği 'GİZLİ' ibareli yazıda, o döneme ait kamera kayıtlarının olmaması ilginç gerekçelerle açıklanmış. Danıştay güvenlik kamera sistemini kuran OYAK Güvenlik de, saldırı gününe ait görüntülerinin silindiğinin ortaya çıkmasının ardından Genelkurmay'ın savunmasına benzer bir savunma yapmıştı. OYAK Güvenlik, arızalı harddisklerin 3,5 yıl boyunca herhangi bir adli makamca talep edilmediğini açıklamıştı. OYAK'ın açıklamasında, "25 Eylül 2009 tarihine kadar adli makamlar tarafından bu cihazla ilgili olarak şirketimizden herhangi bir talepte bulunulmamıştır." denilmişti. Ancak polisin saldırının hemen ardından görüntüleri istediği ortaya çıkmıştı.

Tetikçi Arslan Ankara'ya adım attı, kameralar durdu

Daha önceden 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebiyle TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda tetikçi Alparslan Arslan'ın Ankara'ya ayak bastığı andan itibaren, Danıştay binasındaki güvenlik kameralarının ya çalışmadığı ya da yapılan kayıtların buhar olduğu ortaya çıkmıştı. Danıştay kameralarının karartıldığını ortaya koyan rapora göre, tetikçi Alparslan Arslan'ın Ankara'da bulunduğu tarihlere ait kamera kayıtları yok. Arslan, saldırıdan iki gün önce 15 Mayıs 2006'da Ankara'ya gitti. Raporda 15 Mayıs'ta 1, 2, 3, 4, 5 ve 7 No'lu Danıştay kameralarına ait herhangi bir kaydın olmadığı belirtildi. Saldırı anında yani 16 Mayıs'ta ise 1, 4, 5 ve 8 No'lu kameralara ait görüntülerin kaydına rastlanmadı. Raporda Arslan Ankara'ya gelmeden 4 gün öncesi, yani 11 Mayıs 2006 tarihinin kayıt klasörleri bulunduğu ancak içerisinde görüntünün olmadığı belirtildi. Bu durum, Arslan Ankara'ya gelmeden önce kamera sisteminin çalıştığını ortaya koydu.

Apartman yönetimleri bile kamera hizmetini sözleşmeyle alıyor

Emekli Başsavcı Reşat Petek: Bir güvenlik kuvveti olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait orduevinde kullanılan bilgisayar hakkında bilgi olmadığı iddiası gerçekçi olamaz. TSK'da demirbaş, zimmet gibi kavramlar çok ciddidir ve her eşya kayıt altına alınır. Hal böyleyken, "kayıt yapılan bilgisayarlara ait bilgi bulunamadı" demek anormal bir duruma işaret eder. Genelkurmay'ın mahkemeye gönderdiği yazıda yer verdiği gerekçelerden biri olan "kameralarla ilgili hizmeti sözleşmesiz aldık" ifadesi de hayli ilginç. Bunu sıradan apartmanlar bile yapmaz. Apartman yönetimleri bile kamera hizmetini sözleşmeyle alıyor. Kaldı ki orası askerî bir alan.

Emniyet, görüntüleri orduevinden almıştı

Sanık Osman Yıldırım'ın avukatı Mehmet Ener: Emniyet, Danıştay saldırısı ile ilgili görüntüleri, olayın yaşanmasından kısa bir süre sonra Sıhhiye Orduevi Müdürlüğü'nden almıştı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı yargılamada bu hususları biz dile getirdik. 14 klasörden oluşan dosya içeriğinde, orduevinden alınan görüntü kayıtlarıyla ilgili emanet makbuzu da vardı. Ancak bu husus mahkemece incelenmedi. Davanın Ergenekon'la birleştirilmesinin ardından emanette bulunan bu kayıtlar da İstanbul 13. Ağır Ceza'ya gönderildi mi bilmiyorum. Ancak Ankara'da emanette vardı. Ancak Genelkurmay'ın verdiği bu cevap ayrıca incelenmeli ve soruşturulmalı. Kayıtların muhafaza edilmediğini söylemesi iddiası dikkat çekici.


Kayıtların silinmesi delil karartmaya girer

Eski savcı Gültekin Avcı: Danıştay saldırısı ile ilgili mahkemeye gönderilen yazı kesinlikle tatmin edici bilgiler içermiyor. Bilgisayarlar ve kayıtların "adli mercilerle talep edilmediğini, bu nedenle muhafaza edilmediğini" öne sürmek, yanlış bir tutum. Bu kayıtlar adli bir soruşturma olmasa bile, idari soruşturmalar için esastır. Kaldı ki yürüyen bir soruşturma ve dava var. Bu, delil karartma anlamı bile taşır. Sıradan mağazalar ve dükkânlar bile kamera kayıtlarını muhafaza ediyor, TSK kayıtları nasıl saklamaz?



ZAMAN