İSMAİL SAYMAZ

Eski Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın soruşturmasının içeriğini İlhan Cihaner’e yönelttiği 26 sorudan çıkarmak mümkün. Şanal, önemli ölçüde ‘gizli tanık’ ifadelerine ve kesinliğinden ‘emin’ olmadığı bir çıktıya dayanarak; Albay Dursun Çiçek’in Ocak/Şubat 2009’da kente geldiğini, 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk ve Başsavsı Cihaner’le görüştüğünü, görüşme sonrasında Berk ve Cihaner koordinatörlüğünde jandarma ve MİT eliyle emniyete ve Gülen tarikatına yönelik komploya girişildiğini, 2011 seçimleri öncesi darbe planlandığını savunuyor.
Şanal’ın ‘gizli tanık’ anlatımına dayandırdığı iddiasına göre Albay Dursun Çiçek Ocak/Şubat 2009’ta helikopterle Erzincan’a geldi. Heyetle karşılanıp 3. Ordu Komutanlığı’na getirildi. Gizli tanığa göre, Dursun Çiçek’le Cihaner kahvaltıda buluştu.

Gizli tanık görmüş!
Şanal’a göre bu ziyaret sonucunda 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve Başsavcısı Cihaner’in koordinötürlüğünde ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ uygulamaya konuldu. Kolluk gücü olarak da jandarma ve MİT seçildi. ‘Tanık Efe’ kod adlı tanığın anlatımına göre Cihaner, MİT Bölge Müdürü Şinasi D. ve eski Alay Komutanı Recep Gençoğlu ile bu yönde toplanıyordu.
Şanal’a göre öyle gizli buluşmalar yapılıyordu ki, bazıları, ‘Kırsalda elektrik gerilim hatlarının altında cep telefonlarının bataryalarını çıkarmak’ suretiyle oluyordu. Şanal, bu görüşmeler doğrultusunda Cihaner’in tarikat soruşturmalarını açtığını düşünüyordu. (İsmailağa soruşturması, Kasım 2007’de, Gülen ise Mayıs 2009’da açıldı.)
Yine Şanal’ın ‘gizli tanık’ merkezli iddiasına göre 27 Ekim’de Çatalarmut Barajı’nda çıkan bomba ve mühimmat jandarma tarafından atılmış, “Polisler attırdı” demesi için ‘gizli tanığa’ baskı yapılmış, emniyete komplo uygulanmıştı. Komplonun amacı, Ergenekon Davası’nın temelsiz olduğunu göstermekti.
Şanal’ın bir diğer iddiası ise Cihaner’in sorgu tutanağında, ‘3. Ordu çıkışlı olduğu iddia edilen’ ifadesiyle yer almış bir doküman... Dokümana göre, jandarma bölgesinde ev tutulacak, evlere astsubaylar yerleştirilecek, Gülen tarikatına ait olduğu görüntüsü için dini kitaplar konulacak, sonra da silah bırakılıp askeri savcılıkça operasyon yapılacak, bu sayede tarikatın ‘silahlı örgüt’, Gülen’in ‘silahlı örgüt lideri’ olduğu ispat edilecek...

‘Işıkevlerine silah koyacaklar’
Benzer bir iddia ise, tutuklu MİT’çilere ilişkin. ‘Gizli tanığa’ dayanan iddiaya göre MİT, Gülen tarikatındaki haber elamanı aracılığıyla ‘Işıkevlerine’ ve gruba ait okula silah koydurtacaktı. Şanal’ın son iddiası, Orgeneral Berk tarafından ‘seminer’ görünümü altında düzenlendiği savunulan toplantıda, 29 Mart 2009’daki seçimler öncesinde darbe yapılacağı kararı alındığı yönünde. Bu yapılamadığı takdirde Gülen tarikatının TSK’da kadrolaştığı izlenimi yayıp tarikat kıskaca alınacaktı. Şayet 2011 seçimleri öncesinde anketlerde hâlâ AKP birinci görünüyorsa askeri darbe düzenlenecekti. (Bu iddianın eski İliç Savcısı Bozkurt’a ait olduğunu sanılıyor.)
Şanal’ın, gizli tanık anlatımları ve 3. Ordu çıkışı döküman dışındaki kanıtlarıysa şunlar:
Jandarma İstihbarat’ta yapıldığı, Cihaner’in bazılarına başkanlık ettiği savunulan toplantılarda tutuklu Ersin Ergut’un tuttuğu notlar... Bu notlarda geçtiği öne sürülen ‘Gülen grubunun suç örgütü olduğu ispatlanacak, bunun için delil yaratılacak’ ifadesi.

‘O notlar değiştirilmiş’
Ergut’un avukatları yaptıkları açıklamada müvekkillerine atfedilen notların Ocak 2009’da rutin güvenlik toplantısında tutulduğu, “Gülen grubunun suç örgütü olduğu ispatlanacak, bunun için de delil yaratılacak” diye bir notun bulunmadığı, aksine o notun PKK’ya ilişkin olduğu savunularak, şöyle denildi: “Milis yapılanmasıyla ilgili delil bulunacak’ cümlesi, çarpıtılarak ‘Delil uydurulacak’ şeklinde yer almıştır.”
Öte yandan Cihaner, sorgusunda Albay Dursun Çiçek’i tanımadığını ve hiç görmediğini belirtirken, iddiaların da Şanal’ın kurgusu olduğunu kaydetti. Dursun Çiçek de Erzincan’a en son 2003’te gittiğini, Başsavcı İlhan Cihaner’le tanışmadığını söyledi.

Cihaner 13 ay dinlendi, Ergenekon değil hakaret çıktı
İsmailağa ve Fethullah Gülen tarikatlarına yönelik soruşturmaları yürüten Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, ‘Ergenekon üyeliği’ iddiasıyla tutuklanmış ve dosya jet bir ‘yetkisizlik’ kararıyla bu davaya bakan İstanbul Başsavcılığı’na gönderilmişti. Ancak zaten Cihaner, Adalet Bakanlığı’nın isteği ve İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı üzerine ‘Ergenekon’ çerçevesinde 14 Ekim 2008’den beri dinleniyordu. Bakanlığın 1 Aralık 2009’daki yazısına göre, bu 13 aylık dinlemeden sadece ‘hakaret’ konulu kayıtlar soruşturmaya alınırken, diğer görüşmeleri ‘ilgisiz’ bulunup imha edildi.
Adalet Bakanlığı Başmüfettişliği, ‘Ergenekon’ soruşturması çerçevesinde kimi şüphelilerde bulunduğu öne sürülen evraklarda adı geçen 50 hâkim ve savcının, iddia edilen örgütle ilişkisinin saptanabilmesi için 14 Ekim 2008’de Ergenekon’u soruşturan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir yazı yazdı. Yazıda, aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın yer aldığı hâkim ve savcıların telefonlarının dinlenmesi istenerek, şu ifadeler kullanıldı:
Bakanlığın örgüt tarifi
“Ergenekonun hiyerarşik yapıya ve çok katı disiplinde hücre yapılanmasında olması, örgüt üyelerinin örgütte sadece kendi bilmeleri gereken kimselerle irtibatlı olabilmesi, örgütün diğer üyelerini tanımalarına izin verilmemesi, örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyunda infiale sebep olabilecek eylemler gerçekleştirebilecek kadar tehlikeli olması, başka yöntemlerle suçlular ve eylemlerinin ortaya çıkarılmasının mümkün bulunmaması...”
Mahkeme, bu doğrultuda dinleme kararı aldı. Cihaner’le ilgili dinleme işlemi Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 1 Aralık 2009’daki ‘Ayırma ve İmha Tutanağı’na göre, 25 Kasım’da son buldu. Yazıya göre 13 aylık dinleme sonucunda, genel müdürlüğün Cihaner ile ilgili yürüttüğü ‘101-03-06-4407-2009’ sayılı disiplin soruşturmasına konu olan ses kayıtları ayrılırken, ‘soruşturmayla’ ilgisiz görüşmeler imha edildi.
Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, ayrılan ses kayıtlarının bir ‘hakaret’ iddiasına ilişkin olduğunu belirtiyor. Dosyaya göre Cihaner’in, 3 Aralık 2008’de bir hâkimle yaptığı görüşmede, Adalet müfettişlerine hakaret ettikleri öne sürülüyor.

‘Dinleme sürüyor mu?’
Karara göre en azından 1 Aralık 2009’a kadarki dinlemeler süresince Cihaner’in, öne sürülen örgütle ilişkisine dair bir görüşmesine rastlanılmadı. Ancak Kazan, kendilerine ‘Takipsizlik’ kararının gönderilmediğini, dolayısıyla dinleme işleminin uzatılmış olabileceğini ifade ediyor.

Ergenekon’un ‘en uçuk kaçık hali’ de Erzincan’da

Bayram Bozkurt’un iddiaları ‘inanılmaz’dı.

Eski Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın Başsavcı Cihaner’e yönelttiği sorular arasında yer alan 3. Ordu’da ‘seminer’ görünümü altında darbe planlandığı iddiası, eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt’un, hakkındaki soruşturmadan ötürü Adalet Bakanlığı’na gönderdiği savunmasındaki anlatımlarıyla bire bir örtüşüyor. Bozkurt, şu iddiada bulunuyor:
“2009 seçimlerinden 1.5 ay önce 3. Ordu’dan albay ve rütbeli subaylarla yemek yedik. (Yemekte) sarhoşluğun verdiği gevezelikle çok bilgi aldım. Seçimden sonra 3 aşamalı eylem planı hazırlamışlardı. Biri nisan ve mayıs ayında gerçekleştirilecekti. Durumu Erzurum Özel Yetkili Savcıs’ına seçimden önce bildirdim...”
Radikal’e 12 Şubat’ta “Keneyle suikast, çayçıyla darbe” başlığıyla manşet olan Savcı Bozkurt İliç’te görevliyken 17 ayrı iddiadan soruşturma geçirdi. Bozkurt, bakanlığa gönderdiği savunmasında, hakkında soruşturmayı yürüten Cihaner’i Ergenekoncu olmakla, kendisini şikâyet eden köylüyü “Ergenekon adına tarihi eser kaçırmak”la, Albay Gençoğlu’nu “PKK’nın saldırılarına göz yummak”la, eski İl Jandarma İstihbarat Kısmı Komutanı Şenol Bozkurt’u “Ergenekon adına uyuşturucu ve silah kaçırmak”la suçluyordu. Bozkurt, adliye çaycısına 86 TL’lik borcunu ödemediği iddiasına dair “Çaycı Muharrem ‘albay’ lakaplıdır, ekiptendir” derken, borcunu geciktirdiği kuyumcu için de “Jandarma İstihbarat’a çalışıyor” diye konuşuyordu. Bozkurt, Ergenekon’a karşı verdiği ‘mücadeleden’ ötürü hedef alındığını iddia ederek Ergenekon’un ‘arabasına iki kez kene koyarak’ suikast yapmaya çalıştığını öne sürüyordu. Bozkurt, tanık olarak Erzincan Sokak Çocukları Derneği Başkanı İlyas Meral’i göstermişti. İlyas Meral’in Ergenekoncularca yurttan alınıp yetiştirildiğini, örgütün silah ve uyuşturucusunu taşıdığını iddia eden Bozkurt, bu kişinin de Şanal’la görüştüğünü savunuyordu.
Meral ise 13 Şubat’ta Radikal’de yayımlanan demecinde, Ergenekonca yetiştirilmediğini, 3. Ordu’da darbe iddiasına tanık olmadığını söylemişti. Savcı Bozkurt, 15 Şubat’ta Muş’un Malazgirt ilçesine atanmıştı. Bozkurt, Radikal’e gönderdiği düzeltme metninde, ‘gizli tanık’ olmadığını kaydetmişti.

Savcıların tanık kavgası

Başsavcı İlhan Ciner altı gündür Erzurum H Tipi Cezaevi’nde.
fotoğraf: RECEP DEMiRCi / dha

Başsavcı İlhan Cihaner tarafından ifadesi alınan iki gizli tanık, Şanal hakkında suçlamalarda bulundu. Ancak bu kez de Şanal tarafından alınınca önceki ifadelerini tümüyle değiştirdi.
Cihaner 7 Ocak 2010’da Ömer Bayşan ve Erdal Zirek adlı köylülerin ‘gizli tanık’ olarak ifadelerini aldı. ‘Gizli Tanık X’ ve ‘Gizli Tanık Y’ diye isimlendirdiği iki tanık Osman Şanal ile eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt’un, çok sayıda muhimmat istediğini belirterek, “Bu mühimatı rütbeli askerlerin Ergenekon’la irtibatının çıkmasını sağlayacak şekilde evlerine ve arabalarına koyun. Operasyon yapalım” dediğini kaydetti.
İki kişi daha sonra Şanal tarafından gözaltına alındı. Tanıklardan Ömer Bayşan, Şanal’a verdiği ifadede, jandarmada alınan beyanların kendisine ait olmadığını, Cihaner’in yeni bir hayat vaat ettiğini, okuma yazma bilmediğinden ifadede neler yazıldığını bilmediğini ve imza attığını söyledi.
Cihaner iki tanığa ulaşılamadığı gerekçesiyle 14 Ocak 2010’da HSYK’ya şikâyet dilekçesi verdi ve şöyle dedi: “Ya önceki gibi bir ifade değişikliği gündeme gelmiştir ve ilgili de belirtilen tuzak söz konusudur ya da komplo hazırlığında olanlar muhbirlerin başvurusundan haberdar olmuşlardır.”

Sadece Fethullah Gülen ve Yenişafak ‘öngörmüştü’

Erzincan’da İsmailağa tarikatı üyeleri gözaltına alınmıştı.
fotoğraf: RECEP DEMiRCi / dha

Fethullah Gülen 8 Nisan 2009’da “Çuvaldızı bile olmayan insanlara terörist damgası vurmak isteyebilirler” diye açıklama yaptığında ne demek istediği anlaşılamamıştı. Bu açıklamadan iki ay sonra, “AKP’yi ve Gülen’i bitirme planı” diye yansıtılan ‘İrticayla Mücadele eylem Planı’ olduğu öne sürülen çalışma ortaya atıldığında, Gülen’in bir ‘bildiği’ olduğu anlaşıldı.
Planın Erzincan’da uygulandığı iddiasının kronolojisi özetle şöyleydi:

8 Nisan 2009: Gülen, alışılagelmişin dışında, bir internet sitesine açıklamalar yaptı: “İki yerde eylem yaptırıp, demek ki fırsat bulunca bunlar da silaha sarılabilir derler. Çuvaldızı bile olmayan insanlara terörist damgası vurmak isteyebilirler.”

7 Haziran: Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Bektaş’ın avukatı Serdar Öztürk’ün bürosunda, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ olduğu ileri sürülen planın fotokopisi bulundu.

12 Haziran: Taraf, fotokopiyi “AKP’yi ve Gülen’i bitirme planı” manşetiyle yayımladı.

20 Temmuz: ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ doğrulanmamışken AKP’ye yakın Yenişafak gazetesi planın Erzincana’da cemaatler üzerinde uygulandığını yazdı. Oysa soruşturma üç ay sonra başlayacaktı.

27 Ekim: Erzincan Barajı’nda mühimmat ve bir cep telefonu bulundu.

29 Ekim: Yenişafak, bu kez de “Islak andıç Erzincan’da uygulanmış” dedi.

20 Kasım: Bulunan mühimmat ve gizli tanıkların anlatımları doğrultusunda Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut ve Astsubay Orhan Esirger tutuklandı.

27 Kasım: İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan tutuklandı.

3 Aralık: Cihaner’e 26 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldığı ortaya çıktı.

5 Aralık: Şanal, Erzincan MİT’i bastı. Çatışmanın eşiğinden dönüldü. MİT Şube Müdürü Şinasi D. ve iki MİT’çi gözaltına alındı. İki gün sonra tutuklandılar.

11 Aralık: Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan, ifade verdi.

31 Ocak 2010: Astsubay Şenol Bozkurt ile eski İl Jandarma Komutanı, şimdiki Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu gözaltına alındı. Bugün ikisi de tutuklu.

8 Şubat: Erzincan Yaylabaşı Beldesi Jandarma Komutanı Astsubay Murat Yıldız, astsubay A.S ve Erzincan Avcılar Derneği Başkanı Yaşar Baş gö-zaltına alındı. Arama yapmak isteyen Savcı Şanal 3. Ordu’ya sokulmadı. İki gün sonra Yıldız tutuklandı. Yıldız’ın kimi ‘gizli’ belgeleri bir inşaatta gizlediği iddia edildi.

15 Şubat: Daha önce Erzincan’da görev yapan emekli Astsubay Nejdet Özmen, Kırklareli’nde tutuklandı.

16 Şubat: Şanal, Cihaner’in makamında, evinde, evinin deposunda ve arabasında arama yaptı. Gözaltına alınan Cihaner bir gün sonra tutuklandı.

17 Şubat: HSYK Şanal’la üç savcının ve Erzurum Başsavcısı’nın özel yetkilerini kaldırdı. Aynı gün dosya, görevlerinden alınan savcılarca ‘yetkisizlik’ kararıyla İstanbul’a gönderildi.

18 Şubat: İstanbul Başsavcılığı’na dosya ulaştı.

Bir o yana, bir bu yana...
Osman Şanal’ın yürüttüğü soruşturma 27 Ekim 2009’da Çatalarmut Barajı’nda muhimmat bulunmasıyla başladı.
İddiaya göre, İsmailağa soruşturmasında adı geçtiği öne sürülenlerden biri o gün barajda balık avlamaya gitmişti. Balık avlarken bu mühimmatla karşılaşmış ve polisi arayarak, “Ergenekon bombaları var” demişti. Bu ihbar Erzurum polisi tarafından Savcı Osman Şanal’a iletilmişti. Sonraki süreçte soruşturmanın dayanağı haline gelen gizli tanıklar şunlar:

Tanık X: Mühimmatın bulunmasından sonra Erzincan Alay Komutanı Ali Tapan ve Üsteğmen Ersin Ergut aracılığıyla “Bu bombaları emniyet attırdı” demesi ve bu yönde Başsavcı İlhan Cihaner’e ‘gizli tanık’ olarak ifade vermesi için ikna edilmek istendiğini öne sürüyor. (Gizli Tanık X, jandarmaya başvurup “Bu mühimmatı polis attı” demiş, ardından saf değiştirmişti.)

Tanık Erzincan: Aslında MİT’in haber elemanıydı. Gülen tarikatının evinde kalması için kendisine MİT’çilerce baskı kurulduğunu anlattı. (Karşı iddiaya göre ise MİT’e kendisi gelmişti.)

Tanık Munzur: Albay Çiçek’in Erzincan’a geldiğini, Orgeneral Berk ve Cihaner’le görüştüğünü öne sürüyor.

Tanık Efe: Munzur’la birlikte tarikat evlerinin tutulmasında, evlere silah koydurulmasında rol aldığını iddia ediyor.

RADİKAL