İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen duruşmada, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, gazeteci Tuncay Özkan ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık hazır bulundu.

BAŞBUĞ DURUŞMAYA KATILMADI
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 31 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı.

"Odatv" davasından tutuklu yargılanan Yalçın Küçük ile başka suçtan tutuklu bulunan Sami Hoştan ve Kemal Alemdaroğlu'nun da aralarında olduğu tutuksuz yargılanan 3 sanık da duruşmada hazır bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ile bazı gazeteci örgütleri temsilcileri de duruşmayı izlemek üzere salona geldi.

Aralarında Tuncay Özkan’ın da bulunduğu 16 sanığın avukatı Celal Ülgen, mahkemenin süre sınırlaması gibi uygulamalarından vazgeçmesini isteyerek, "Mahkeme, objektif, tarafsız olabilir, ancak bunu sanıklara hissetirmemiş olması dahi büyük bir eksikliktir. Mahkeme, objektif yargılama yaptığını sanıklara duyumsatmalıdır. Bir ülkede demokrasiyi savunma hakkına verilen değeri gösterir. Bir anlamda 'Mahkemeye bak, rejimin biçimini söyle' diyebiliriz. Özel yetkili mahkeme adı altında savunma hakkı çiğnenmemeli. Savunmaya gösterilen saygı ülkedeki rejimin adını belirlemektedir" diye konuştu.

"MAHKEME 'KİMSE BİZİ BASMADI' DEMELİ"

Ülgen, milletvekilleri ve gazetecilerin, avukatlara ayrılan masalı bölümü oturmalarının kendileri için bir sakıncası olmadığını ifade ederek şöyle devam etti:
"Milletvekilinin amaç dışı açıklamaları olmuş olabilir. Mahkemenin bunlara itibar etmemesi gerekir. 'Mahkemenin basıldığı' açıklamaları oldu. Mahkemenin bu konuda açıklama yaparak 'kimse bize basmadı' demesini beklerim."

"SAYENİZDE KİLO VERDİM"

Ülgen, Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin uygulamaları karşısında, "Hiç değilse İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin standartlarını gösterin" diye örnek verdiğini anlatarak şunları söyledi:
"Konuşma sürelerini kısıtlamak tavandan mikrofon sarkıtmak, sanıklar ile avukatlar arasına bariyer koymak. Bu tür uygulamalar mahkemeyi töhmet altında bırakıyor. Mahkeme ne kadar normalleşirse, avukatlara, milletvekillerine, gazetecileri ne kadar yaklaşırsa yargılama o kadar sağlıklı olur"

Ülgen, otomobilinin salonun yanındaki otoparka alınmadığını, daha uzakta olan yeni binanın otoparkına alınmadığını belirterek "Avukatlar potansiyel suçlu mu? Savcıların park ettiği yere avukatlar da arabasını park edebilir. Ama sayenizde bu bir işe yaradı. Oradan duruşma salonuna gelirken kilo verdim" diye konuştu. Ülgen’in bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.

"YASAYA UYGUN OLSA SAVCILAR 'BUNLARI ASIN, SALLANDIRIN' DEMEKTEDİR"

Mütaalada Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’e atılan bombaları azmettirmekle suçlanarak hakkında 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen emekli tuğgeneral Veli Küçük’ün kızı Zeynep Küçük, savcıların dosyaya giren yeni delilleri incelemeye gerek görmeden mütalaalarını aynen sürdürdüklerini savunarak, "Bunun anlamı 'Ben yazdım, siz ne derseniz deyin, değişmez' demektir. 64 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemektedir. Eğer yasaya uygun olsa savcılar 'Bunları asın, sallandırın' demektedir. Mahkemenin, iddia makamını yeni deliller konusunda uyarmasını talep ediyorum" dedi.

"PARASI OLAN SAVUNMA YAPABİLİYOR"

Zeynep Küçük, şu iddialarda bulundu:
"Mütalaada savcılar, mahkemeyi, avukatları, sanıkları, herkesi yanıltıcı beyanda bulunmaktadır. Bu suçtur. Mahkemenin savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum."

"Parası olan savunma yapabiliyor" diyen Avukat Küçük, mütaalanın yazılı dökümünü 150 liraya yaptırabildiğini anlattı. Küçük, mütalaanın yazılı olarak herkese verilmesini talep etti. Küçük, birleştirilen davalardaki sanık ve tanıkların ifadelerine bilmediklerini çapraz sorgularına katılamadığını ifade ederek "Birleşen dosyalardaki tanıkların yeniden çağrılmasını ve çapraz sorgu yapmayı talep ediyorum" diye konuştu.

"BAŞI BOZUK ÖRGÜT"

Zeynep Küçük taleplerini şöyle sıraladı:
"Mütalaa savcılık makamını iade edilsin ama artık mütalaa üzerinde gideceğiz belli. Mütalaada yer, fiil, eylem bağlantısı yok. Savcı 'örgüt sabittir' diyor. Ben bu örgütü 'başı bozuk örgüt' adını koydum. Aklına esen Danıştay’ ı basıyor, bomba atıyor, Andıç hazırlıyor. Bu örgütün üst organları kim. Kim 'bombaları atın' demiş. Tuncay Güney ifadelerine göre hazırlandığı söylenen şema var. Ben bu şemada olanların tanık olarak dinlenilmesini istemiştim. Bu talebimi yineliyorum"

SÜRE TALEBİ

Davanın tutuklu sanığı emekli Korgeneral Mehmet Eröz’ün avukatı Doğan Subaşı ise iddianamenin bir sistematiği olmadığını, aradığını bulamadığını ifade ederek "Dosyada 120 milyon belgenin toplandığı belirtiliyor. Esas hakkında savunmaya hazırlanmak için makul bir süre talep ediyorum" diye konuştu.

MİKROFONU KAPATTI

Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun avukatı Metin Çetinbaş’ın Başbakan Erdoğan’ın sözlerinden alıntı yaparken Başkan Özese "Yargılama dışına çıkmayın, konuyla ilgili konuşun. Zaten 15 dakikalık süreyi geçtiniz, 20 dakika oldu" diyerek mikrofonu kapattırdı. Duruşma avukatların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.




İSTANBUL (DHA)