Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın öldürüldüğüne dair iddiaları soruşturan Ankara özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen'e ifade veren gazeteci-yazar Emin Çölaşan, "Benim kişisel görüşüm bunca doktorun verdiği raporlara karşı, Özal'ın öldürülmüş olduğuna hiçbir biçimde inanmıyorum. Bu olay sadece ailenin ve o ailenin yandaşlarının kamuoyunda patırtı yaratmak, Türkiye'nin gerçek gündeminden gözleri uzaklaştırmak olduğu kanısındayım" dedi.

Savcı Görüşen, Özal'ın öldürülmesine ilişkin sürdürdüğü soruşturma kapsamında bugün gazeteci-yazar Emin Çölaşan'ı dinledi. Sabah saatlerinde geldiği Ankara Adliyesi'nde, yaklaşık yarım saat Savcı Görüşen'e ifade veren Çölaşan, çıkışta basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

"Cumhuriyet Savcısı tarafından böyle bir soruşturma açılması iyi oldu" diyen Çölaşan, "Çünkü bu ailenin yaptığı çok korkunç bir tantana var. Ne zaman kendilerini acındırmak isteseler, ne zaman siyasette bir yere gelmek isteseler ya da bir yer kapmak isteseler ağabeyimiz, babamız, eşimiz 'öldürüldü' feryatlarıyla ortaya çıkıyorlar" dedi.
Çölaşan, 1 Mayıs 2002 tarihli yazısında bu konuyu eleştirdiğine işaret ederek şunları kaydetti:

"Bu aile 9 yıl önce yine aynı lafları ediyor, aynı şeyleri söylüyor, 'öldürüldü' diyor. En son Turgut Özal'ın Ergenekon tarafından öldürüldüğünü söylediler. O zaman ne Ergenekon vardı ne bir şey vardı. Ergenekon güncel olduğu için olayı oraya bağlamaya çalıştılar. Bunu Sayın savcıya verdiğim ifademde de aynen belirttim. Bence dedim: 'Bu tamamen bu ailenin acındırma çabalarının ürünüdür.' Özal öldürüldü mü? Benim kişisel görüşüm bunca doktorun verdiği raporlara karşı, Özal'ın öldürülmüş olduğuna hiçbir
biçimde inanmıyorum. Bu vatandaş ve gazeteci görüşüdür sadece."

"ÖZAL ÖLELİ 17 YIL GEÇTİ, BUGÜNE KADAR NE YAPTINIZ?"
Emin Çölaşan ifadesini köşe yazılarına ilişkin verdiğini belirterek, bahse konu yazılarına ilişkin şu bilgileri verdi:

"Özal'ın ölümünden tam 5 gün sonra o zamanın Başbakanı Süleyman Demirel bizi Hürriyet Gazetesi yazarları olarak yemeğe davet etti. Kendisine bu olayları sordum. Dedim ki 'Bana bilgi gelmişti size Amerika'dan aktarılan, 'Özal'ın durumunun ciddi olduğu, gidici olduğu konusunda devlet bilgisi geldi mi?' Demirel bana aynen demişti ki, 'Evet bize bu doğrultu da bir bilgi geldi. Ama bize gelen bilgi onun kalbiyle değil, prostatı ile ilgiliydi'. Yani ben bunu Özal'ın ölümünden 5 gün sonra yazmışım ve o zamanın Meclis Başkanı olan Hüsamettin Cindoruk, benim halamın oğludur. O zaman ki yazımda onu da kamuoyuna aktarmıştım. O zaman Cindoruk beni bir kenara çekti, Özal'ın ölümünden 4-5 ay önce ve bana dedi ki 'Özal'ın durumu ciddi. Amerika'da 'baba'ya yani Demirel'e bilgi geldi'. Bende bunu o günkü yazımda yazdım. Hadise bence budur. Yani Özal'ın ölümü olayının arkasında herhangi bir öldürülme, suikast, vesaire gibi bir olayın olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Bu olay sadece ailenin ve o ailenin yandaşlarının kamuoyunda patırtı yaratmak, Türkiye'nin gerçek gündeminden gözleri uzaklaştırmak olduğu kanısındayım."

Bu tarz iddiaların gündeme taşınmasındaki amacın sorulması üzerine Çölaşan, amacın, Özal ailesinin siyasette bir yer bulma ve acındırma çabası olduğunu savundu. "Özal öleli 17 yıl geçti. Bugüne kadar siz ne yaptınız?" diyerek, Özal ailesine tepkisini sürdüren Çölaşan, "Bu süreçte Savcılığa suç duyurusunda bulunup bir otopsi istediniz mi? Ne yaptınız?" şeklinde konuştu.





İHA