Çanakkale 1. Sulh Ceza Hâkimi Halil Güner, Berkin Elvan yürüyüşü sırasında İl Emniyet Müdürlüğü’nün verdiği ‘trafik cezası’nın iptali davasında adeta hukuk dersi verdi. “Bazı kavram ve tespitlerin yapılması gerekir” diyen Güner, “İzinsiz gösteri yürüyüşü diye bir suç yoktur. Gösteri veya yürüyüş için izin gerekmemektedir. İzin gerektirmeyen bir faaliyet için suç tanımlaması hukuka uygun değildir. Güvenlik birimlerinin görevi de, gösteriyi engellemek değil, gösterinin düzenli ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır” ifadelerini kullandı. 


Gezi olaylarının sembol isimlerinden olan ve 269 günlük yaşam mücadelesini kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan için düzenlenen yürüyüşün ardından İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü, gösteriye katılanlara “trafik cezası” kesti. Cezaların gerekçesinde Berkin Elvan isimli vatandaşın ölümü ile ilgili 3 bin 500 kişilik bir grubun kordon boyunda yürüşe geçerek yolu trafiğe kapattıkları, yürüyüşün 2911 sayılı kanunun hükümlerine muhalefet oluşturduğu, gösteri yürüyüşünün derhal sonlandırılması aksi takdirde katılımcılar hakkında adli işlem yapılacağı, izinsiz gösteri yapıldığı ve dağılmaları uyarısına rağmen dağılmadıkları belirtildi. 
 
Cezalar iptal edildi
 
Ceza verilen çok sayıda vatandaş hakkını hukuk yolu ile aradı ve açılan davalarda da söz konusu cezalar iptal edildi. Bu davalardan birine bakan Çanakkale 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Güner, iptal kararında son yıllarda tartışma yaratan bir konuya son noktayı koydu. Hâkim Güner kararında şu noktaya dikkat çekti: “İptal kararında uygulanan idari para cezasının idari işlemlerin denetlenebilirliği ilkesi gereği cezanın delillerle kanıtlanması gerektiği, suç maddesi ile isnat edilen fiil arasında bağlantı olmaması, tebligatın yönetmelik hükümlerine göre on iş günü içinde yapılmaması ve Berkin Elvan ile ilgili protesto yürüyüşüne katılmasının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi sebepleriyle bu şekilde cezalandırılmayacağı göz önüne alınarak uygulanan idari para cezasının kaldırılmasını talep etmiştir.” 
Güner, Anayasa’nın 34’üncü maddesini referans alarak, “Öncelikle bazı kavramların açıklanması ve tespitlerin yapılması gerekir; Gerek ulusal ve uluslararası hukuksal mevzuatta gerekse AİHM ( Avrupaİnsan Hakları Mahkemesi) kararlarında toplanma ve gösteri özgürlüğünün kapsamı ile sınırları belirlenmiştir. Buna göre; ulusal mevzuat yönünden ise öncelikle Anayasa’da düzenlenmiştir. Anayasa’nın ‘Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı’ başlıklı 34’üncü maddesi, ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir’ hükmünü içerir” görüşünü dile getirdi. 
Güner, Anayasa ve AİHM’den aldığı referanslarla gösteri ve yürüyüş için izin gerekmediğini, izin gerektirmeyen bir faaliyetin de suç olamayacağını ifade ederken, emniyet mensuplarının görevi konusunda da hatırlatmalarda bulundu. Güven’in kararında bu konuda şöyle denildi: “Bunlara göre, ‘izinsiz gösteri yürüyüşü’ diye bir suç yoktur. Gösteri veya yürüyüş için izin gerekmemektedir. İzin gerektirmeyen bir faaliyet için suç tanımlaması hukuka uygun değildir, izin gerekmediği konusunda gerek Anayasa Mahkemesinin ve Yargıtay’ın gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sayısız kararı vardır. Güvenlik birimlerinin görevi de, gösteriyi engellemek değil, gösterinin düzenli ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır. İtiraz eden ve içinde bulunduğu topluluk, bir çocuğun öldürülmesine karşı düşüncelerinin ifade şekli olarak gösteri yapmışlardır. Bu eylem, bir hak ve özgürlüğün kullanımıdır; tepki gösterme, düşüncesini ifade biçiminin bir türüdür. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre özgürlükler asildir, sınırlama istisnadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü: a-) Bilgi ve fikir alma özgürlüğü b-) Kanaat sahibi olma özgürlüğü c-) Bilgi ve fikir açıklama özgürlüğünü içerir.” 
 
Kamu düzeni bozulmadı
 
Emniyetin kamu düzeninin bozulduğu gerekçesi ile “trafik cezası” verdiği dava ile ilgili kararında Güner, kamu düzeninin bozulmadığını ve “kamu düzeni bozulma” hallerinin de böyle olmayacağını ifade etti. Güner, “Düşünceyi açıklama özgürlüğü demokratik bir toplumun kurucu unsurudur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarında görülebileceği gibi istisna olan sınırlamanın olabilmesi için açıklamanın şiddet içermesi, şiddeti teşvik ve tahrik etmesi gerektiği ile sınırlamanın yasayla öngörülmüş ve yasal çerçevede olması gerektiği belirtilmiştir. Toplantı ve gösterinin engellenmesi için gerek AIHS gerekse Anayasa’da belirtilen sınırlama nedenleri gerçekleşmemiştir. Bu toplantı ve gösteride suç işlemeye veya suça teşvik yoktur. Şiddet içermemekte, şiddeti teşvik etmemektedir. Milli güvenliği tehlikeye atacak bir durum söz konusu değildir. Kamu düzeni zarar görmemiştir” dedi.





 Haber: SEÇKİN SAĞLAM / Radikal