Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin, 1996 yılında Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 10 tutuklunun öldüğü, 24 tutuklunun yaralandığı olaylarla ilgili mahkumiyet kararını eksik soruşturma nedeniyle bozduğu ve 89 kamu görevlisinin tutuksuz olarak yargılandığı dava, 24 Haziran tarihinde kararara bağlandı. 7 sanık hakkında suçun zaman aşımına uğramasından dolayı davanın düşürülmesine karar veren mahkeme, 10 kişinin ölümü eylemiyle suçlanan 20 sanığa ise, 'suçu işlediklerinin sabit olmaması' nedeniyle beraat kararı verdi. 62 sanığın cezaevi olaylarında 10 kişiyi 'faili belli olmayacak şekilde, aynı sebep ve kasıt altında öldürmek kastı olmaksızın müesser fiil sonucu ve zaruretin tayin ettiği hududa tecavüz etmek suretiyle öldürmek' suçundan 18'er yıl hapis cezasıyla cezalandıran mahkeme, sanıkların eylemlerini gerçekleştirirken zaruretin gerektirdiği sınırları aştıkları kabulünü göz önüne alarak cezayı her sanık için 6'şar yıla indirdi. Sanıkların yargılama aşamasındaki davranışlarını takdiri indirim sebebi sayan mahkeme, 62 sanığı 5'er yıl hapis cezasıyla cezalandırdı. Mahkeme sanıklardan 8'i hakkında açılan 'Görevi ihmal' davasında da öldürme suçundan ceza aldıklarından dolayı karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.

OLAY PLASTİK LEĞEN İÇİN ÇIKTI
1996 yılında meydana gelen olayla ilgili yargılamayı yapan Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi,gerekçeli kararını açıkladı. Kararda cezaevinde görüş günü bazı tutuklu ve hükümlülerin getirilen meyveleri koğuşlarına götürmek için diğer koğuşlardan plastik leğen istediği, infaz koruma memurunun buna izin vermemesi üzerine arbede çıktığı kaydedildi. Olayın bir süre sonra yumruklaşmaya vardığı belirtilen kararda gerginliğin artması üzerine tutukluların slogan attıkları, diğer koğuşlardan da destek amacıyla sloganlar atıldığı ifade edildi. Görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine durumun Adalet Bakanlığı'na bildirildiği kaydedilen kararda, müdahale talimatı üzerine emniyet ve jandarma görevlilerinin silahları alınarak cop ve kalkanlarıyla cezaevine girdikleri vurgulandı. Kararda ikna çabasının sonuç vermemesi üzerine isyan boyutuna doğru büyüyecek olan olayı bastırmak için müdahale edildiği ve tutukluların etkisiz hale getirildiği ifade edildi. Müdahale sırasında bazı askerlerin hafif şekilde yaralandıklarını belirten mahkeme, polislerin yaralandığına dair herhangi bir rapor bulunmadığını kaydetti. Müdahalede 9 kişinin vücutlarının hayati önem arz eden bölümlerine aldıkları darbeler sonucu öldüğünü vurgulayan mahkeme, yaralı Kadri Demir'in ise cezaevi doktorunun ihmali sonucu verilen sevk kararı ile Gaziantep Cezaevi'ne nakli sırasında ölmüş olduğunun anlaşıldığını ifade etti.

ÖLÜLERİN VÜCUDUNDA KESİCİ ALET İZLERİ ÇIKTI
 Gerekçeli kararda olayda hayatını kaybeden 10 kişinin 25 Eylül 1996 tarihinde yapılan otopsilerine de yer verildi. Karara yansıyan otopsi tutanaklarına göre ölenlerin tamamının kafataslarında sert cisimle vurma sonucu kırık tespit edildi. Raporda ölenlerin 6'sının kulak, kafa ve vücudunun değişik yerlerinde düzenli kesi izleri ve kesici alet yaralanmalarının saptandığı ifade edildi. Otopsi raporuna göre olayda ölen 10 kişiden 9'unun beyin harabiyetine bağlı, 1 kişinin ise tüm kaburga kemiklerinin kırılarak akciğerine batması sonucu hayatını kaybettiği belirtildi.

AŞIRI GÜÇ KULLANILDI
 Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde çıkan fiili durum nedeniyle, güç kullanmanın kolluk güçlerine yasaca verilmiş bir görev olduğu kaydedilen kararda, müdahalenin tutuklu ve hükümlüleri tek tek etkisiz hale getirmek amacıyla güç kullanımına yönelik olması gerekirken, bu sınırın aşılarak bir kısmının ölümüne yol açacak şekilde aşırı güç kullanımının gerçekleştiği belirtildi. Sanıkların kastının öldürmek olmadığı ifade edilen kararda, amacın olayları çıkaran tutuklu ve hükümlüleri etkisiz hale getirmek olduğu kaydedildi. 62 sanık hakkında 'Kastın aşılması suretiyle birden fazla kişinin ölümüne sebep olmak' suçundan mahkumiyet kararı verildiği vurgulanan kararda, "Sanıkların bu eylemlerini gerek belirttiğimiz yasal mevzuattan kaynaklanan görevleri nedeniyle, gerekse de adli ve idari amirlerinin emirlerini yerine getirme gayesiyle yerine getirme düşüncesinde oldukları, sanıkların eylemlerinde olayın oluşuna göre aşırı güç kullanımı nedeniyle zaruretten kaynaklanan güç kullanma sınırının aşıldığı anlaşıldığından cezalarından ölenlerin sayısı ve eylemlerin vehameti nazara alınarak indirim yapmak gerekmiştir" denildi.


 DHA - Felat Bozarslan