Twitter ve Youtube yasakları, Balyoz davası, HSYK düzenlemeleri gibi çok konuşulan kararların ardından Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul 'da görev yapan yetkililerin kaderi de Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenecek.

 Gezi Parkı gösterileri sırasında polisin biber gazı kapsülüyle bacağından yaralanan fotoğrafçı Alaattin Timur, aralarında dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın da bulunduğu yetkililer hakkında şikayetçi oldu. İçişleri Bakanlığı, bu şikayeti işleme koymazken, Danıştay da Timur’un itirazını reddetti. Timur da iki kamu görevlisi hakkında soruşturma kararı verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek Mahkeme’nin alacağı karar, Gezi Parkı soruşturmaları için örnek oluşturabilir.

İstanbul’da Gezi Parkı eylemlerinin başladığı 1 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’nda bulunanlardan biri de fotoğrafçı Alaattin Timur’du. Timur, fotoğraf çektiği sırada bir polisin attığı biber gazı fişeğiyle sağ bacağından yaralandı. Timur’a, ‘sağ ayak baldır kaval kemiği ön yüzünde diametri üç santimetre olan morarma ve morarmanın tam ortasında 1.5 santimetre doku kaybı’ olduğu yönünde rapor verildi. Timur daha sonra da Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan aynı yönde bir rapor daha aldı.

Avukat Kazım Erkut Güzel de, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan , İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile ilgili polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. İçişleri Bakanlığı ise Mutlu ve Çapkın’la ilgili şikayeti, ‘eylemleri bir soruşturmayı gerektirmeyecek nitelikte olduğu’ için işleme koymadı. Avukat Güzel’in yaptığı itiraz ise Danıştay 1. Dairesi tarafından reddedildi. Güzel de davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Başvuruda İçişleri Bakanlığı’nın adil yargılanma hakkını engellediği, Danıştay’ın şüpheli kamu görevlilerini koruyucu tarzda hareket ederek, gerekçe belirtmeksizin itirazı reddettiği belirtilerek, şöyle denildi:

“Müvekkil bedeni olarak zarar gördüğü gibi aslen ruhen zedelenmiştir. Yargıya olan inancını kaybetmiş devletin vatandaşların sağlığını korumada kamu görevlilerince yapılan suçlarda çifte standart uyguladığına bizzat mağdur olarak şahit olmuştur. Öncelikle müvekkilin işkence yasağına giren vücut bütünlüğünün şüphelilerin bizzat emriyle bozulduğunun, şüphelilerin İçişleri Bakanlığı’nın verdiği kararla ayrıcalıklı sayılarak korunduğunun, müvekkilin etkin bir yargı yoluna başvurma hakkının kısıtlandığının tespitini ve ifadeleri bile alınmayan Mutlu ve Çapkın hakkında soruşturma kararı verilmesini talep ederiz.”


Haber: İSMAİL SAYMAZ - Radikal