Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 140'ı tutuklu 205 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması başladı. Sanıklar ve izleyiciler duruşma salonuna 10.00'da alındı. Duruşma salonunda sanıklar "İnadına isyan, inadına özgürlük" şeklinde slogan attarken izleyicilerde zılgıtlarla karşılık verdi. Ayrıca sanıklar tarafından kürtçe sloganlar da atılırken, mübaşir de sanıkları ve izleyicileri uyardı.

Kimlik tespiti sırasında tutuklu sanıklar Kudbettin Yazbaşı ve Mümtaz Aydeniz hakimin sorduğu bütün sorulara Kürtçe cevap verdi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık da "Türkçe dışında bir dil kullanıldığı görüldü" diyerek sanığın elindeki mikrofonu mübaşirin aracılığıyla aldırdı. 

Mahkeme başkanı Alçık sanıkları ve izleyicileri uyardı

Salonun kapasitesi kadar izleyici alınırken, BDP milletvekilleri Gülten Kışanak, Ayla Akat Ata, Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel, Sırrı Sürreyya Önder, Pervin Buldan ve Levent Tüzel ile CHP Milletvekili Binnaz Toprak da duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve gazeteciler Oral Çalışlar, Nuray Mert, Ahmet Şık da izleyici olarak katıldı.

"Bu konuda mahkemenin yapacağı bir şey yok"

Mahkeme Başkanı Ali Alçık duruşmanın düzenine ilişkin sanıkları ve izleyicileri uyararak "Duruşma devam ederken slogan, alkış ve yuhalama olduğunda ilk önce ikaz edeceğim. Aynı şeyin tekrarlanması üzerine ise eylemi yapan kişi salondan çıkarılacaktır" dedi.

Söz alan Avukat Muhittin Köylüoğlu da duruşma salonun bulunduğu yere gelirken yaşadığı zorlukları anlattı. Mahkeme Başkanı Alçık'ta "Bu konuda mahkemenin yapacağı birşey yok. Gelen tutuksuz sanıklar zaten içeri alınacak" dedi.

Sanık hakimin sorularına Kürtçe cevap verdi

Mahkeme başkanı Alçık daha sonra sanıkların kimlik tespitinin yapılacağını belirtti. Mahkeme Başkanı Alçık, 2 bin 400 sayfalık iddianamede birinci sırada yer alan tutuklu sanık Kudbettin Yazbaşı'nın ismini okuyarak ayağa kalkmasını istedi. Ayağa kalkan Yazbaşı kürtçe olarak "Buradayım' diye cevap verdi.

Hakim: "Türkçe dışında bir dil kullanıldığı görüldü ve mikrafon alındı"

Mahkeme Başkanı Alçık daha sonra Yazbaşı'nın anne, baba ve kimlikte yer alan diğer bilgileri okuyarak doğru olup olmadığını sordu. Yazbaşı ise anne, baba ve kimlikte yer alan diğer bilgilerine kürtçe cevap verdi. Mahkeme Başkanı Alçık'ta "Türkçe dışında bir dil kullanıldığı görüldü ve mikrofon alındı" dedi. Avukat Sinan Zincir'de "müvekkilim kendi anadilinde konuşuyor. Müvekkilimin adres, meslek ve açık adresine ilişkin sorularında sorulmasını istiyorum" diye konuştu.

Hakim: "Ben bilinmeyen dil demedim"

Tutuklu sanık Mümtaz Aydeniz'de kimlik bilgileri okunarak doğru olup olmadığı soruldu. Ancak sanık Akdeniz de anne, baba ve kimliğinde yazılı bütün bilgilerini kürtçe olarak söyledi. Söz alan Aydeniz'in avukatı Emin Aktar ise, "Sanıklar anadilinde savunma yapmak istiyorlar. Bu ülkede 20 milyon insanın kullandığı dil için bilinmeyen dil denilemez. Böyle yaparsanız tarafsızlığınızı yitirmiş olursunuz" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Alçık da,"Ben bilinmeyen bir dil demedim. Türkçe dışında bir dil kullanıldı dedim. Polemik yaratmayın. Sanığın benimle anlaşması için sanığın Türkçe konuşması lazım" diye konuştu. Bu sırada söz alan tüm sanıkların avukatı Kadir Tunç da iddianamenin kabul kararının okunmadığını, usule mahkemenin uymadığını iddia etti.

"Sanıklar Kürt ve muhalif oldukları için yargılanıyorlar"

Sanık avukatlarının itirazları üzerine Mahkeme Başkanı Alçık, avukat Meral Tanış Beştaş'a söz verdi. Avukat Beştaş, yasalara göre sanıkların istediği dilde meramını anlatabileceğini belirterek, "Mahkemenin ana dilde savunma talebinin kabul etmesini istiyoruz. Bu dosya suç dosyası değil. Sanıklar kürt oldukları ve muhalif oldukları için yargılanıyorlar. Bu dosyaya suç dosyası olarak bakılamayacağının altını çiziyorum. İddianamede BDP'nin yaptığı siyaset yargılanıyor" dedi. Duruşmaya öğle arası verildi.

İddianamede Büşra Ersanlı'nın 39 yıla kadar hapsi isteniyor

Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen tarafıdan hazırlanan 2 bin 400 sayfalık iddianamede, tutuklu olan Prof Dr Büşra Ersanlı'nın "Silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak", "Terör örgütünün propagandasını yapmak" ve "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek" suçlarından 19 ile 38,5 yıl, tutuksuz sanıklar arasında yer alan Ragıp Zarakolu'nun da "PKK/KCK terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor.


Zarakolu'nun oğlu tutuklu sanık Cihan Deniz Zarakolu'nun da "silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 ile 22,5 yıl arasında hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, tutuklu sanık Mustafa Avcı'nın da "silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak", 12 kez uygulanmak üzere "terör örgütünün propagandasını yapmak" ve yine 12 kez uygulanmak üzere "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek" suçlarından 39 ile 118,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamede, diğer 189 sanığın da aynı suçlardan 7,5 ile 111 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. Bu arada bazı dosyaların, KCK Davası ile birleştirilmesi üzerine davada sanık sayısının 205'e yükseldiği öğrenildi.

Gültan Kışanak'tan tepki

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, İstanbul'daki "KCK" davasına ilişkin "Bugün, burada partimizin faaliyetleri, dava konusu edilmektedir" dedi.


İstanbul'daki "KCK" davasını izlemek üzere Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne gelen Kışanak ve beraberindekiler, duruşma salonunun önünde bekleyenler tarafından alkış ve zılgıtlarla karşılandı.

Gültan Kışanak, salona girmeden önce gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün İstanbul'da adı konulmamış bir sıkıyönetim uygulandığını ileri sürerek, kentin dört bir yanında asker ve polisin zırhlı araçlarıyla tedbir aldığını ve BDP'nin ilçe binalarının önünden kalkan arabaların engellendiğini iddia etti. Bugün, burada Türkiye'nin önemli davalarından birinin görüldüğüne dikkati çeken Kışanak, Türkiye'de demokratik siyasetin yargılandığı bir duruşmanın yapılacağını söyledi.

-Güvenlik önlemleri-

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen "KCK" davası nedeniyle yerleşke içerisindeki duruşma salonunda ve çevresinde yaklaşık 300 asker görev yapıyor. Olağanüstü bir duruma karşı da çevik kuvvet ekipleri hazır bekletiliyor. Olası bir gösteriye karşı, iki TOMA da (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) cezaevinin çevresinde tutuluyor.

E-5 Karayolu'ndaki Silivri Cezaevi kavşağı ile TEM'den cezaevi sapağına çıkış yerlerine arama noktaları kuruldu. Yerleşkeden arama noktalarına kadar yaklaşık 500 metrelik mesafe boyunca yolların iki tarafına, jandarma bariyerleri konuldu. Arama noktalarında, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra geçişlere izin veriliyor. Ayrıca bir özel eğitimli köpek, araç aramalarında jandarma ekiplerine yardımcı oluyor.