Doğan'ın avukatları Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Adalet Bakanlığı'na ulaştırılmak üzere konuyla ilgili dilekçe verdi. Dilekçede, 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin müvekkilleri hakkında 'yakalama emri' çıkartmasının hem vahim hukuki hatalar içerdiğini hem de CMK'nın 104/2. maddesindeki açık ve emredici hükmüne aykırılık oluşturduğunu savunan avukatlar, "Mahkeme kararı 105. maddenin son cümlesindeki 'bu kararlara itiraz edilebilir' cümlesine dayandırarak başlamaktadır. Oysa mahkeme kararında 104/2'den olumlu ya da olumsuz bahsetmediği gibi 104/2'nin niçin uygulanamaz olduğunu da gerekçesinde göstermemektedir. 104/2 'şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına, salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir.' dedikten sonraki cümlede bir de 'ret kararına itiraz edilebilir' demekle salt özgürlük kısıtlamasına karşı verilen kararlara itiraz edilebileceğini yoksa tahliye yönündeki karara itiraz edilemeyeceğini düzenlemektedir. Burada mahkemenin gözden kaçırdığı husus 'tutukluluk durumuna itiraz' ile 'tahliye istemi' arasındaki farktır. Mahkeme olayı değerlendirirken olaya bir tutukluluğa itiraz sonucu salıverme gibi görmüştür." denildi.

Dilekçede, 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu kararından sonra bir üst mahkemeye itiraz edildiğini ancak o itirazın da reddedildiği belirtildi. Bu konunun Adalet Bakanlığı tarafından incelenmesinin istenildiği dilekçede AİHM'nin bazı kararlarından da örnekler verildi.

Dilekçede, "CMK 309. maddesi gereğince konunun Adalet Bakanlığı'nca incelenerek kesinleşmiş bulunan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21 Nisan 2010 günlü kararındaki açık yasaya aykırılıklar nedeniyle Yargıtay'ca bozulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak bildirilmesini talep etmekteyiz." denildi.

Dilekçede ayrıca, "Müvekkilimiz ve bir kısım şüpheliler hakkında, yasaya aykırı biçimde daha önce verilen salıverme kararına itiraz yapılmış ve hukukta yok sayılması gereken bir karar verilmiştir. Bu nedenle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yakalama kararının ve bu kararda hukuka aykırı bir yön bulmayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21 Nisan 2010 günlü kararının bozulması için CMK'nın 309. Maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı'nın harekete geçerek 'kanun yararına bozma' yoluna başvurmasını arz ederiz." talebinde bulunuldu.

(CİHAN)