Depremin üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen davaların sonuçlanmaması depremzedelerin acısını daha da artırıyor. Avukatlar, yargılamanın geciktirilmesini gerektirecek hukuki anlamda nedenler olmadığını savunuyor.

Resmi rakamlara göre, 20 bine yakın insanın hayatını kaybettiği, binlerce binanın yıkıldığı ve geride birçok acı hatıra bırakan felaket 11. yılını doldurdu.

İzleri halen silinemeyen deprem felaketi sonrası yakınlarını ve mallarını kaybedenler, başta müteahhitler olmak üzere sorumlulardan davacı oldu. Ceza davalarında çoğu kişi, hukuki boşluklardan dolayı cezasız kaldı. Sadece Sakarya'da 695 davada 5 kişiye ceza çıktı. Bir çok dava 7,5 yıllık zaman aşımı süresinin dolması sebebiyle düştü.

Depremde yakınlarını ve mallarını kaybedenlerin belediyeler ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı aleyhine açtıkları tazminat davaları aradan geçen 11 yıla rağmen tamamlanmadı.

Sakarya İdare Mahkemeleri'nde sonuçlandıktan sonra bazı deprem mağdurları ile tazminata mahkum edilen Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından temyiz edilen bir çok dava dosyası, Danıştay 6. Dairesi'nin vereceği kararı bekliyor.

"GECİKMİŞ ADALET ADALET DEĞİLDİR"

Bir çok deprem mağdurunun avukatlığını yapan Sebahattin Yılmaz, ortada gecikmeden dolayı adil olmayan bir yargılamanın söz konusu olduğunu savundu. İdarenin, depremde yıkılan binalardaki kusuru anlaması için 11 yıl geçtiğini belirten Yılmaz; "Bize hukuk fakültesinde öğretilen bir şey vardı, 'gecikmiş adalet adalet değildir.' Burada gerçekten adil olmayan bir durum var. Gecikmiş olması nedeniyle adil olmayan bir yargılama var." diye konuştu.

Yargılamanın bu kadar geciktirilmesini gerektirecek hukuki ve teknik nedenler olmadığını savunan Yılmaz, şunları söyledi: "Depremle ilgili 2000 yılında belediye ve bakanlık hakkında idare mahkemelerinde hukuk davaları açıldı. İdare mahkemesi, depremden sonra 60 günlük süre içinde başvuru yapılmadığı için davaları reddetti. Bu bile iki yıl sürdü, Danıştay'a temyiz ettik. 2004 yılında Danıştay, idare mahkemesinin kararını bizim lehimize bozdu, yargılamaya devam edildi. 3 yıllık yargılama sürecinde bizim müvekkillerimiz lehine kararlar verildi. Büyükşehir Belediyesi, 30 bin ila 120 bin lira arasında değişen tutarlarda tazminata mahkum edildi. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile ilgili tazminat talebi reddedildi. Tazminatların bir kısmı belediye tarafından mağdurlara ödendi. Dosyaların önemli bir kısmı da 2007 yılında temyiz edilerek Danıştay'a gönderildi. Üç yıl oldu, henüz oradan bir karar çıkmadı."

Davaların sonuçlandırılamamasından dolayı insanların mağdur olduğunu ifade eden avukat Yılmaz, davaların bir an önce sonuçlandırılmasını beklediklerini dile getirdi. Tazminat davalarında zaman aşımının bulunmadığını kaydeden Yılmaz; "İnsanlar karar her ne kadar lehlerine olmakla birlikte belediyeden bir kısım tazminatlarını aldılar. Ama yinede insanlar tedirgin bekleyiş içindeler. Bundan sonraki beklentiler davanın sonuçlanması ve bitmesi. Danıştay davayı aleyhimize bozarsa, yargılama devam edecek. Yeniden bilirkişi incelemesine gidecek. 2010 yılı olacak 2015 yılı, ucu açık. Bu arada insanlar mağdur ve perişan oluyorlar." dedi.

"YARGI HANTAL"

İki deprem mağdurunun avukatlığını yapan Reyhan Şahin ise tazminata mahkum edilen Büyükşehir Belediyesi'nin, bakanlığın da kusurunun bulunduğu gerekçesiyle davaları Danıştay'a temyize götürdüğünü belirtti. Belediyenin tazminat ödemelerini yaptığını söyleyen Şahin, şöyle konuştu:

"Davada bundan sonra çok fazla bir şey değişmeyecektir. Çünkü ölenlerin kusurunun olmadığı sabit. Danıştay, bakanlığın da kusuru olduğu yönünde davayı bozsa bile belediye kalan tazminat miktarını kusur oranında bakanlıktan talep edecektir. Dolayısıyla mağdurlar için değişecek bir durum söz konusu değildir."

Davaların 11 yılda sonuçlandırılamamasını yargının hantallığına bağlayan Şahin, "Yargının esas sorunu geciken adalettir. Deprem davalarının bu kadar uzun sürmesi mağdurlara her aşamada acıları yeniden yaşatıyor. Davaların uzun sürmesi sebebiyle insanlar haklarını aramaktan kaçınabiliyorlar. Yargının yavaş işlemesi çok önemli bir sorun." şeklinde konuştu.


(CİHAN)