Kılıçkaya, basın mensuplarıyla tanışmak için İlci Otel'de düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin gündeminin, yargı kararları ve yargının sorunlarıyla meşgul olduğunu ifade eden Kılıçkaya, ''yargının en önemli sorununun da bağımsızlıktan çok tarafsızlık olduğunu'' öne sürdü.

Danıştayın, YÖK'ün farklı katsayı uygulanması kararının yürütmesini durdurma kararını hukuki bulmadıklarını, bu kararın ''meslek lisesi mezunları üniversiteye gitmesin'' anlamını taşıdığını ifade eden Kılıçkaya, ''Bu karar, 'işçisin sen işçi kal' demektir. YÖK'ün takdir yetkisini ortadan kaldıran bu karar, yargıya olan güveni zedelemektedir'' diye konuştu.

Danıştayın AK Parti iktidarından önce açılan idari davaların yüzde 60'ını ret, yüzde 40'ını ise kabul yönünde sonuçlandırdığını anlatan Kılıçkaya, AK Parti iktidarından sonra ise açılan davaların istatistiklerinin yüzde 60 kabul, yüzde 40 ise ret yönünde değiştiğini iddia etti. Kılıçkaya, ''AK Parti iktidarıyla Danıştayın kararlarının yapısı değişti'' dedi.

-''MECLİS, HER AŞAMADA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPMAYA MUKTEDİRDİR''-

Avukat Kılıçkaya, anayasa değişikliği konusunda da tek yetkili kurumun TBMM olduğunu ifade ederek, seçimlerin yaklaşmasının bu yetkiyi ortadan kaldırmadığını, Meclisin, her aşamada anayasa üzerindeki dilediği değişikliği yapmaya muktedir olduğunu söyledi.

Mevcut anayasanın karmaşa ve anarşi sonrası yapılan ve ''devlet kutsaldır, vatandaşlar devlet için vardır'' ruhunu taşıdığını belirten Kılıçkaya, ''Anayasa'nın ruhunu değiştirmek için, 'vatandaş için devlet vardır' anlayışını hakim kılmak için Anayasa değiştirilmelidir'' diye konuştu.

Kişilere ve Milli Güvenlik Konseyi üyelerine özel hükümlerin 1982 Anayasası'nda yer aldığını vurgulayan Kılıçkaya, kişiye özel norm ve kuralların olamayacağını ancak Türkiye'de Anayasa'da bile kişiye özel hükümlerin yer aldığını iddia etti.

Anayasa değişikliğinde yargının da sivilleşmesinin amaçlanmasını isteyen Kılıçkaya, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısının demokratik kriterlere göre değiştirilmesi gerektiğini, HSYK ve Yüksek Askeri Şura kararlarının idari nitelik taşıması nedeniyle yargı denetimine tabi olması gerektiğini savundu.

Kılıçkaya, parti kapatma davalarının açılmasının da Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının yetkisinde olmasını eleştirerek, parti kapatma davalarının tek bir kişinin inisiyatifinde değil, oluşturulacak bir kurulun takdir yetkisinde olması gerektiğine işaret etti.

Kılıçkaya'nın açıklamalarının ardından Hukukçular Birliği Vakfı Başkan Yardımcısı Avukat Serkan Sönmez de ''Usul Hukukumuzda ve Uygulamada Yargısal Sorunlara Çözüm İmkanları'' başlıklı bir sunum yaptı. ZAMAN